ŞURA SURESİ

Enbiya Suresi 35.ayeti kerimede rabbimiz şöyle buyurur: “Her can ölümü tadacaktır. Denemek için sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Sonunda bize geleceksiniz. “Rabbimizin muradı ,dünya ve ahiret hayatında insanların mutluluğu. İstiyor ki ,kullarına verdiği iman ve imkan potansiyelini kulları görsün. Onun rızasına uygun hareket etmemizi istiyor. Biliyor ki kalpler sadece Allah’ı anmakla mutlu ,huzurlu olur. İnsanı ,insandan daha çok düşünüp seven rabbidir. Bu durumun farkında olmayan da yine insanın kendisidir. Başımıza gelen her şey imtihan gereğidir. Bu durumlarda aldığımız tavır ve davranışlar bizim hayatımızın kalan kısmında etkili olur. Ahiretimizi şekillendirecek olanlar iman ve amellerimizdir. Kimseye haksızlık yapılmayacak o günde rabbim bizden razı olsun…Günahlarımızı örtsün…Peygamber, salih-saliha kullarıyla, şehitlerle beraber kılsın bizleri. Bunun olabilmesi için de rabbimiz bizleri Kuran’a yakın kılsın, Kuran’ı rehber edinip, resulünün yolundan gitmeyi nasip etsin.
Bu ayki suremiz Şura Suresi…. Mushaf’taki sıralamada 42.iniş sırasına göre 62. suredir. Mekke döneminde, Zuhruf Suresinden önce ve Fussilet Suresinden sonra nazil olmuştur. Bazı ayetlerinin Medine’de indiğine dair rivayetler olsa da ortak görüş surenin Mekke’de indiğine dairdir. 38. ayetinde geçen ve “danışma, istişare etme” anlamına gelen şûra kelimesi sureye ad olmuştur. Şöyle ki:
“Rablerinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar. “Müminlerin özelliklerinin anlatıldığı bu ayette şura kavramı geçer. Danışma anlamına gelir.
Sureye hâkim olan ana fikir, Hz. Muhammed’e (s.a.v) bildirilenlerin Allah tarafından vahyedilmekte olduğu, önceki peygamberlere bildirilenlerle ona vahyedilenlerin aynı kaynaktan geldiği, bu sebeple aralarında temel hükümler ve ilkeler açısından birlik bulunduğudur. Yer yer Yüce Allah’ın yaratma gücüne ve evrende yürürlükte olan yasalarına değinilen surede Allah’a şirk koşanların ahirette karşılaşacakları kötü akıbete ilişkin uyarılar yapılmakta, iman edip erdemli davranışlarda bulunanlara ahiretle ilgili müjdeler verilmekte, tebliğ görevinin ağırlığı ve müşriklerin inkarcılıkta direnmeleri karşısında bunalan ve herkesin doğru yola girmesi için çırpınan Resûlullah’a -bu dünyada kendi gayret ve seçimlerine göre Allah Teâlâ’nın kimilerine hidayet nasip ederken kimilerini de sapkınlıklarıyla baş başa bırakacağı bildirilerek- teselli verilmekte, bulunduğu doğru çizgiyi azimle sürdürmesi istenmekte, Allah’ın hoşnut olduğu müminlerin bireysel ve toplumsal davranış biçimlerinden bazılarına övgü üslûbu içinde işaret edilerek Müslümanlar güzel ahlâk sahibi ve örnek insan olmaya özendirilmektedir. Sure, vahyin insan için taşıdığı hayatî öneme yapılan bir vurgu ile sona ermektedir.(1)
Mekke müşriklerinin ve günümüz müşrik zihniyetin çıkmazı aynı. Bu Kuran’ı indiren kim? Kaynağında ne var? Bu konuda Allah resulüne iftiralar atılmış. Güya Kuran’ı birinden öğrendiği –ona öğretildiği iftirası atılmıştır. İslam, iman meselesidir. Ya iman edersiniz ya inkâr edersiniz. Bu kabul ve ret durumu bizim dünya ve ahiretimizi şekillendirecektir. Allah kuluna zulmetmez, ona zorla hiçbir şey dayatmaz. Fakat iman edip salih amel işlerse ondan razı olur. İşte böyle olduğu için de bizler Kuran’ı, Allah’ın resulüne indirenin Allah olduğuna iman ettik. Öyle olduğu için diğer peygamberlere ve bizim peygamberimize indirilen kitapların temel hükümleri ve ilkeleri arasında birlik bulunmaktadır.
Bizi sarsan Şura Suresinin ayetlerinden biri de şudur:“ Gökler neredeyse yukarılarından çatlayacak. Melekler de rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekilerin bağışlanmasını diliyorlar. İyi biliniz ki bağışlama ve merhameti sınırsız olan ancak Allah’tır.“ -5.ayet -Kuran Yolu tefsirinde bu ayet farklı şekillerde tefsir edilmiştir. Onlardan biri de; Göklerin neredeyse çatlayacağına ilişkin ifade, “Yüce Allah’ın azametinden ötürü, Allah tarafından onlara yüklenen misyonun ağırlığından dolayı, oralarda sayısız denecek çoklukta meleklerin, gök cisimlerinin ve akıl erdirilemez yazgıların ve sırların bulunması sebebiyle, yer yüzünde şirk ve sosyal bozulmalar çoğaldığı için gökler neredeyse yukarılarından çatlayacak” şeklindedir.
Sizlerin de Şura 15.ayeti yüksek sesle insanlara haykırmak istediğiniz zamanlar olmuştur.-İşte bunun için sen çağrına devam et ve emrolunduğun gibi doğru çizgini sürdür. Onların arzularına uyma ve şöyle de: “Ben Allah’ın indirdiği bütün kitaplara iman ettim ve bana aranızda âdil davranmam emredildi. Allah bizim de rabbimiz, sizin de rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız size. Sizinle bizim aramızda ortak bir kanıt yok. Allah hepimizi bir araya getirecektir. Dönüş ancak O’nadır.”
Suremizde, insanın başına gelen musibetlerin kendi elleriyle kazandıklarından dolayı olduğuna değinilir.( Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Allah, çoğunu affeder.)Başta da söylediğimiz gibi kul tercih eder, Allah yaratır(cüzi iradede durum böyledir).İradenin olduğu yerde seçim ve tercihler vardır. O yüzden sorumluluk vardır. Allah’ın rızasını isteyenler onun vahyine kulak verir. Kulak vermeyenler de bir gün kulak verecektir fakat bu durum sonucu etkilemeyecek. Aslolan dünyada kulak vermektir vahye. İnsanların başına gelen belâlar, onların günahlarına kefaret içindir. Peygamberlere gelince, onların da dereceleri yükselir bu vesileyle.
Suremizin devamında Allah’ın Resulüne kendisinin insanlar üzerine bekçi olarak gönderilmediği söylenir. “Eğer yüz çevirirlerse biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!“48.ayet
Düşünenler için Kuran öğüt ve hikmettir. Varlık sorularını kendine sorarak sürekli kendini hesaba çeken kişilerin kurtulacağı ümit edilir. O zümreden olmak için Allah bize fırsatlar vermiş, o fırsatları ahiret kazancına çevirmek için Müslümanlar olarak gece gündüz çalışmalıyız.
Yine suremize de ad olan istişare-şura konusu sahabe tarafından sürekli yapılan bir husustu. Ensar, Peygamber (sav) kendilerine hicret etmeden önce bir iş yapmak istediklerinde, hakkında istişare eder, sonra da ona göre hareket ederlerdi. Yüce Allah bu tutumlarıyla onları övmektedir. Ne zaman ki şura meclisleri fonksiyonunu yitirdi toplumlarda sıkıntılar baş gösterdi. Müminlerin kalbi darmadağınık oldu. Bugün geldiğimiz nokta ise içler acısı ..bizler her konuda o kadar iyiyiz ki kimsenin aklına, fikrine ihtiyacımız yok. İstişare etsek de çıkan sonuca uymuyoruz; istişarenin tam tersini yapıyoruz hatta. Rüzgârımız gitti, gücümüz kayboldu. Danışıp hareket etmenin hikmetini anlamadığımız günlerin çilesini çekiyoruz.
Suremiz şöyle sona erer:“… Hiç şüphe yok ki sen doğru yolu göstermektesin. Göklerin ve yerin yegâne sahibi olan Allah’ın yolunu. İyi bilinmeli ki bütün işler dönüp dolaşır Allah’a varır.“
Selam ve dua ile….
Kaynak:
1-Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu: IV/627-628.