SÖZ MEYDANI / Sanat Yoksunu Burjuvazi

Allah güzeldir, güzeli sever. Onun bir adı da “Cemal” değil mi? İnsanı yaratıkların en güzeli “ahsen” olarak yaratmadı mı? Rabbimiz, Efendimize “ey habibim” demedi mi? Sanat da güzellik değil midir, estetik değil midir? Elbette öyle. Nitekim İslam dininin müntesipleri arzda oluşturdukları her şeyin en güzelini hedeflemediler mi? Bu hedeflerini, mescit, cami, han, hangâh, türbe, okul, yol, köprü, çeşme yaparken gösterdiler de. “Sanat Allah’ı bulmakmış.” diyen şair de sanatın dini işlevini ifade etmiyor muydu?
Yani sanat insanın olduğu her yerde var. Allah kâinatı yaratırken bize ölçüyü, dengeyi, estetiği göstermiştir. Müslüman sanatkârdır. Her Müslüman’ın Allah vergisi özellikleri, güzellikleri vardır. O anlayış ve duygu da Müslümanda vardır. Dine aykırı olmayan ya da insanı Allah’a yaklaştıran bir sanat eseri ne büyük işleve sahiptir.
Geçenlerde Cumhurbaşkanlığı Türk Sanat Müziği Korosunda solist ve ney üfleyen bir sanatçı delikanlıyla konuştum. Dedim ki, ne sanatıyla ilgili iş yaparsınız? Dedi ki, İstanbul’daki merkezimizde program provası yapar ve ayda iki kere Cemal Reşit Rey salonunda ve Kubbealtı’nda programımızı icra ederiz. Peki dinleyicileriniz kim, dediğimde bizim hassasiyetlerimizi taşıyanların olmadığını öğrendim. Tam tersi İslami hassasiyetleri olmayanların ilgilendiğini belirtti.
Peki, bu müzik kimin? Bizim. Peki, biz niye yokuz bu çalışmalarda? Dinleyici olarak bile bulunmadığımız bu sanatsal faaliyetler kimin kontrolüne giriyor? Bizim dışımızdakilerin. Müslüman iş adamları-kadınları, varlık sahibi kişilerimiz sanatsal çalışmaları neden finanse etmiyorlar?
İslami anlamda sanatı destekleyen, finanse eden bir burjuvanın olması gerekir. Yiyen, içen, gezen, tüketen, sonradan görme bir burjuva ile bu iş olmaz. Yoksa başkalarının sanatsal çalışmalarına mahkûm olur, hayranlık duyarız. Kastım tezhip, ebru gibi sanatlardaki amatör gayretler değildir. Mimari, müzik, sinema, tiyatro gibi sanatın kendini görsel ve somut olarak kanıtladığı alanlardır. Mimar ya da mimarlık, müzik ya da müzisyenlik, sinema ya da sinemacılık, tiyatro ya da tiyatroculuk gibi alanları da doldurmak zorundayız.
Aksi takdirde kendi belediyelerimiz, kültür merkezlerimiz, başkanlıklarımız, bakanlıklarımız, kanallarımız, medyamız başkalarının İslam’la ilgisi olmayan çalışmalarını sanat olarak sunmak zorunda kalır. Milletin parasını yine ona karşı duranlara bizimkiler eliyle veririz. Bunlara “Yahu bu etkinlik kime hizmet ediyor?” dediğimizde, vardı da biz mi imkân vermedik diyorlar. Haksız değiller.
Büyük devlet olmaya, kadim medeniyetimizi tekrar ayağa kaldırmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştık. Ümmetin ayağa kalkması çok yönlü olur. Bilimde, ekonomide, teknikte, sanatta vb. kalkınmalıyız. Eğer 21. yy. bizim yüzyılımız olsun istiyorsak edebiyatta, mimaride, müzikte, sinemada, tiyatroda, diğer görsel sanatlarda İslami hudutlara uygun tarzda kendimizi göstermeliyiz. Itri, Dede Efendi, Mimar Sinan, Fuzuli, Yunus Emre, Yücel Çakmaklı, Şeyh Hamdullah, Hafız Osmanlar yetiştirmeyecek miyiz? Eğer yetiştiremezsek “atinin medeniyet ufkunda bir güneş gibi parlamamız” mümkün değildir.
Sağlıklı, eğitimli, zengin, kariyer sahibi gençlerimize “sanatsever, sanatçı” gibi özellikleri de kazandırmalıyız. En fakirinin bile ana kapı girişlerini süslü taşlarla tezyin eden, atlarının, eşeklerinin semer, yular ve koşumlarını süsleyen, at araba ve faytonlarını renk cümbüşüyle çiçek tarlasına dönüştüren bir milletin çocuklarını sanata aşina etmek hem devletin hem varlıklı ailelerin hem anne ve babaların hem de öğretmen ve okulların görevi olmalıdır.
Sanat duygusallıktır. Duyguların somutlaştığı, dışa yansıdığı, coştuğu ürünlerdir sanat eseri. Gençlerin duyarsızlığından, hissizliğinden, tahassüs eksikliğinden şikâyet eden vakıflar, dernekler, vaizler, sohbet hocaları, efendiler sanat ve sanat eseri sevgisi aşkı noktasında eksikliklerini araştırmalıdır.
MTTB’nin 1980 öncesinde sinema kulübü kurduğunu ve gençlere İslamî sanatlar üzerine kurslar düzenlediğini ve bilhassa tiyatro eğitimi verdiğini biliyor musunuz? Ya şimdi? O zaman müşteki olduğumuz konularda lütfen çözüm üretelim.