SOSYOLOJİK SİYER-Emek ve Hizmetin Efendisi Zeyd b. Harise

Allah azze ve celle her insanı farklı özelliklerle ve çeşitli güzelliklerle donatmıştır. Yaratıldığı fıtratı bozmayarak hayatını İslamlaştıran kullarına ise hem dünyada hem ahirette mükâfatlar hazırlamıştır. Dünyada verilen nimetlerden bir tanesi de Rasulullah aleyhisselam efendimizdir. Kıymetini bilip, yolunu takip edenler ahirette de rahat edeceklerdir. Dünyada iken âlemlere rahmet efendimizi aleyhisselam’ı gören ve O’na iman eden ilklerden olma şerefine erenlerden bir tanesi de Hz. Zeyd b. Harise’dir.
Zeyd b. Harise kimdir?
Zeyd b. Hârise b. Surâhîl el-Kelbî. Hz. Üsâme’nin babası. Ashâbın ileri gelenlerinden olup, Rasulullah aleyhisselam’ın en çok sevdiği arkadaşlarındandır. Bu yüzden sahâbe arasında “el-hubb” (sevmek, rağbet etmek vb.) diye anılırdı.
Başta Tabakat olmak üzere kaynakların ifadesine göre; cahiliyye döneminde, Zeyd’in annesi Su’dâ, yanında oğlu olduğu halde akrabalarını ziyarete gider. Bu sırada Benî el-Kayn b. Cisr’e mensup bazı atlılar, Su’dâ’nın akrabaları olan Benî Ma’n evlerine baskın yaparlar. Zeyd’i de bu arada beraberlerinde alıp götürürler. Zeyd, bu sırada temyiz çağında bir çocuktur. Onu, Ukaz Panayırına götürüp satışa arz ederler. Hz. Hatice’nin yeğeni Hakîm b. Huzâm b. Huveylid de o esnada panayıra uğrayıp Mekke’ye götürmek üzere birkaç köle satın alır. Zeyd b. Hârise de bu köleler arasında bulunmaktadır. Hakîm, Mekke’ye döndüğünde, halası Hz. Hatice kendisini ziyarete gider. O da halasına köleleri göstererek, dilediği köleyi seçip götürebileceğini söyler. Hz. Hatice de Zeyd b. Hârise’yi seçer. Daha sonra O’nu, Rasulullah aleyhisselam’a bağışlar.
Hz. Zeyd’in İmtihanı
Kelb kabilesine mensup bazı insanlar, hac için Mekke’ye geldiklerinde Zeyd’i görüp tanırlar, Zeyd de onları tanır. Dönüşte durumu babasına haber vererek bulunduğu yeri tarif ederler. Zeyd’in babası Hârise ile amcası Kâ’b, yanlarına fidye alarak Mekke’ye gelirler ve Rasulullah aleyhisselam’ın yanına varıp: “Ey Abdulmuttalib’in oğlu! Ey kavminin efendisinin oğlu! Sizler, Harem’in ehlisiniz, köleyi azad eder, esiri yedirirsiniz. Yanında bulunan oğlumuz için sana geldik. Bize iyilikte bulun, sana fazlasıyla fidye vereceğiz.” derler.
Bunun üzerine Rasulullah aleyhisselam, Zeyd’i çağırtarak, kendisini istemeye gelen bu kişileri tanıyıp tanımadığını sorar. Zeyd de, bunlardan birinin babası diğerinin de amcası olduğunu söyleyerek tanıdığını ifade eder. Bu sefer Rasulullah, Zeyd’e, dilerse babasıyla gidebileceğini, şayet isterse yanında kalabileceğini söyleyince, Zeyd, Rasulullah aleyhisselam’ın yanında kalmayı tercih eder. Peygamberimiz de Zeyd’i elinden tutarak Hicr denilen yere çıkarır ve “Şahid olun, Zeyd benim oğlumdur. O bana mirasçıdır, ben de O’na mirasçıyım!” diyerek Zeyd’i evlat edindiğini ilan eder.1
Yaşadıkları, önceleri kendisini ve ailesini üzse de Hz. Zeyd, ailesinden de daha çok sevdiği bir yuvaya kavuşmuş ve ayrılmak istememiştir. Hz. Zeyd b. Hârise, risalet gelinceye kadar peygamberimiz aleyhisselam’ın yanında kalmıştır.
Hz. Zeyd Öncülerdendir
Efendimiz aleyhisselam peygamber olur olmaz O’nun risâletini tasdik edip Müslüman oldu, O’nunla birlikte namaz kıldı ve “Onları babalarının isimleriyle çağırın…” (el-Ahzab, 33/5) meâlindeki ayet nazil oluncaya kadar “Muhammed’in oğlu” diye anıldı. Bu ayet-i kerimenin nüzulünden sonra Zeyd, Zeyd b. Hârise olarak çağrılmaya başlandı.2
Zeyd b. Hârise, Rasulullah aleyhisselam’ın cefakâr dostlarından biriydi. Hemen hemen tüm sıkıntılı zamanlarında O’nunla birlikteydi. Nitekim çevre kabileleri İslâm’a davet etmek kabilinden Tâif’e giden Rasulullah’ı yalnız bırakmamış, Tâiflilerin attığı taşlar Peygamber aleyhisselam’a isabet etmesin diye kendi vücudunu siper etmiş ve başından çeşitli yaralar almıştı.3
Müslümanlar Medine’ye hicret etmeye başlayınca, Zeyd b. Hârise de hicret etmişti. Rasulullah aleyhisselam, hicretten sonra Medine’de, ashabı arasında kardeşlik tesis ettiğinde, Zeyd’le Hamza b. Abdülmuttalib’i de kardeş ilan etmişti. Bu sebepten Hz. Hamza, Uhud günü şehadet şerbetini içmeden önce Zeyd’i kendisine vâsî tayin etmiştir.4
Büyük Mücahid ve Tescilli Şehid Hz. Zeyd
Zeyd b. Hârise; Bedir, Uhud ve Hendek cihadlarıyla Hudeybiye Barışı ve Hayber fethinde de bulunmuştur. Rasulullah aleyhisselam, Müreysî gazasına çıktığı zaman kendisini Medine’ye vekil olarak bırakmıştı.
Bunun yanında Zeyd, komutan olarak da çeşitli seriyyelere katılmış ve üstün başarılar göstermiştir. Bu seriyyeler; Karede, Cemûm, el-İys, et-Tarafa, Hisma ve Ümmü Kirfa’dır. Son olarak Mute cihadına iştirak etmiş ve bu cihada şehid olmuştur.
Rasulullah aleyhisselam, sancağı ilk önce Zeyd’e vermiş ve “Şayet Zeyd şehid olursa sancağı Câfer alsın, o da şehid düşerse Abdullah b. Ravâha alsın.” buyurmuştur. Bu üç sahâbî de Mute günü, kahramanca cihad ederek Hakk’ın rahmetine kavuşmuşlardır. Zeyd, şehid olduğu zaman 50-55 yaşları arasındaydı.
Rasulullah aleyhisselam, bu üç kahraman dostunun şehadet haberini duyunca gözyaşlarını tutamayarak ağlamış ve onlar için: “Allah’ım; Zeyd’e mağfiret et! Allah’ım; Zeyd’e mağfiret et! Allah’ım; Zeyd’e mağfiret et! Allah’ım; Câfer’e mağfiret et; Allah’ım; Abdullah b. Ravâha’ya mağfiret et!” diyerek dua etmiştir.5
Hayatını güzel bir şekilde (İslam’a hizmetle) yaşayan ve mutlu bir sona kavuşan Hz. Zeyd radıyallahu anh’a, öncü ve örnek sahabemize salât ve selam olsun.
Kaynakça
1İbn Sa’d, Tabakat III, 40-42; Sireti İbn Hişâm, I, 247 vd.; el Askalânî, el-isâbe fi Temyizi’s-Sahâbe, III, 24
2Sireti İbn Hişâm, I, 247; İbn Sa’d, Tabakat III, 42; Askalânî, el-isâbe fi Temyizi’s-Sahâbe, III, 25
3İbn Sa’d, Tabakat I, 212
4Siret-i İbn Hişâm, I, 505; İbn Sa’d, Tabakat III, 44
5İbn Sa’d, Tabakat III, 45, II, 86-90 ve 128-129; Askalânî, el-isâbe fi Temyizi’s-Sahâbe, III, 26