Söylemesek Bilmiyorlar Söylesek Riya Oluyor

Bunlar ufak tefek meseleler bunları aşmak lazım.
-Söylemesek bilmiyorlar söylesek riya oluyor. (Şaka ile karışık)
-Biz çok çalıştık sırayı gençlere vermek lazım.
-Yıllardır koşturuyoruz elimize ne geçti?
-Ben bu işin olmayacağını biliyordum.
-Biz çalışıyoruz nimeti başkaları topluyor.
-Bence şöyle… Bence böyle…
Bu ve benzeri cümleler zaman zaman bilerek ya da bilmeyerek söylediğimiz veya dinlediğimiz cümleler. Özünde yorgunluk, bıkkınlık, mazeret üretme gibi kaygıları bulunan ifadeler hizmet insanlarının içine düşebilecekleri durumları ve hizmetten uzaklaşmanın sebeplerini ortaya koyan ipuçlarını taşıyor.
Hizmetleri ve hizmet insanlarını bekleyen tehlikeleri ve hizmeti engelleyen sebepleri şu iki ana başlık altında toplayabiliriz:
a) İslamî hareketin ve hizmetin yapısından kaynaklanan sorunlar
İster insana hizmette, ister topluma hizmette, isterse cemaat hizmetlerinde doğru bir terbiye sistemi oluşturulmazsa dökülmelere sebep olan sonuçlar ortaya çıkar. Hizmet, ortamında yetişen insanları besleyemiyor, şahsına ve üslübuna ait sorumlara çözüm üretemiyor, amiyane tabir ile sürekli patinaj ediyor ya da ettiriyorsa hizmet insanı hizmetlerden soğur. İlmen eksik, kalbî eğitimi yetersiz, amelî hayatı zayıf bireylerin eksiklikleri içinde bulundukları cemiyet tarafından giderilemiyorsa hizmet insanları manevi hastalıklara yakalanırlar.
İslamî cemaatler, bünyesindeki fertleri yapı ve kişiliklerine uygun alanlarda iskân edemezlerse zorlama görevlendirmelerle insanlarını heba ederler. Bazen de Hizmet insanlarına kaldırabileceklerinden fazla yük yüklenir ve insanlar bu yüklerin altında ezilip kalırlar. Hizmet içerisindeki insanların mutlaka somut bir görevleri olmalıdır. Görev ve sorumluluk verilmeyen insanlar durgun sular gibi sorun üretmeye başlarlar.
Hizmetlerde yardımlaşma uyum ve organizasyon olmazsa istişare terk edilir, herkes kafasına göre hareket etmeye başlar.
Hizmet içerisinde ortaya çıkan sorunlar çözülmez sürüncemede bırakılırsa soğumalar başlar ve fitne ortamları oluşur.
Hizmetler içerisinde yetersiz liderlik sergilenirse, bürokrasi oluşursa bu durum yine istişarenin terkine, küsüp bir kenara çekilmeye neden olur. “Nasıl olsa bir şey değişmiyor.” Psikolojisi hizmet insanının içerisine bir güve gibi yerleşir. İslami hareketler içerisindeki iç çekişmelerin verdiği zararları görmek için Beni Müstalik Gazvesi sırasında yaşananları iyi okumak ve anlamak gerekir.
b) Hizmetin önüne çıkan engellerin bazıları ise hizmet insanlarından kaynaklanır.
Bunları şu alt başlıklarda değerlendirebiliriz:
Niyetin bozulması
Hizmet insanı için en büyük tehlike niyetlerinde meydana gelebilecek bozulmadır. Hizmet ederken Allah Teâlâ’nın rızası unutulur, şahsî niyetler, emeller ve dünyevî hedefler ön plana çıkarılırsa yapılan tüm hayırlı hizmetler boşa gider. Hadis-i Şerif’te Efendimiz(s.a.v), “Ameller niyetlere göredir. Herkes için niyet ettiğinin karşılığı vardır…” buyurmuşlardır. Hasan-ı Basrî Hazretleri, “Cennetliklerin cennette, cehennemliklerin cehennemde ebedî kalmalarının nedeni niyetleri yüzündendir.” buyurmuşlardır. Hizmet insanı çocuklar gibi saf kalpli olmalıdır. Çocukların annelerinden başkasına iltifat etmedikleri gibi Hizmet insanı da Allah’tan başkasına rağbet etmemelidir.
Can, mal, rızık korkusuna kapılma
Hayatımızda ve hizmetlerimizde rahat zamanlar, bolluk zamanları olacağı gibi sıkıntılı zamanlar can ve malla imtihan zamanları da olacaktır. Can korkusu, mal kaybetme kaygısı hizmet insanının önce eline ayağına sonra da -Allah korusun- kalbine kelepçe vurabilir. Yerinden kıpırdatmaz, mazeret üzerine mazeret ürettirir. Hâlbuki Rabbimiz Ali İmran Suresinde, “İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. İnanmışsanız onlardan korkmayın, Benden korkun.” buyuruyor. Yine aynı Sure’de Rabbimiz, “Onlar oturup kardeşleri için ‘Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi.’ dediler. Sen de onlara de ki: ‘Eğer doğru sözlü iseniz siz ölümü kendinizden savın.’” buyurarak hayatın ve ölümün sahibinin kendisi olduğunu ilan ediyor.
Aşırılık ifrat ve tefrit
Öfkede aşırılık, tedbirde aşırılık, sevgide aşırılık, yanlışlara verilen tepkilerdeki aşırılık hizmet insanın yakalandığı başka bir hastalıktır. Efendimiz (s.a.v) Hadis-i Şeriflerinde “Maksadına çok kısa sürede varmak arzusuyla acele eden, bunun için binitini döve döve helak eden ne yol alır ne de devesi sağ kalır.” buyurmuşlardır.
Gevşeme ve hizmetten kaçma
Aşırı kolaya kaçma, azimetler dururken sürekli ruhsatlara sarılma gevşeklik getirir. Bu durumdaki insan hizmet etmez, eder gibi yapar. Konuşurken mangalda kül bırakmaz ama iş ciddileşince ortadan kayboluverir.
Gurur, kibir ve riya
Ufak meselelere takılan hizmet insanı kendisine danışılmamasına kızmaya, görüşünün kabul edilmemesine öfkelenmeye başlar. Fedakârlıklarının hesabını yapar. Halisane çalışan kardeşlerine tepeden bakar. Artık o dava adamından çok fildişi kulelerden kardeşlerine bakan entelektüel bir kişilikten başka bir şey değildir. Zaten o, yapılacak her şeyi yapmış, düşünülecek her şeyi düşünmüştür. Kardeşlerinin yaptığı ve düşündüklerinin de onun yanında değeri yoktur. Bunun İslam ıstılahındaki adı da kibirden başka bir şey değildir. Hem de bu kibir profesyonellik kisvesi giydirilmiş profesyonel bir kibirdir. Tevazu timsali Efendimiz (s.a.v) Hz. Aişe annemizden rivayet edilen Hadis-i Şerifinde yemek yerlerken şöyle buyurmuşlardır. “Bir kul gibi yiyorum bir kul gibi oturuyorum.” Yine Efendimiz(s.a.v) kendisini görünce titremeye başlayan bir adama; “Ne oluyor sana kendine gel. Ben bir kral değilim ben Kureyş’ten kurumuş et yiyen bir kadının oğluyum.” buyurmuşlardır.
Başa kakmak
Hizmet insanı için en büyük tehlikelerden birisi de yaptığı hizmeti minnet etmek başa kakmak insanlardan karşılık ve övgü beklemektir. Ali Ramitenî Hazretleri “Minnetle (başa kakmak suretiyle) hizmet eden çoktur. Ancak hizmeti nimet bilenler ise pek azdır. Siz hizmette bulunma fırsatını ele geçirmiş olmayı nimet bilir ve hizmet ettiklerinize minnetkar kalırsanız, herkes sizden memnun olur ve şikâyetçiniz azalır.” buyurmuşlardır.
Hizmet insanının yakalanabileceği diğer bazı hastalıkları da şu başlıklar altında toplayabiliriz:
-Kötü davranışlara ve meşakkatlere karşı sabırsızlık.
-Hizmette sebat gösterememek.
-İstişare ve itaat bilincinin zayıflaması.
-Hizmette büyük küçük ayırımları yapmak.
-Kardeşlik duygusunun zayıflaması.
-Hizmet heyecanın kaybolması.
-Denetlenme ve sorgulanmaya karşı çıkmak ve eleştiriyi kabul etmemek.
-Hizmette başarı için duayı unutmak.
Hizmet insanları Mevlana Hazretlerinin şu cümlelerine asla akıllarından çıkarmamalıdırlar:
“İster yavaş gitsin ister acele koşsun, arayan, elbette aradığını bulur. Hak yoluna düşen kişi isteğine iki elinle sarıl çünkü istek iyi bir kılavuzdur. Topal da olsan sakat da olsan uyuklasan da hatta kusurlu da olsan yine O’nun yolunda ol. O’na doğru sürün yine O’nu ara.
Bazen söz söyleyerek, bazen susarak bazen koklayarak her taraftan O Padişah’ın kokusunu almaya çalış.
Uykun varsa bile Hakk yolunda uyu, yoldan kalma. Allah yolunda uyurken belki kâmil bir yolcuya rastlarsın da seni gafletten ve uyku halinden uyandırır.”