Şeytandan Netenyahu’ya Topuk Selamı

Şeytandan Netenyahu’ya Topuk Selamı

Ramazan’da zincirleri nedeniyle sürdüremediği görevine dönen şeytan, Netenyahu’ya yaptıkları sebebiyle iyi bir topuk selamı çakmıştır herhalde. Yeryüzünde şeytanın adımlarını adım adım takip eden

Netenyahu, kıyamette de bu adımların ödülünü şeytan tarafından dışlanarak alacak. Can dostu ona “Benim senin üstünde herhangi bir üstünlüğüm yoktu. Ben fısıldadım sen de yaptın. Beni kınama!” diyerek güzel bir bayram mesajı yollayacak. Onun Gazze’ye yolladığı ateş dolu bayram mesajlarından çok daha hararetli bir bayram mesajı olacak Allah’ın izniyle.

Bir de Gazzeli çocukların cennetten onlara “Biz Allah’ın vaat ettiğini hak bulduk, siz de buldunuz mu?” sorusuna güzel bir ‘evet’ cevabı verecek. Susuzluktan ve açlıktan çıldırdığı bir zamanda Gazzeliler’e

“N’olur, suyunuzdan ve Allah’ın size verdiği rızıklardan bize de verin!” diye yalvarırken o masumların ‘Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır’ cevabı da bir hayli sarsacak herhalde onurunu. Hani dünyada üç aylık bebekleri öldürerek koruduğu onurunu(!) cehennemde kaybetmek için bol bol fırsat bulacak. Hatta sürüklenirken yüz üstü sefil haldeki görünümü bile şimdiden kalbime serinlik vermeye başladı diyebilirim.

Ne garip ki normal zamanda korkudan bedenimi titreten cehennem şu sıralar müthiş bir sürur veriyor kalbime. Öyle ki başka teselli bulamayan Gazzeli çocuklar hala taşlarla tanklara meydan okuyorsa bu, cehennem algısındaki üst düzey bir basiret belirtisidir. Allah’ın, meleklerin ve insanların lanetini toplayacak kadar hain ve dünyayı kendine köle zanneden bir milleti ancak cehennem kabul eder.

Oturmayı tercih etmeyen Gazzeliler biz Müslümanlara iyi bir ders de vermiş oluyor. Gerçekten oturanlarla oturmayanlar bir değildir. Meydanlarda sesi kısılanlarla kısılmayanlar da bir değildir. Allah’ın her ikisine de rahmet edeceğinden şüphemiz yok ama Kassam’la aynı cennete gitmek… Oturmadığımız ve gözlerimizi ufka diktiğimiz müddetçe, ümmete yalnızca baş değil bütün vücudumuzu feda edip şehadet aşığı olmadıkça; Kudüs zillet altında olacak maalesef.

Nasıl ki kanserli bir hücre insanı öldürebiliyor, kanserli bir düşünce de ümmeti darmadağınık hale getirir. Kanserli düşünceleri terk ederek İslam’ı yaşayıp toplumumuzu İslamlaştırınca Gazze de kurtulacak.

Kassam onurunu, izzetini, iffetini ve vatanını korumak için nasıl mücadeleye başladıysa ben de bulunduğum toplumda onurumu, izzetimi, iffetimi ve vatanımı korumak için yeri gelince meydanlara düşüp bağırmak, yeri gelince kınanmak/dışlanmak pahasına koca toplumu karşıma alıp hakkı haykırmak, yeri gelince silaha, yeri gelince kaleme sarılmak mecburiyetindeyim.

İşim Kassam’dan daha ağır olmadığı gibi daha hafif de değil. Ben bunları yapınca Kassam vuracak, Mursi haykıracak, Doğu Türkistan özgür olacak.

Eğer işler bitiyorsa ‘ben’de,
Ey İslam dünyası, müjde!
Fecr vaktidir, az kaldı güneşe.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.