SÜNNETSİZ KURAN, İSLAM DEĞİLDİR

SÜNNETSİZ KURAN, İSLAM DEĞİLDİR

“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Onlar: Allah’ın kitabı Kuran ve Rasulullah’ın Sünneti.” ( İmam-ı Malik, Muvatta Kader,3) buyuran Allah Rasulü Sallallahu aleyhi ve sellem Veda Hutbesi’nde yüz bini aşkın müslümana Kuran ve Sünnet’in ayrı düşünülemeyeceği mesajını vermiştir.

Dinin elden çıkışı, sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar. (Darimi, Mukaddime 16) Bu hadisten de anlıyoruz ki, Sünnet’in terki, bid’atların dine girmesine yol açar. Ümmet, sünnetle vardır. Ümmet bilinci sünnetlerle yaşatılır. Sapmalar, sünnetten ayrılmakla başlar.

O zaman, sünnet nedir? Sünnet: Söz, davranış ve takrirleri ile Hz. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellemin, Allah’ın emir ve yasaklarını, kısaca bir bütün olarak İslam’ı yaşayarak yorumlaması demektir.

Kuran, okunan vahiy; sünnet ise rivayet olunan vahiydir. (İmam Şafii, Risale s. 91)

Haşr suresi 7. ayette: Peygamber size neyi verirse onu alın. Neyden yasaklarsa, ondan da sakının.” buyuran yüce Rabbimiz, Rasulünün verdiği emirlere de uyulmasını istiyor.

Konu ile ilgili diğer ayetler şunlardır:

Nisa suresi 80. ayet: “ Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.”

Nisa suresi 59. ayet: “ Allah’a itaat edin. Rasulüne ve sizden olan idarecilerine de itaat edin. Anlaşmazlığa düştüğünüz konuları,- şayet Allah’ a ve ahret gününe inanıyorsanız-; Allah’a ve peygamberine götürün.” buyuran yüce Rabbimiz hem peygamberine itaati hem de Kuran’la beraber Sünnet’in de çözüm kaynağı olduğunu bildiriyor.

 

KURAN- SÜNNET İLİŞKİSİ

Sünnet, Kuran ile ilgili üç önemli görevi üstlenmiştir:

  1. Kuran’ın hükümlerini pekiştirir. Namaz, oruç, hac ve zekât hadislerle de desteklenir.
  2. Her insanın aynı derecede anlayamayacağı konuları açıklar. Ayetteki “ Beyaz iplik, siyah iplik” meselesini “Gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığı” şeklinde sünnet açıklamıştır.
  3. Sünnet, teşri tabir olunan hüküm koyma yetkisine de sahiptir. Kendinden bir şey konuşmayan, her şeyi vahye dayanan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Kuran’da olmayan hükümleri de koymuştur. Mest üzerine mesh, yağmur duası ve namazı, içki içene uygulanan ceza, nesep yoluyla evlenilmesi haram olanın, süt yoluyla da haram olması, hanımı ile teyzesi aynı kişinin nikâhı altında olmasının haramlığı ve benzeri konuları sünnet hükme bağlamıştır.

Peygambere uymayı, verdiği hükme razı olmayı, verdiği hükümlerde seçim hakkının olmadığı ayetlerle beyan edilen Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, dört ayrı görevi bir arada yapmıştır:

  1. Peygamberlik
  2. Dini problemlere cevap veren müftilik
  3. İki veya daha fazla insan arasındaki, sebep, delil ve şahitleri dinleyerek çözen hâkimlik (Kadılık)
  4. Devlet başkanı olarak, insanları idare etmiş, savaş ve barış kararı almış, İslam’ın hayat sahibi, canlı bir din olduğunu her yönüyle yaşayarak göstermiştir.

Sünnet, tüm zamanı, tüm mekânı, hayatın tüm safhalarını kucaklayıcı olması sebebiyle evrenseldir. İslam cihanşumul bir din, Kuran ve Sünnet de İslam’ın cihanşumul (evrensel) kaynaklarıdır. Kuran ,Ahzab suresi 21. ayetiyle Hz. Peygamberi, Allah’a ve ahrete kavuşmaya inanan, Allah’ı hiç unutmayan müminler için kıyamete kadar en güzel örnek (numune-i imtisal, üsve-i hasene) olarak tanıtıyor. Örnek alınacak şahsın, sosyal hayatın her alanında pratik yaşantısı olması gerekir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve selem de ümmeti için her alanda yegâne örnektir.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yaptığını ve yapabilecek şeyleri emrederdi. “ Ümmetimi meşakkate sokacağından endişe etmeseydim yatsı namazını geç saatlerde kılmalarını emrederdim.” (Buhari, Mevakit 24)

“Ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim, her abdestle beraber misvak kullanmalarını emrederdim.” (Müslim, Taharet 42)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem emretme ve yasaklama yetkisini dahi, ümmeti için merhamet, kolaylık ve sevdirme çizgisinde kullanmıştır.

“ Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.” (Buhari, İlim 11) buyuran Allah Rasulü, bizlerin de kolaylaştırma ve müjdeleme konusunda hassas olmamızı istemektedir.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve selem, iman, ibadet, ahlak, siyaset, ticaret, savaş, barış, hak ve adalet ve benzeri insanlar arası ilişkilerde örnek olduğu gibi; tuvalet adabı da dâhil hayatın her safhasını yaşayarak bize göstermiştir. En küçük ayrıntıyı dahi atlamamıştır.

 

KURAN GİBİ SÜNNETTE KORUNMUŞ MUDUR?

Tevbe suresi 32. ayette Allah Teâlâ, nurunu tamamlayacağını söylüyor. Allah’ın nuru İslam dinidir. O da Kuran ve Sünnet’tir. Yani nur tamamlanmıştır.

 Hicr suresi 9. ayette ise: “ Gerçekten zikri biz indirdik. Onu koruyacak olan da elbette biziz.” buyrulmaktadır. Ayette ifade edilen zikir, Kuran ve sünnettir. Aslında Kuran’ın korunması Sünnet’in korunmasını da içine alır. Çünkü Sünnet, Kuran’ın açıklayıcısı, destekleyicisi ve güvenilir bir muhafızıdır. Keyfi yorum ve tevillere yer bırakmayarak, Kuran’ı nazil olduğu saflıkta bize ulaştırmıştır. Bu sebeple Kuran’ın korunması aynı zamanda Sünnet’in korunması anlamına gelmektedir. Kuran, Allah tarafından korunurken Sünnet de tamamen ümmet tarafından korunmuştur. Kuran’ı koruma gayretinde olan müslümanlar, aynı zamanda Sünnet’in de saf ve katıksız bir şekilde korunmasını sağlamışlardır.

 

SÜNNETİN KURTARICILIĞI

Sünnet, kendine sarılanı kurtarır. Tefsir âlimi Dahhak: “ Cennet ile Sünnet aynı konumdadır. Zira dünyada Sünnet’e sarılan, ahirette de cennete giren kurtulmuştur.” diyor. (Kurtubi)

İmam Malik ise Sünnet’i Hz. Nuh aleyhisselam’ın gemisine benzetmiş ve : “Kim gemiye binerse kurtulur, kim binmezse boğulur.” (Suyuti) demiştir. Bu sebeple, sünnetsiz İslam, Kuran’la yetinme arayışları iyi niyetten yoksun, İslam düşmanlarının sinsi bir tuzağıdır. Bu tuzağı mucizevî bir şekilde bize haber veren Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “ Benim emrettiğim veya yasakladığım bir konu kendisine iletildiğinde, sakın sizden birinizi koltuğuna yaslanmış olarak, “ Biz onu bilmeyi. Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız.” derken bulmayayım!” (Tirmizi, İlim 10)

Son söz olarak şunu söyleyebiliriz:

İslam ümmetinin kimlik ve kişiliğini dokuyan Sünnet, İslam’ı anlama, kavrama ve yaşamada vazgeçilmez en doğru ölçü ve hayat tarzıdır. Ne Sünnetsiz Müslümanlık olur ve ne de sünnete rağmen Müslümanlık olur. Cenab-ı Hak bizleri Kuran ve Sünnet’in kopmaz ipine sarılarak cennete kavuşanlardan eylesin. Âmin   

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.