SÖZ MEYDANI- Düşmanın da Kalitelisi Gerekli

SÖZ MEYDANI- Düşmanın da Kalitelisi Gerekli

 

Bu ülke bunlara layık mıydı? Bu kadar eften püften meselelerle meşgul eden, hiçbir ciddi yanı olmayan konuları büyüterek büyük iş yaptığını zanneden insanlar. Televizyon haberlerine baktığım zaman görülen insan manzaraları ümitsiz vaka olarak ortaya çıkıyor. Tarih, basit insanların, yalakaların, “evet efendimcilerin” elinde oyuncak haline dönüşen yöneticilerle dolu.

Kadınlar ve damatlar yöneticileri perde arkasından yöneten ama fark ettirmeyen bir özelliğe sahip. Hem Selçuklu hem Osmanlı’da kadınlar ön planda. Sonuna sultan veya hatun eklenen hanımlar her olayın içinde ama hiç görünmüyorlar. Damat önemli. Yapılanmasının başında olan kişi, yerine gelecek kişiyi bağlıları arasından seçer. Şöyle ki; tarikat, cemaat, bağlıları arasından göz dolduranları dikkatle takip eder ve aday olanı takibe alır. Seçilen kişi damat yapılır, ailenin içine alınır. Çünkü diğer eğitimini ailenin içinde mahremiyetin kalkmasıyla daha iyi alır. Bu da yapının sağlıklı bir şekilde devamını sağlar. Aykırılıklar olsa da sistem böyle işliyor.

Devlet yönetiminde ise damatlar ağırlıklı şekilde sadrazam veya vezir olarak görev yaparlar. Eğer valide sultan ya da hanım sultanlar devrede ise işle karışıyor. Devlet yönetiminde çift başlılıklar kendini gösteriyor. Avrupa Hanedanları kadar bizim hanedanlıklarda da bu sıkıntılar görülüyor. Beylikler, Türk Devletleri, Selçuklu ve Osmanlı’da bunları görünce şaşırmamak gerekir.

Bizim kendi tarihimizi vakanüvislerin, resmi tarihçilerin veya taraflı kendi tarihçilerimizin kaleminden değil de bizim dışımızdaki tarihçilerden okuduğumuz zaman bunları görüyoruz. Amin Maalouf’un Semerkant’ını okuyunca -bir roman da olsa- Terken Hatun dikkatimi çekmişti. Şimdi dizi filmlerdeki tarihi hatunların isimlerini araştırınca benzer şeyler görüyorum.

Yani yönetimde çok başlılık olunca düşüş hızlanıyor. Hiçbir yönetici çift başlılık istemez ama farkında olmadan yukarıda anlattığım kişilerce çift başlı yönetimi yaşar. Çünkü yöneticinin fikrini “isabet buyurdunuz” diye alkışlayanlar kendi düşüncelerini aşılamak için fırsat değerlendirir. Yöneticinin düşüncesini “muhalefet de filan şahıs da öyle diyor” diyerek, farklı bir usulle değiştirerek yanlışa yönlendiren danışmanlar, dostlar…

Şu anda ülkede iki anlayış var. Cumhurbaşkanı için ne olursa olsun gitsin diyenler ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kayıtsız şartsız kalsın diyenler. Kalsın diyenler, büyük düşünen ve sadece gelecek düşüncesi dahilinde kalsın gayesindeler. Bunların çok büyük hesapları yok. Bunlar sadece seçmen ve HASBÎ. Yılların ezilmişliğini, geri kalmışlığını, büyük devlet olamamanın sancısını çekiyorlar. Dünya konjonktürüne bakıp tam hedefe yaklaşmışken dönmenin hiçbir anlamı yok. Lider ülke Türkiye ve dünya lideri Tayyip Erdoğan diyorlar. Tam bu yazıyı yazarken NATO’ya girmek için can atan ve Türkiye ile samimi görüşmeleri olan İsveç’te, bir kısım Terör ve PKK yandaşları, üyeleri, sempatizanları bir gösteride Türkiye’yi aşağılayan ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nın maketini bir direğe asarak güya idam ettikleri eylemler yaptılar. Bu görüntüye hem devlet hem siyaset hem STK hem de halk tarafından büyük tepki verildi. Ama Muhalefetten bir ses çıkmadı. Muhalif kanallarda haber bile yapılmadı. İsveç Dışişleri Bakanı bile “iğrenç” kelimesini kullanırken Tayyip Bey karşıtı kesim sanki “ooh, iyi yapmışlar” der gibiydi. Bu tür insanların öğrenimi, konumu, makamı, tarafı ne olursa olsun bu ülkeye hiç ama hiçbir faydası olamaz. Şimdi ülkeyi yönetenlerin çapına bakarak, yönetmeye talip olanların çapını, derinliğini ölçebilirsiniz.

Demirel, 1998 Temmuz’unda “Nüfus artışımız bu hızla giderse, 7 yıl sonra (2005’te) 1 milyon 200 bin çocuk benden okul, sonra da (okulu bitirip) iş isteyecek. Bunun hakkından gelemeyiz.” demiş. Yani halka çocuk yapmayın diyor, yöneticilere de doğumu engelleyin, bir nevi doğmadan öldürün diyor. 1998’te 63 milyona yakın nüfus, 7 sene sonra 68 milyona yaklaşıyor. Demirel bu artıştan korkuyor ve ülke geri gider diyor. Şimdi iktidarda olan Tayyip Bey ise 2002’den beri, çocuk yapın diyerek 85 milyonluk ülkenin nasıl büyüdüğünü gösteriyor.

“Türkiye’de nüfus artış hızının kontrol altına alınamamasının, kalkınma hamlelerinin yeterli düzeye ulaşmasının önünde bir engel oluşturacağını” söyleyen bir çap ve derinlik ile 20 yıldır ülkeyi yöneten Tayyip Bey’i karşılaştırın.

Bir ülkede hem iktidar hem muhalefet hem aydın, sanatkâr, okumuş, seviyeli olmalı, çapsız olmamalı. Derinlik sahibi ve ufku geniş olmalı. Bu kesimler sığ, ufuksuz veya ufku dar olup at gözlüğü ile bakarsa ülke hep yerinde sayar.

Şu anda ülkemizde ufku geniş, derinlikli ve çaplı bir iktidar var. Eksikliklerine rağmen hedefi geniş tutmuş ve o hedefleri yakalamış, sonra yeni hedefler koymuş kaliteli yöneticiler. Ama onları değerlendirme, eleştirme özelliğine sahip bir muhalefet yok. Bu da siyaseti, yönetimi basitleştiriyor.

Sadece öven, “isabet buyurdunuz” diyen yalaka ile “her şeyi kötü yapıyorsunuz, hiç iyiniz yok” diyenler var. Bu muhalefet (her kesimden) Türkiye için büyük bir kayıp.

Hadi hayırlısı. Kalın sağlıcakla.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.