SİZDEN GELENLER- Maide Suresi 35. Ayet Tefsiri

SİZDEN GELENLER- Maide Suresi 35. Ayet Tefsiri

 

يََٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا ه اللَّٰ وَابْتَغَُٓوا اِلَيْهِ الْوَس۪يلَةَ وَجَاهِدُوا ف۪ي سَب۪يلِه۪ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz.”

Vesile kelimesi sözlükte “pâye, rütbe, derece, muhabbet ve yakınlık” anlamlarına gelir. Bu son anlamından hareketle kişiyi Allah’a yaklaştıran amele vesile denilmiştir. Vesile aslında ‘yönelmek’ demektir. Allah’ın rızasını, yakınlığını sağlayacak vasıtalara yönelmek tutunmak demektir. Hadislerde kişiyi Allah’a yaklaştıran en önemli şeyin Allah’ın farz kıldığı ibadetler ile nâfile ibadetler olduğu ifade buyrulmuştur.

Vesile ile aynı kökten türemiş olan tevessül ise sözlükte “yaklaşmak, hedeflenen ve arzulanan gayeye ulaşmak için bir şeyi vasıta kılmak” demektir. Dinî bir terim olarak tevessül, “Allah’a yaklaşmak, O’ndan yardım dilemek üzere bir söz veya davranışı aracı kılmak” anlamına gelir.

Ancak tevessül terimi zamanla farklı bir anlam kazanmış; melekler, arş, kürsî vb. kutsal sayılan bazı varlıklarla peygamber ve velîlerin Allah katındaki yüksek mertebeleri hürmetine dua etmeyi ve âhirete intikal etmiş sâlih insanlardan yardım istemeyi ifade eder hale gelmiştir.

Ne var ki günümüzde bu vesile olayı çok farklı anlaşılır ve uygulanır hale gelmiştir. Allah ile arasına bir aracı koyma zihniyetinde olan insanlar, Hıristiyanların Papazlarına gösterdiği saçma ilgiyle aynı konuma düşmüş durumdalar ve bunun farkında değiller. Vesile, Allah’a yakın olmak için araya şeyhler, evliyalar, veliler, müridler koymak değildir.

Allah’a yapmaları gereken kulluğu onlara yapmak değildir. Bu yüzden böyle kişileri aracı edinmek yanlıştır.

Sonuç olarak böyle bir tevessül şirk kabul edilmese dahi Allah’tan başka varlıklara dua etmeye ve onları tanrı yerine koymaya ortam hazırladığı için sakıncalı görülmektedir. Bu sebeple Müslümanların bu konuda duyarlı davranmaları gerekir (bk. Ali Ataç, “Tevessül”, İFAV Ans., IV, 356).

Ayrıca vesile cennette sadece Hz. Peygamber’e verilecek olan bir makamın adıdır (Buhârî, “Ezân”, 8; Müslim, “Salât”, 11).

İmam Kuşeyrî (r.h.), “vesîle arama” emrine şu mânaları vermiştir:

  • Nefsânî güç ve kuvvetten geçerek Hakk’ın nimet ve ihsanını görmek,
  • Allah’ın önceden sana olan ihsanları vesilesiyle O’na yaklaşmak,
  • Allah’ın senin için güzel olanı seçmesi,
  • İnancı her türlü şüpheden tam olarak arındırmak,
  • Ömrün sonuna kadar dostluk ölçüleri içinde sadâkat, doğruluk ve dürüstlüğü devam ettirmek,
  • Amelleri riyâdan, halleri kendini beğenme düşüncesinden ve nefsi de dünyevî hazlardan uzaklaştırmaktır. (Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, I, 263)

Peki, Allah’a başka nasıl yaklaşırız?

Bu soruyu duyduğumuzda aklımıza takva gelmelidir. Hz. Ömer, Übey b. Ka’b’a: Takva nedir, diye sormuş. Übey b. Ka’b: Dikenli bir yolda hiç yürüdün mü, demiş. Hz. Ömer ‘Evet’ cevabını vermiş. Bunun üzerine: Peki böyle bir yolda yürürken ne yaptın, şeklinde sormuş. Hz. Ömer: Elbiselerimi topladım ve mümkün olduğu kadar korundum, deyince Übey: İşte takva budur, demiş…

Takva sözlükte “korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, dindar olmak, itaat etmek, korkmak, çekinmek” anlamlarına gelir. Yani biz yukarıda belirttiğimiz farz ibadetleri yerine getirdikten sonra, bunların yanına daha güzellerini eklemeli ve herhangi bir günahı işlemekten de sakınmalı, çekinmeliyiz.

Mü’minler, kurtuluşa erebilmek ve Allah’a daha yakın bir kul olabilmek için, iman ve takvâ ile birlikte, her türlü sâlih ve güzel amelleri işlemeye, kalplerini “kalb-i selîm” hâline getirmeye gayret edeceklerdir. Bunlar arasında da hususiyle Allah yolunda cihada önem vereceklerdir. Hem kendilerini hem de diğer insanları Allah’ın yolundan alıkoyan ve Allah’tan başkasına kulluk etmeye zorlayan bütün engelleri ortadan kaldırmak için mal ve canlarıyla ciddi bir mücadele vereceklerdir. İnsanların kâfir olarak ölmemeleri ve cehennemden insan kurtarmak için gayret göstereceklerdir.

Ayetin devamında, inancımızın gereği olan hayatı yaşamak için gayret edip cihad etmemiz gerektiği belirtilmiştir. Belirtilen, kastedilen cihad, sadece bir savaşa katılmak gibi algılanmamalı. Bir çıkmaz veya boşluk içinde, monoton hale gelmiş hayatımızı, kimin için ve ne için, nasıl yaşamamız gerektiğinin şuuruna varmak ve o gayede hayatımızı istenilen hedefe ulaştırma çabası da cihaddır.

Ayetin devamında kurtuluşa ermemiz ise yukarıda belirttiğimiz hususlarda Allah yolunda çaba harcayarak olacaktır inşallah. Üzerimize düşen görevleri yaparak kendi sorumluluklarımızı yerine getirmeli, insanları da bu yolda yoldaş edip kurtuluşa ermeye çalışmalıyız.

 

Kaynakça

1. DİA, Tevessül

2. DİA, Vesile

3. Diyanet Kur’an Tefsiri

4. Ömer Çelik Tefsiri

5. Tefhimul Kur’an, Mevdudi

6. Ali Küçük Hocamızın internet üzerinden yaptığı tefsir dersinden aldığım notlar

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.