SÖZ MEYDANI-Korkuyla Korkutmak

SÖZ MEYDANI-Korkuyla Korkutmak

Kur’an bizi sadece korkutarak uyarmıyor. Korku ve ümit arasını vurguluyor.

Yönlendirme ve algı operasyonunun temellerinden biri korkudur. Korkutma bir psikolojik metot. Dişlerin fırçalanmasının gerekliliği üzerine yapılan bir araştırma dikkat çekici: Bu konuda iki farklı bilgilendirme yapılmış.

Diş fırçası ve macunu satışlarına yönelik araştırma ve tanıtım yapılmış. İlkinde dişleri fırçalamanın bembeyaz dişlere sahip olmayı sağladığını, ikincisinde ise dişleri fırçalamayan kişilerin oldukça kötü görünen dişlere sahip olduğunu gösteren resimler kullanılmış. Araştırmayı yapan üniversite sonucu ilan etmiş: Dişleri fırçalamayan kişilerin oldukça kötü görünen dişlerinin fotoğraflarının diğerine göre çok etkileyici olduğu ve satışa olumlu yönde etki ettiği tespit edilmiş.

Dinimizi anlatırken cennetin daha çok anlatılmasının yerinde olacağı, daha çok sevdireceği ve vaizlerin cehennemle korkutmalarının insanları dinden soğuttuğu bir genel kabuldür. Belki çocuklar için doğru olan bu kabul büyükler için farklıdır.

Yukarıdaki araştırma veya deney örneği de bunu gösteriyor. İç ve dış politikada çok yaygın kullanılan korkutma, Batı’nın bize kabul ettirdiği gerçeklerden biridir. Buna göre Cumhuriyetin ilk hatta Tanzimat dönemlerinde, korkutan bir İslam ve Müslüman resmedilmiştir. İlkokul kitaplarında “eli sopalı (iki metrelik bir sırık), rahlenin başında oturan muallimden ve o öğretilen elifbadan korkmamak mümkün mü? Yine kara çarşaflı, yüzü hiç görünmeyen kadın ve kazma gibi dişleri, çok çirkin sakalı, pek iri burun, göz ve ağız ile cin çarpmış gibi çirkinlik abidesi imam tiplemesinden korkmamak mümkün mü? Bu tipleme tüm basında ve Yeşilçam filmlerinde yaygın olarak kullanılmıştır. Hepimiz masum bir çocuk olarak kitaplardaki o resimlerden çok korktuk.

Bunun sonucunda İslam dini ve Müslümanlar korkunç bir olgu olarak bize sunuldu. Amaca da ulaşıldı. Aşağılanan İslam ve Müslümanlar, toplumdan ister istemez soyutlandı, koptu.

Sonra ideoloji, korkutma aracı olarak kullanıldı. Müslümanlar sağcı oldu ve solculuk öcü. Solun diğer adı komünizm ve sosyalizm. Komünizm, İslam düşmanı. Eğer bunlar iktidara gelirse ne din ne ahlak bırakırlar. Bu sebeple aydın, Müslüman aydınlar “Komünizmle Mücadele Dernekleri”ni milliyetçi, Atatürkçü ve muhafazakârlarla birlikte kurdular ve aktif üyesi oldular. Basında Komünizm ideolojisinin temsilcisi SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) TC’nin (Türkiye Cumhuriyeti) en büyük düşmanı. Hâkim olduğu her yer ve ülkede ne ahlâk ne maneviyat ne de din bırakıyordu.

Onun için komünizm ve SSCB düşmanı, ABD ve Batı ile birlikte olmalıydık. Onun için NATO, CENTO, AB içinde olmalıydık. Buralardan koptuğumuz anda Komünizm ve SSCB ülkemizi işgal edecekti.

İşe yaradı mı? Hem de nasıl. Türkiye, ABD’den daha fazla ABD’ci ve Batıcı oldu. Partiler, ordu, basın “Komünizm gelir ha, SSCB’nin peyki oluruz ha” diyerek korkuttular. SSCB’nin hâkim olduğu yelerden öyle manzaralar paylaşıldı ki bunları görüp ABD’nin kölesi olamaya razı olmamak mümkün değildi. Soljenitsin’in kitapları yok sattı.

Sonuç, zalim her yerde zalim. Zalimin dini, milliyeti, ideolojisi onu zalimlikten kurtarmaz. Zulüm tarih boyunca var olmuş ve Kur’an zalimleri CEHENNEM ile müjdelemiştir.

Stalin sosyalist, Hitler Hıristiyan, Saddam Hüseyin, Enver Sedat, Hafız Esat, Mao ateist… Ama hepsi zulmetti, katletti, hepsi de katil. Aynı dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticileri çok mu masumdular? Şimdi Obama, Trump, Putin Hıristiyan; Beşar Esat, Sisi güya Müslüman; yine zulmediyor yine katlediyorlar. Bu sebeple Müslümanları korkutmaktan vazgeçiniz. Müslümanlar da bu “KORKU” manipülasyon ve algılarına itibar etmesinler. Şimdi de “beka” ile korkutuyorlar. Hiç kimse ama hiç kimse “Baki”nin ortaklığına soyunamaz.

Baki olan Allah’tır. Her yaratılan gibi Müslüman da fanidir. Fani olan, takdir edilen ömür içerisinde Baki olanın emri olan “yeryüzünde fitne kalkıncaya kadar” mücadelesini devamla mükelleftir. Bu mücadele de sadece İslam’a uygun metotlarla olur. Haram yollarla mücadele olmaz. Unutulmaya.

Her Müslüman önce kendini hesaba çekmeli ve sormalı: “Ben neyim, bu hal neyin nesi?” Sonra arkası gelir.

Selam ve dua ile.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.