SÖZ MEYDANI-Neye Oy Vereceğiz?

SÖZ MEYDANI-Neye Oy Vereceğiz?

Şimdi seçimler var. Kaç seçim yaşadım bilmiyorum. Ama hiçbir seçim bu kadar karışık ve oyun içinde oyunların oynandığı bir özellikte değildi. Hep kutuplaştırıcı olarak Tayyip Bey’i gördüler ama şimdi öyle olmadığı anlaşılıyor. Tayyip Bey halkı karşısına hiç almadı. Halk adına hareket ettiklerini iddia edenleri karşısına aldı. Emperyalizmin şöyle bir usulü vardı; sömürdüğü ülkelerin yöneticilerinin en hassas oldukları kırmızı çizgilerini yine onların elleriyle aşar.

Mesela laiklik konusunda en hassas hangi grupsa laikliği onun eliyle yumuşatır. Milliyetçilerin en hassas oldukları husus etnik farklılıklar. Bu konuyu onlarla yumuşatır, çözer. Dini hassasiyeti hassas olan gruplara dini kullanarak yumuşattırır.

Buradan hareketle şimdi manzaraya bakalım. R. Tayyip Erdoğan’ın varlığı ve icraatı milliyetçileri PKK ile yan yana getirdi. İyi Parti ile HDP’yi aynı kişide, K. Kılıçdaroğlu’nda birleştirdi. Aynı partide birleşemeyen koyu Tayyip Erdoğan düşmanları, Ak Parti ayrılanları, Babacan ve Davutoğlu yan yana CHP logosu altında seçime gidiyorlar. (Madem partinizin logosu altında seçime gidemeyeceksiniz niye ayrı parti kurdunuz?) Erbakan Hoca’nın mirasçısı olup Tayyip Bey’i İslam’a ve Milli Görüş’e aykırı işler yapıyor diye suçlayanlar ve Saadet Partisi lideri, seçmenlerine, tarihi Erbakan ve din düşmanlığı ile geçmiş CHP’ye oy verin diyecekler. Bu nasıl olur, açıklamam mümkün değil. Şimdi herkesin bir kabulü var. Tayyip Erdoğan ve karşısında olanlar. Tayyip Erdoğan gitsinciler.

Emperyalizm ya da hakim olan güçlerin de istekleri bu yönde, Tayyip Erdoğan gitsin. 20 yıldır başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak yüz eskimesi olduğunu varsayalım. Ama 20 yıldır icraatlarını adam akıllı eleştiren, yol gösteren, ufuk açan bir muhalefetin de olmadığı gerçek. “Biz iktidarın hiçbir icraatını beğenmiyoruz. İyi bir iş yapsa da ona iyi demeyiz, biz muhalefetiz” diyen bir muhalif anlayış. Gerçekten dünyanın hiçbir ülkesinde -kabile devletlerinde bile- böyle bir muhalefet yok.

“İstemezük”, “önümüzde ot arabası var.” diyen yeniçeriler hesabı, istemiyoruz. İstemiyoruz, niçin? Laiklik elden gidiyor diyenler. “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganını Erbakan Hoca’nın partisinin merkezinde bağıranlar ve bağırtanlar. Laikliği korumak niyetinde değiller. Tayyip Erdoğan’ı “Milli Görüş gömleğini çıkardım”la suçlayanlar Saadet merkezinde Milli Görüş’ün katlini duyurdular.

Konu şu: Mevcut iktidar döneminde sosyal ve anayasal açıdan büyük değişiklikler oldu ama köklü değişiklikler olmadı. Yani mevcut sistemi sarsacak köklü değişiklikler yapılmadı, yapılamadı. Bir kere Anayasanın devlet sistemiyle ilgili temel maddeleri aynen duruyor:

Anayasa madde 2: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”

Evet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu maddeyle tanıtılıyor. Bu madde değiştirilemezler içinde. Dolayısı ile iktidar olanlar devletin kimliğine bağlı kalmakla mükelleftir. Bu durumda rahmetli Turgut Özal’ın dediği gibi “Bir kere delsek ne olur?” anlayışı ile bazı uygulamalarla sadece delinebilir. İktidarlar, muktedir olabildiği zaman bu maddeleri tartışmaya açar ve modern diye anılan devletlerin anayasalarına uygun hale getirebilir.

Türkiye’yi yöneten iktidar sahipleri muktedir olamazlar. Çünkü bu madde var ve devletin sahibi zinde güçler içeride ve dışarıda “TEMEL MADDELERE AYKIRILIĞA HEMEN MÜDAHELE EDERLER”

Bakınız bir kıyafet (başörtüsü) meselesi var. Hiçbir iktidar başörtüsü serbesttir diye kanun çıkartamaz. Çıkartsa bile hemen devreye laiklik maddesi girer ve kanun o maddeye aykırı diyerek geçersiz olur.

13. maddenin devamı şöyle: “Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Siz bir kanun çıkartıp başörtüsünü serbest yaptınız. Sonra birileri rahatlıkla bu maddeyi dayanak göstererek kanunun anayasaya aykırı olduğunu ilan eder. 28 Şubat ve öncesinde böyle olmadı mı? R. Tayyip Erdoğan meclis çoğunluğuna rağmen niye kanun çıkartmadı, hatta CHP tarafından teklif edilen yasaya “Anayasa değişikliği” ile karşılık verdi. Çünkü durum netti ve bunu en iyi bilen Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan idi.

TC Anayasası madde 24: “Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”

Bu maddeler dururken hiçbir iktidar ya da parti muktedir olamaz. Buna rağmen birileri R. Tayyip Erdoğan’ı şunları şunları yapmadı diye suçlayamaz. Yine onu diktatörlükle itham edemez. Diktatörlerin ya da muktedir iktidarların elini kolunu bağlayan böyle anayasal maddeler olamaz. Varsa diktatör yoktur.

Tekrar seçime dönersek, R. Tayyip Erdoğan bu maddelere rağmen bir şeyler yaptı mı? Çok şeyler yaptı. Başörtüsünü yönetmelikle halletti. Vesayet sistemini hemen hemen yok etti. Askeri, siyasi, ekonomik açıdan zayıflatılan bir vesayet sistemi… Ama yok edilemedi. Zapt edilemeyen enflasyon, döviz kurları, faiz kıskacı bunu gösteriyor. Birileri halen düğmeye basıp güçlerini gösteriyor.

Türkiye’nin geldiği noktada, başta savunma sanayi olmak üzere teknolojik gelişmeler, yer altı zenginlikleri, gayrisafi milli hasıla, kişi başına düşen gelir, hayat standardının yüksekliği gibi inkar edilemez durumlar var. Ancak milletin bir kısmı “her şey çok güzel ama ben evde köprü, gemi, uçak yiyemem, bana gıda maddesi lazım” diyorsa “niçin böyle?” diye sorgulamak iktidarın görevi. Bunu birileri yaptırıyorsa o zaman kırılamayan vesayetini kaybetmeyenleri faş etmeliyiz.

Bizden, içimizden biri olduğuna tam inandığım cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan gıda terörü ile yani ekonomi ile gitmemeli, gitmeyecek. Bu konu çok hassas. Çünkü şu anda kampanyalar sofra üzerine yapılıyor ve bu sofrayı hazırlayanların her zaman yaşadığı gerçek.

Ben bir seçmen olarak hep büyük resme baktım ve iki yere oy verdim. Ak Parti öncesi Erbakan Hocamın partilerine, sonra Ak Parti ve R. Tayyip Erdoğan’a. Yine öyle yapacağım. Bunun için o kadar sebep var ki sayamam. Sisteme değil kişiye oy veriyorum. Allah onun ve bizim niyetimizi de akıbetimizi de hayırlı kılsın. Kalın sağlıcakla.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.