SİZDEN GELENLER – Gaflet Perdesini Yırtmak Adına

Es-selamu aleykum…
İnce eleyip sık dokumamız gereken bir meseleyi hayatımıza yerleştirmek adına sizlere sunmak istedim.
Bir Ayet-i Kerim’e ile başlayalım inşaallah:
“Sizler Kitab’ı okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Bakara, 44)
Kendimizi unutmak…
Gaflete düşmek. Yani yaşadığı anın farkına varamamak.
Evet birileri bir yerlerde hata yapıyorlar. Peki bizim hatalarımız nerelerde? Hataları bildirmek, düzeltmek yani emr-i bi’l ma’ruf nehy-i ani’l münker elli dört farzdan birisi. Amenna ve saddekna. Lakin bu farzın başını ne çekiyor?
Hoşnutsuzluğumuzu her daim belli ettiğimiz, insanların yüzüne bu yüzden somurtarak baktığımız çoğu zaman, kendi içimize dönüp bakmadığımızın, kalbimizi yoklamadığımızın farkına ne vakit varacağız?
Şimdi o vakit… Dönelim ve inceleyelim kendimizi ve yapılması gerekenleri listeleyelim kendimize.
1- Şunu asla aklımızdan çıkarmayalım ki her insan imtihanlar yaşar ve o imtihanlar sonucunda ak mı kara mı, altın mı, bakır mı olduğu ortaya çıkar. Bu noktada şeytanın avukatı olan nefsimizi susturabilmek adına her işlenen günahta küfre götüren bir damar olduğunu hatırlatalım ona. Ve o günahların kalbi siyahlandıra siyahlandıra nur-ı imanı çıkarıncaya (Allah muhafaza) kadar devam edeceğini söyleyelim.
2- Enaniyeti bir kenara bırakıp kendimize bir liste yapalım. Her günün sonunda o gün neler yaptığımızı düşünüp hatalarımızı yazalım. Hastalıklarımızı belirlemezsek tedavi uygulayamayız.
Enaniyeti bırakmak adına; bir kuşun uçuşunda, yağmurun yağdırılışındaki o kudret elini görüp her şeyi bir hikmetle yaratan o Hakîm’i hatır da tutup marifetullah ilmini edinebilmek için çaba sarf etmeliyiz. Acziyetimizi ve fakriyetimizi unutmayıp kulluğumuzu hakkıyla eda etme çabasında olmalıyız. Unutmayalım ki insan tanımadığına düşmandır. Bu yüzden marifetullah ilmi, ilimlerin başıdır.
3- Bu dünyaya gönderiliş amacımızı unutmayarak gaflet perdesini yırtmak adına şu üç mühim suali kendimize soralım:
-Nereden geldim?
-Neciyim?
-Nereye gidiyorum?
Bunlar ekseninde emr-i bi’l ma’ruf nehy-i ani’l münker farzının başını hal dilinin çektiğini belirtmek isterim.
İnsanlar üzerinde en etkili hatırlatma ve uyarı hal dili ile olur. Ve hal dili olmadığı sürece söylenenlerin de pek etkisi olmayacaktır.
Hatırlayalım; zaman iman kurtarmak zamanıdır.
Rahman bizi muvaffak kılsın inşaallah.