SOSYOLOJİK SİYER- Nefis Bir Cihad Türü: Nefisle Cihad

SOSYOLOJİK SİYER- Nefis Bir Cihad Türü: Nefisle Cihad

Sözlüklere cihad için bir selam verdiğimizde, “güç ve gayret sarf etmek, bir işi başarmak için elinden geleni yapmak” anlamı karşılar bizi. Cehd kökünden türeyen mücahede kelimesi tasavvufun ilk dönemlerinden itibaren terim olarak kullanılmıştır. Terimin içeriğini, mücahedenin üç türünden bahseden ve bunları direncini kırana kadar insanın şeytanla, ibadetleri Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirinceye kadar nefsiyle ve cephede düşmanla cihad etmesi şeklinde sıralayan ilk sufilerden Hatim el-Esam belirlemiş görünmektedir.1 “Allah uğrunda hakkıyla mücahede ediniz” (el-Hac 22/78) ve “Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla cihad ediniz” (et-Tevbe 9/41) mealindeki ayetler mücahedenin üç türünü de kapsamaktadır.2

Nefisle cihad ve mücahede denilince genellikle kötülüğü emreden nefse3 ve şeytana karşı verilmesi gereken savaş anlaşılmaktadır. Mücahid, müctehid ve ehli ictihad denilince de böyle bir savaş yürüten salik anlaşılır. İnsanın en azılı düşmanı nefsi olduğuna göre4 ona karşı açılan savaşın da büyük bir cihad olması gerekir.

NEREDEN BAŞLANMALI?

Yaptığımız işlerin en zor kısmı başlama noktasıdır. Sürekli ertelediğimiz ya da başlamak için kendimizi hazır hissetmediğimizi ifade etmek gibi durumlar ne kadar da önemli bir yerde olduğumuzu göstermektedir. Bir mübarek gün bekliyorum dedirten nefse karşı atılacak en önemli ok, en bereketli zaman şimdi deyip besmele ile başlamaktadır. Asrı cehaletten, asrı saadete geçiş yapmaya karar veren insanlar ertelemeden-ötelemeden tevhid cümlesini kalp ve kalıp ile söyler ve anın vacibi ne ise hemen onu icra etmek için yola koyulurdu. Kimimiz için başlangıç noktası belki de şimdi gelmiş bir daha gelmeyecek vaktin namazı, kimimiz için de geçmişin muhasebesini yapıp, ahirette bizi zengin edecek piyasa araştırması yapmak olacaktır. Kısaca başlanacak yer bulunduğumuz yer, zamanı ise şimdidir.

NELER YAPMALI?

İmanı güçlendirmek gerekiyor.

Nefisle mücadele ve mücahededen bahsedeceksek önce sapasağlam bir iman olmalıdır. Özellikle Allah ve ahiret inancındaki kıvam kalitesi bizim çıktığımız yolda en önemli yardımcımız olacaktır. Allah’ın (cc) bize yakınlığı5 kavrandığı vakit gücümüze güç katacağız demektir. Dünyada kalıcı değiliz hakikatini her daim hatırda tutmak, üstüne birde yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız işlerden sorumu tutulacağımız6 ilahi öğretisinin bir levha gibi karşımızda ve kalbimizde olması, elimizi daha da kuvvetli hale getirecektir.

  1. İSTİKRARLI VE DOLU DOLU EYLEMLER DİZİSİ

İman sadece inandım ve kabul ettim demekten ibaret değildir. Bilakis yeni başlayacak bir ameller silsilesinin lokomotifidir. Her ne kadar bu yola koyulurken ve icra kısmına geçerken çok büyük bir baskı altında kalacak olsak da “her eylem yeniden diriltir beni” motivasyonunu elde etmeliyiz. Günlük sorumluluklarımızı yerine getirirken gevşeklik göstermediğimiz gibi, içini dolduracak bilinci de kuşanmalıyız. Sosyal hayatta olduğu gibi ibadet hayatımızda da coşku ve huzur ile yaptığımız işler, başarının en önemli eşiğidir.

Hedefimize ulaşabilmek için düşmanlara karşı (nefs ve şeytan) mücahede de en önemli unsurlardan bir tanesi de zamanı iyi değerlendirmek ve abandone olmamak için boşluk bırakmamaya gayret etmeliyiz. Günü ve zamanı iyi dolduranların günah işlemeye fırsatı kalmayacaktır prensibi aklımızdan çıkmamalı ve sık sık manevi Z raporu almaya gayret etmeliyiz. İbadet kavramını anlarken sadece bireysel farzları yerine getirip, haramlardan kaçınmak gibi dar bir kalıpta bırakmayalım. Sosyal ibadetlere de yoğunlaşarak zamanın ve mekânın hakkını vermeye cehd etmemiz gerekmektedir. Yorulacağımız ve yoğurulacağımız işlerimizin çokluğu bizi bu mücadelede diri tutacaktır.

Nefis ile mücahede de en önemli ibadetlerin başında oruç tutmak ve tutturmak gelmektedir. Ramazan orucunu manevi takvimimize sabitlediğimiz gibi, Muharrem başta olmak üzere her mübarek aya yerleştirdiğimiz oruçlarımız da olmalı. Biz orucu tutarken onunda bizi tutması için çaba sarf etmeliyiz. Bizi tutmayan orucun, tuttuğumuz oruç olmayacağını da unutmamak gerekir.

Nefsi boş bıraktığımız da o bizi illaki kendi hazıyla ve hızıyla dolduracaktır. O bizim için program hazırlarken, biz daha erken davranalım ve gündüz kadar aydınlatacak ameller yerleştirelim gecelerimize.

Musiki bir tınıdan öteye geçsin, mübarek kitabın cümleleri cümlemiz için.

Okudukça okuyalım satırın ve hayat sayfalarımızın arasını ki, sık ve şık dokuyalım hayat halımızı.

Tefekkür ve salih amellerle değiştirelim, beğenmediğimiz halimizi.

Boşa ve boş işlere salmayalım, sallamayalım hem beden hem de kalp dilimizi.

Rabbim keyifle izlemeyi lütfetsin, kendimiz yazıp oynadığımız dünya filmimizi.

Selam ve dua ile…

Not: Allah nasip ederse aynı konuyu yazmaya devam edeceğiz.

 

  1. Sülemî, s. 95
  2. Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “Cehd” md.
  3. Yûsuf 12/53
  4. Aclûnî, I, 143
  5. Bakara, 2/186; Vâkıa, 56/85; Enfâl, 8/24.
  6. Fussilet, 20-21; İsrâ, 13-14; Tekasür 8; Zilzal 7-8
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.