SOSYOLOJİK SİYER-Öncü ve Enerjik Müslüman Hz. Ali radıyallahu anh

Hz. Hatice annemiz Rasulullah efendimiz aleyhisselam’a iman eden ilk Müslüman olarak bilinmektedir. Hanım sahabelere öncü olan annemizden sonra da parlak zekâsı ve yaşından büyük yaşamıyla Hz. Ali radıyallahu anh iman ederek çocuklara ve gençlere örnek ve önder olmuştur. Sireti ibni İshak ve Taberi Tarihi gibi önemli kaynaklarımız, Hz. Ali’nin iman ettiğinde on yaşında olduğunu söyler. Hz Ali, efendimizin yanında büyüyerek Rabbimizin özel bir lütfuna mazhar olmuştur. Hz. Ali namaz kılanların üçüncüsü alarak secdenin ve kıyamın tadını birçok kimseden önce tatmıştır.
Hz. Ali’nin Müslüman Oluşu
Hz. Ali bir gün Peygamberimizle Hz. Hatice’yi namaz kılarken görmüş, hayranlıkla seyre koyulmuştu. Namaz bitince hayranlığını gizleyemeyerek çocuksu bir edayla, Peygamberimize: “Nedir bu yaptığınız?” diye sordu. Peygamber Efendimiz: “Ey Ali! Bu, Allah’ın beğendiği dindir. Seni, bir olan Allah’a imana davet ediyorum. İnsanlara ne faydası ne de zararı dokunmayan putlara tapmaktan sakındırıyorum!” dedi.
Böyle bir teklifle karşılaşan Hz. Ali: “Bunu babam Ebu Talib’e bir danışmam gerekir.” dedi. Fakat Peygamberimiz henüz davasını açıklamakla emredilmemişti. Bunun duyulmasını istemiyordu: “Yâ Ali, söylediğimi kabul edersen et, etmezsen kimseye söyleme!” buyurdu. O geceyi düşünerek geçiren Hz. Ali, sabah olunca Rasulullah’ın huzuruna çıktı ve yaşından beklenmeyecek bir şekilde şöyle dedi: “Allah beni yaratırken Ebu Tâlib’e sormadı ki, ben de O’na ibadet etmek için gidip babama danışayım!”
Hz. Ali bu sözleriyle, Rasulullah’ın terbiyesinde yetişen bir kişiden beklenen olgunluğu göstererek imanla şereflendi. Artık bundan sonra Hz. Ali, Rasulullah’ı bir gölge gibi takip etti.1
Hz. Ali Darul Erkam’da Öncülerdendi
Rasulullah aleyhisselam efendimiz risaletin ilk yıllarında Mekke’de yürüttüğü tebliğ çalışmasında merkez olarak Erkam b. Ebu Erkam’ın evini kullandı. Gizli yürütülen bu büyük çalışmada Hz. Ali yeni Müslüman olacakları efendimize getiren kişilerdendi. Teşkilatçı yapısını İslam’ın ilk yıllarında bizzat peygamberimizden öğrenen Hz. Ali efendimiz bu özelliklerini halife olana kadar geliştirmiştir.
Kahraman Ali
Hz. Ali’nin en mümtaz vasfı, cesaret ve şecaatiydi. Katıldığı bütün savaşlarda kahramanlık ve cesaretin en güzel örneklerini göstermişti. Uhud Savaşı’nda müşriklerin bütün güçleriyle Peygamberimizi şehit etmek için saldırdıkları sırada vücudunu O’na siper edenlerden biri de oydu. Bir ara müşriklerden bir grup, Rasulullah’a doğru geliyordu. Rasulullah, Hz. Ali’ye, müşrikleri karşılamasını emretti. Hz. Ali hücum edip hepsini darmadağın etti. Birisini de öldürdü. Az sonra bir başka grup daha saldırdı. Peygamberimiz onları da Hz. Ali’ye havale etti. Hz. Ali onlardan Şeybe bin Mâlik’i öldürdü.
Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam, Peygamber Efendimize geldi ve “Yâ Rasulullah! Ali’nin yaptığı büyük bir iyilik ve civanmertliktir.” dedi. Peygamberimiz de “O bendendir, ben de ondanım.” buyurarak Hz. Ali’yi taltif etti. Cebrail, “Ben de her ikinizdenim.” buyurarak bu taltifi daha da latifleştirdi.2 O’nun radıyallahu anh kahramanlığı katıldığı her savaşta açıkça görüldü. Bedir, Hendek ve Hayber yeryüzünün en büyük kahramanlarından olan Zülfikar’ın sahibi, Allah’ın aslanına ev sahipliği yaptı.
İlmin Kapısı
Peygamberimiz “Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısıdır. İlim öğrenmek isteyen onun kapısından gelsin.”3 buyurmuştur. Hz. Ali kerremallâhü veche, Kur’ân ilmine en çok vâkıf olan sahabelerdendi. Hangi âyetin nerede, hangi hadise üzerine, kimin için indiğini çok iyi bilirdi. Bir konuşma esnasında, kalabalık bir topluluğa şöyle hitap etti:
“Bana sorunuz. Vallahi bana sorduğunuz her şeye cevap vereceğim! Bana Allah’ın Kitabı’ndan sorunuz. Vallahi hiçbir âyet yoktur ki ben onun gece mi gündüz mü, dağda mı ovada mı indiğini bilmeyeyim…”4
Değil bir makaleye, kitaplara sığmayacak Hz. Ali efendimizi yazmaya devam edeceğiz.
____________________________
1. Sîre, 1: 262-264
2. Taberî, 3: 177
3. Tirmizî, Menâkıb: 20
4. Tabakât, 2: 338