SİZDEN GELENLER- İslamiyet’e Göre Organ Bağışının Hükmü Nedir?

SİZDEN GELENLER- İslamiyet’e Göre Organ Bağışının Hükmü Nedir?

Organ bağışı, bir kimsenin hayatta iken serbest iradesi ile yaşadığı süre içinde veya tıbben yaşamı sona erdikten sonra organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir. Organ bağışının sonucu organ naklidir. Organ bağışı ile organ nakli birbirlerini tamamlamaktadır. Organ bağışına cevaz vermek organ nakline cevaz vermeyi gerektirmektedir. Bu bakımdan organ bağışından bahsedebilmek ancak organ naklinin cevazı halinde mümkün olur. İlk müçtehit ve fakihler de kendi devirlerinde böyle bir mesele söz konusu olmadığı için, bu bağışın hükmüne temas etmemişlerdir. Ancak dinimizde, Kitap ve Sünnet’in delaletlerinden çıkarılmış genel hükümler ve kaideler de vardır. Şayet dinimiz buna cevaz vermiyorsa o takdirde bunun tabii sonucu olarak organ bağışından da bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Organ nakli kişinin sağlığına zarar verecek veya ölümcül sonuçlar doğuracak nitelikte organlar olmamalıdır. Mesela kalp nakli… İnsan için vücutta tek olan ve hayat için kesin olarak gerekli olan, bağışlandığında kişinin ölümüne neden olabilecek hayati organların naklini caiz kılmaz. Çünkü bu kişinin kendisini öldürmesidir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de ‘‘Kendinizi öldürmeyin…’’1 ifadesi ile Hayat Hakkının korunmasının önemine vurgu yapmıştır. Şayet kimsenin sağlığının bozulmasına neden olmayacak veya kendi hayatını riske sokmayacak durumlarda çift organlarından birinin veya pankreas gibi tek organdan bir parçanın alınması ile organ nakli mümkündür.

Bilindiği üzere, insan mükerrem bir varlıktır. Yaratıklar içinde Allah onu mümtaz kılmıştır. Bu itibarla, normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan parça ve organlardan faydalanılması, insanın saygınlık ve kerametine aykırı olduğu için caiz görülmemiştir.2 Ancak zaruret durumunda, zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir. İslam hukukumuzun önemli nizami kurallarını içeren Mecelle’de ‘‘Zarûretler yani zarûrete mübâh olanlar, had ve tahdid olunur.’’3 Yani Zaruret sebebiyle caiz olan şey, yalnızca zarureti giderecek kadar işlenebilir. İslam âlimleri, karnında canlı halde bulunan çocuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasını, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin kırılmış kemiklerinin yerine başka kemiklerin naklini, bilinmeyen hastalıkların teşhis ve tedavilerinin sağlanabilmesi için, yakınlarının rızası alınmak suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapılmasını; dolayısıyla canlı bir kimseyi kurtarmak için, ölünün vücut bütünlüğüne müdahale etmeyi caiz görmüşlerdir.4

O halde, bazı şartlara uyulmak kaydıyla, hayatı veya hayati bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında, bazı şartlara uyularak kan, doku ve organ nakli yolu ile de tedavinin caiz olması gerekir. “Her kim bir hayatı kurtarırsa insanları kurtarmış gibi olur.”5 ayeti de buna ışık tutmaktadır.

Bu bağlamda, aşağıdaki hususlara dikkat edilmek kaydıyla, organ nakli caiz olur. Nitekim İslam İşbirliği Teşkilatına bağlı, uluslararası bir fetva kuruluşu olan Mecmeu’l-Fıkhi’l-İslami de bu istikamette karar almıştır. Buna göre;

A. Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayati bir uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının, mesleki ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen uzman doktorlar tarafından tespit edilmesi.

B. Hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine zann-ı galibinin bulunması.

C. Organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması; eğer organ canlı bir insandan alınacaksa, bu organın, alınan kişide (donör) temel bir hayati fonksiyonu devre dışı bırakmaması.

D. Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından, organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında  (ölmeden önce) buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması,

E. Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması.

F. Tedavisi yapılacak hastanın bu nakle razı olması.

G. Devlet kontrolü altında yapılması.

 

* Oğuzhan Cücük, Kırıkkale Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Lisans Öğrencisi

  1. Nisa Suresi 29. Ayet
  2. Buhari, Libas, 83-87; Müslim, Libas, 33; Kasani, Bedai’, V, 125; İbn Kudame, el-Muğni, I, 107; İbn Nüceym, el- Bahr, VI, 133
  3. Ahmet Cevdet Paşa, Mecelle, 23 md.
  4. Nevevi, el-Mecmu‘, III, 145; Fetava’l Hindiye, V, 440
  5. Maide Suresi 32.Ayet
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.