Şehadet Parmağımız & Zafer Tanrıçası

En son ne zaman şehadet parmağınızla birlikte izzetli bir poz verdiniz? Veya şehadet parmağıyla poz veren bir mü’mini, mücahidi gördünüz? Umarız fazla düşünmeden verebileceğiniz bir cevabınız vardır. Yeni nesiller için hatırlatmakta fayda var. Şehadet parmağımız başparmağımızın hemen sağında. Tabi ki sağ elimizden bahsediyoruz. Sol elimizi niçin ve nerelerde kullandığımız ilmihal kitaplarının temizlik bölümünde yazıyor.
“Şehadet, bir çağrıdır.” Kime? “Tüm nesillere ve çağlara.” Tırnak içindeki alıntılar ve bu diri sesleniş kendisine şehadet nasip olan isimlerden Metin Yüksel’e ait. Bir de bu cümleden ilham alınarak yazılmış bir ezgi var. İçerisinde şehadetle ilgili şu satırlar geçiyor; “Kalbimizde Tevhid ile /Göğsümüzde bir mermiyle /Dilimizde tekbirlerle / Şehadet isteriz ya Rabb…”
Kur’ânî bir terim olarak şehadet, bir Müslüman’ın Allah yolunda, İslâm uğrunda can vermesi anlamına geliyor. Bu uğurda canını verene de şehid deniyor.
Şehadet parmağının kullanılırlık oranına dair duyduğumuz merak sonucunda yaptığımız kısa bir araştırmadan sonra, şehidliğe yani asıl zafere duyulan özlemin görsel bir mesajı olan bu güzelim işaretin en çok Çeçen mücahidler tarafından kullanıldığını gördük. Öyle ki, içindeki galibiyet sevincini göstermek ve zaferini simgelemek isteyen Çeçen asıllı millî sporcumuz Hüseyin Özkan bile 2000 yılında düzenlenen Sydney Olimpiyatları’nda judoda altın madalya kazanınca kürsüde bu işareti yapıyor.
2008’de yapılan Pekin Olimpiyatları’nda güreşte ülkemizi temsil eden ve altın madalya kazanan Çeçen kardeşimiz Ramazan Şahin de zaferini şehadet parmağını kaldırarak verdiği pozla kutluyor ve bizleri de heyecanlandırıyor. Milli Nizam Partisi’nin logosunda da şehadet parmağını görüyoruz.
Üstad Necip Fazıl, ‘Canım İstanbul’ şiirinde “Şehadet parmağıdır göğe doğru minare” derken, bu isimlendirme hassasiyetini mısralarında yaşatıyor. Yoksa birileri bizim şehadet parmağımıza işaret parmağı diyor. Hâlbuki biz, bir şeyi işaret ederken parmakla değil elle göstermenin sünnet olduğunu biliyoruz.
Şehadet parmağı Müslümanlara ait bir sembol ve her sembol gibi özel bir anlamı var. Trafik işaretlerinin hemen hemen tümünde yazı yoktur. Ancak bu işaretlerin ne anlama geldiğini ehliyeti olanlar anlar. İşte şehadet parmağının ne manaya geldiğini de şehidlikte gönlü olanlar iyi biliyor.
Peki, şehadet parmağı ümmete ait olduğu halde günümüzde niye sadece Afgan veya Çeçen mücahidlerine has bir özellik kazanıyor? Ümmet, Filistin’de Suriye’ de Irak’ta ve dünyanın isimlerini dahi bilmediğimiz birçok bölgesinde cihad etmiyor mu? Ediyor! Eee…
Tespit: Zafer işareti Müslü-manlar arasında aldı başını gidiyor. Şehadet, dillere dolanırken parmaklardaki yerinden sürgün ediliyor. Filistin’de bile… Şehadet parmağımız cennetin en müstesna köşelerinden biri olan şehidlik makamına karşı beslediğimiz sevgimizi ve canım Tevhid’i ifade ederken, zafer işareti de kim oluyor ve ne manaya geliyor? Cevap:
V işareti, II. Dünya Savaşı’nda zafer işareti (İngilizce Victory kelimesinin baş harfi olan V’yi simgeleyecek şekilde) olarak dönemin İngiltere başbakanı Winston Churchill tarafından yaygınlaştırılıyor. Bir rivayete göre bu işaret ilk kez 1415’te İngiliz – Fransız savaşında kullanılıyor. Kelimenin asıl kökeni ise Latince’de karşımıza çıkıyor. Victoria, Roma mitolojisinde zafer tanrıçasına verilen isim!
Şehadet parmağı hak ettiği ilgiyi beklerken, müşrik Batı’nın görsel medya aracılığıyla evrenselleştirdiği bu işaret Müslüman parmaklara hiç yakışmıyor ve muhalefeti sonuna kadar hak ediyor.