SOSYOLOJİK SİYER- Özüm Sana Dönüktür Ya Muhammed Mustafa aleyhisselam

İnsan iradeli ve akıllı bir varlık olarak yaratıldı. Yolunu kaybetmesin diye de ilahi yasalarla donatıldı. Nasıl uygulayacak, ne şekilde yapacak sorularına cevap olsun diye Rabbimiz peygamberleri de insanlara rehber olarak görevlendirdi. Hz. Adem (as) ile başlayan risalet zincirinin son halkası insanlığın en güzeli, alemlere rahmet Efendimiz (sav) olarak belirlendi. Ne mutlu bizlere ki o mübarek elçinin ümmeti olmakla şereflendik. Ne yazık o insanlara ki önlerindeki nuru bırakıp karanlığa dalmayı tercih ettiler.
Canımız Cananımız Efendimiz aleyhisselam ve Kısaca Yaptıkları
Cehalet asrı, karanlığın en koyu olduğu dönemlerden bir tanesiydi.
İnsanlık onuru ayaklar altındaydı.
Fuhşiyat her aileyi hatta her bedeni sarmış (istisnalar var), izzet yerini zillete bırakmıştı.
Tam da böyle bir zamanda saadet asrının başlangıcı olarak, Rabbimiz son elçisine; “Oku. Yaratan Rabbinin adıyla oku” diye başlayan, yirmi üç yıl devam edecek vahiy sürecini başlattı.
Aslında sadece o çağın değil, kıyamete kadar gelecek insanların eğitim ve yaşam programı belirleniyordu.
“En güzel örnek” Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sadece anlatan, konuşan, emir veren, nehyeden bir lider değil, bizzat halkının önünde yaşayan örnek olan özel bir şahsiyetti.
Maneviyatı ölmüş topraklara can suyu olan Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem çok büyük zorluklar çekmesine rağmen, davasından vazgeçmedi. Hatta birçok insanın reddedemeyeceği teklifleri elinin tersiyle itti ve “sağ elime güneşi, sol elime ayı verseniz davamdan vazgeçmem” dedi.
Böyle bir elçinin arkasından yürüyenler de hem söz olarak hem de davranış olarak; anamız babamız sana feda olsun ya Resulallah diyerek kaybetmeyecekleri bir ticarete girdiler.
Mekke zorluklarla geçse de Rabbimiz Yesrib’i Medine olarak İslam’ı yaşayan ve yaşatma gayretinde olan o güzide topluluğa lütuf olarak verdi.
Artık işkence boykot ve zorluklar geride kalmış, İslam’ın müesseseleşme dönemi başlamıştı.
Öncelikli Çalışmalar
İbadethane, okul ve ticarethane, Peygamberimizin öncelediği üç önemli kurumdu.
Manen birlikteliğin sağlanacağı Mescid-i Nebi, Rabbimize kulluğun en önemli mekanlarından bir tanesi olmuştu.
Suffa ise benzeri görülemeyecek talebelerle dolup, eğitim kurumları içerisinde zirve yapacak, “güneş batıdan doğuncaya” kadar hep konuşulacak, örnek alınacak bir ta’lim ve terbiye yuvası olmuştu.
Ekonomik Hayat: Hayatın can damarlarından bir tanesidir anlayışıyla sahabelerini ticarete yönlendiren Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “güçlü Müslüman zayıf Müslümandan hayırlıdır” buyurarak insanları çalışmaya teşvik etmiştir.
Araları kan davası güdülecek kadar bozuk olan kabileleri barıştıran peygamberimiz, muhacir ve ensarı da kardeş ilan ederek eşi benzeri görülemeyecek bir toplumsal uzlaşmaya imza atmıştı.
Her ne kadar savaşlar olsa da Bedir, Uhud, Hendek başta olmak üzere onlarca savaş yapılsa da Müslümanlar hep kazanmaya devam ettiler. Ölenleri şehit, kalanları gazi mükafatıyla mükafatlandırıldılar.
Seni Çok Seviyoruz Ya Resulallah
Senin çağında yaşamasak da kutlu ashabın arasına katılamasak da hatta onların izini takip eden tabiin, etba-i tabiin dönemini görmesek de bizler de senin sünnetini yaşamak için gayret ediyoruz.
Yaşlısı-genci ile, kadını-erkeği ile, biz de seni çok ama çok seviyoruz Ya Resulallah.
Sen bize kimsenin bırakamayacağı miraslar ve emanetler bıraktın. Yolun yolumuzdur.
Davan davamızdır.
Özümüz sana dönüktür ya Muhammed Mustafa
Dudaklarınız mühürlendi sevgilinin yolunda.