SOSYOLOJİK SİYER – Bize Lazım Olan Diriliş/Ömer Faruk Özcan

İnsanlık tarihi boyunca insani değerlerin dibe vurduğu dönemler hep olmuştur ve bugün de maalesef dünyamızın farklı coğrafyalarında benzer dibe vuruşlara şahit olmaktayız. Yeryüzünde toplumların çöküşünü sağlayan unsurlar incelendiğinde ilk göze çarpan hakikat, toplumun fıtratının bozulmasıdır. Toplumun fıtratı, İslam üzere yaşamaktır. Adem aleyhisselam ile başlayan imtihan dünyamız, nice tuğyan ve zulümler yaşadı. Topluma yapılan en büyük zulüm ise itikadını bozmak oldu.
Tarihin her döneminde küçük veya büyük oluşumlar bir diriliş mücadelesi verdiler ve toplumun ıslahı için çalıştılar. Diriliş mücadelelerinde en önemli çalışmaları Allah azze ve celle’nin seçilmiş önderleri ve o mübarek elçileri rehber edinen muvahhitler yaptılar. Dünyada saymakla bitirilemeyecek zulümlerin ortadan kalkması için güçlü bir diriliş hareketine ihtiyaç vardır. Burada yapılacak çalışmalar tek bir boyutuyla değil çok yönlü bir şekilde ele alınmalıdır.
Diriliş Neslinin Özellikleri
Toplumun İmanı Diri Olmalı
Diriliş yolunda toplumun emniyet ve huzuru için en önemli gereklilik sağlam ve diri bir iman. İnsanı harekete geçiren manevi dinamik toplumun da birinci enerji ve hareket kaynağıdır. İmanı sadece lâfzen ve hatta kalpte taşımak dahi yetmez, toplumun her hareketinden iman yansımalı. Asrısaadete şöyle bir yönelip de tahlil yaptığımızda, hem bireyleri hem de toplumu imanın nasıl kuşattığını görmemiz hiç zor olmayacaktır. Kendi evlatlarına acımayan ve hatta öldüren toplumdan, Bizans, İran ve tüm dünya hidayete ersin ve dirilsin diye çalışan o güzide geçişte toplumun en önemli zenginliği kalplerine ve kalıplarına sığmayacak kuvvetteki imanlarıydı. “(Onlar) Allah ve Resulü, bir işe hükmetti mi erkek olsun, kadın olsun, hiçbir inananın, o işi istediği gibi yapmakta muhayyer olmasına imkân yoktur ve kim, Allah’a ve Peygamberine isyan ederse gerçekten de apaçık bir sapıklığa düşmüş, sapıtıp gitmiştir.” (Ahzab, 36) ayetini yaşadılar ve yaşatmak için var güçleriyle çalıştılar. Öncellikle imanda üç hareket noktası hep gözümüzün önünde olmalı.
Allah’a iman: Özellikle Rabbini iyi tanıyan toplum, yaşadığı dönemin şirk ve küfür unsurlarını da iyi bilir. Her dönem değişebilen putlar ve o putlara götüren duygu ve eylemlerden de uzak durur. Sevgi, İtaat, Bilgi, Makam ve Şöhret gibi…
Kitaplara iman: Hayata bakışımızı ilk önce vahiy sağlamalı, bizim için hidayet rehberi olan kitabımız, sayısı az olan gruplarımızda dahi hep hareket noktamız olmalıdır. Toplumun dirilişini sağlayacak ayetlere yaşanmak için iman edilmelidir ve o ayetler böyle okunmalıdır.
Peygamberlere iman: Rabbimizin ilahi emirlerini hem yaşayarak hem de anlatarak insanlara örnek olmak toplumların tabii liderleri peygamberlerin en önemli vazifesidir. Cahiliye toplumunu saadet toplumuna dönüştüren çalışmalarıyla önder olan Rasulullah’tır. Bize düşense peygamberlere böyle iman etmek ve harekete geçmektir.
İman eden toplumlar için ahirete iman da bir yok oluş değil, bilakis yeni bir diriliş için motivasyon kaynağıdır. Hem öldükten sonra dirileceğine iman edecek toplum hem de yeni dirilişlere vesile olacak bu inanış.
Diriliş neslinin özelliklerini bir sonraki ayda da yazmaya gayret edeceğiz. (Bi iznillah) Eğer diriliş tam olarak gerçekleşirse başta Filistin ve Doğu Türkistan olmak üzere mazlum coğrafyalarımız da huzura kavuşacaktır.
Rabbim bizlere nusret eylesin.