SOSYOLOJİK SİYER-Sıhhatli Bir Toplum İçin İkisi Bir Arada

SOSYOLOJİK SİYER-Sıhhatli Bir Toplum İçin İkisi Bir Arada

Toplumun sıhhat ve selamet yollarını araştıran ve bu uğurda çalışan sosyologlar, psikologlar, eğitimciler, yöneticiler, vakıflar, dernekler ve apolete gerek duymayan gönüllüler; birinci vazifemiz, imanlı bir toplumun ihya ve inşasını sağlamaktır. Bu bağlamda içselleştirilmiş ve aksiyoner hale getirilmiş bir kimlik ve kişiliğe sahip olmak gerekmektedir. Böyle bir yeterliliğe sahip olmak da tabi tek başına yetmez. Tamda bu durumda ilahi ikili önerme bize yol gösterecektir.

Yirmi Yedi Derece Kaliteli Toplumsal Buluşma ve Halleşme

İslam medeniyeti kâinatın en sosyal ve en özel iletişimine sahip değeridir. Namazın, Rabbimizle iletişimde bireysel faydalarını saymakla bitiremeyiz. (Geçen ay ki yazımızda değinmeye çalıştık.) Cemaatle kılınan namazın faydalarını yazmaya başlarken yatsı namazına camiye davet ediliyoruz. Sadece yirmi yedi derece sevap değildir bizleri cami ve mescitlere çeken. Günü bereketli hale getirebilme yönü de önemli. Namazın sosyolojik yararlarını saymaya başlayalım.

  1. Aile, okul, iş yeri veya mahallede cemaatle kılmışsak namazı, hatırı sayılır bir içtima ve yoklama yapmış oluruz. Hasta, borçlu ve dertli olanları görme ve derdine derman olmaya fırsat bulmuş oluruz.
  2. Sürekli devam ettiğimiz camii de ise gelemeyenlere gitme, hallerini sorma mükellefiyetlerimizi hatırlamış oluruz. Toplumun ihtiyacı olan manevi terapilere de camiden başlamış oluruz.
  3. Birlikte kıyam etmenin, imama-lidere birlikte tabi olmanın, eğilmenin ve Rabbe yakın olmanın tadına hep birlikte varma coşkusunu yaşarız.
  4. Selamlaşmayı namaz dışında yaptığımız gibi namaz içinde dua halini içten ve samimi bir şekilde yaşarken, aynı zamanda namazın son cümlesinde özel ve genel selamın huzurunu birlikte yaşarız.
  5. Samimiyet basamaklarını çıkarken “cemaatte rahmet vardır” ilke ve prensibini tüm hücrelerimizle yaşar, namaz dışındaki hayatımız için enerji depolarız.
  6. Yazın ayrı güzel, kışın ayrı güzel ikramlarla, camii ve cemaat birliktelikleriyle lezzet bulur maddi ve manevi bünyemiz.

Oruç Hem Tutmak Hem de Tutunmaktır

Ramazan ayı, gelmeden hazırlığı yapılan müstesna bir aydır. İçerisinde inanılmaz güzellikleri barındıran ulvi bir manevi mevsim. Oruç bu aya yazılmış özel bir farzdır. Toplumun birlik ve beraberliğine doğrudan sayısız katkı sağlayan orucu tutup samimiyete tutunmak gerekir.

  1. Ramazan ayının ruhunu daha gelmeden hissetmek ve hissettirmek İslam toplumunun dinamiklerindendir.
  2. Eğer davulcu sizin sokaktan biraz erken geçmişse ya da siz uyarıcının notalarını duymamışsanız sahuru kaçırmış olmazsınız. Çünkü sahura kalkanların komşularını da seherden ve bereketten istifade etsinler diye takip etmesi ve uyandırması hatırı sayılır bir güzelliktir.
  3. Oruç tutanların Ramazan ayında cemaatle namaza çok daha fazla dikkat etmeleri de harika ve sürdürülmesi gereken bir harekettir.
  4. Hayat kitabımızın hayati mesajlarını topluca okuduğumuz ay oruç ayıdır.
  5. İftarlarda sosyal statülerin kaldırılarak samimiyet sofralarının kurulması ve ezanı beklemenin muhteşem hissiyatını yaşamak da bu aydadır.
  6. Teravih namazıyla güne mührü vurmak ve camii çıkışı içilen çaylı muhabbette sosyal paylaşımın en manevilerindendir.
  7. Ramazan ayının son on günü başka hiçbir nizamda olmayan sosyolojik bir buluşma da itikaftır. Sünnet-i kifaye olarak bilinen ve son dönemlerde hassasiyetle üzerinde durulan program, seksen üç yıl dört aydan daha hayırlı olan günü yaşamayı ve ihya etmeyi de sunar bizlere.
  8. Bir ay kendini tutanlara Rabbimizin ikramı olan ve toplumun birbirine tutkunluğunun şen üç gününü, bayramı yaşarız.
  9. Fitrenin bu ayda olması, zekâtın ise özellikle bu aya denk getirilmesi de yardımlaşma ve paylaşmanın en samimisi diyeceğimiz cinstendir. Gıda kolilerine insanlığın ve sevginin doldurulduğu bu ay mübarektir.

Bizlerin de mübarek kılınması dualarımla…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.