Sabahattin Zaim “Hocaların Hocası”

Adına üniversite, lise ve ilköğretimlerin kurulduğu, muhtelif kültür merkezlerinin açıldığı; görüş, düşünce ve yaptıklarıyla da birlik beraberlik timsali Sabahattin Zaim Hoca, 1926 yılında Makedonya’nın İştip kasabasında dünyaya geldi. Burada Türklere yönelik baskıların ardından, ailesiyle birlikte 1934 yılında Türkiye’ye göç etti. İlkokulu İst. Fethiye İlköğretim’de, Ortaöğretimini Vefa Lisesinde okuyan Zaim Hoca, Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okudu. Mezuniyetinin ardından 6 yıl kaymakamlık yaptı. 1953 yılında asistan olarak girdiği İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde 40 yıl boyunca görev yaptı. Mehveş (1960), Selim (1962), Kerim (1963), Abdülhalim (1969), Halil (1974) isimli 5 çocuğu var.
Suudi Arabistan’daki Melik Abdülaziz Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi, Sakarya Üniversitesi’’nde de İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanı olan Zaim Hoca, 1998-2000 yıllarında da YÖK üyeliği yaptı. Sabahattin Hoca, Uluslararası Sarayova Üniversitesi’nin kurucu rektörü olarak da 2003-2004 yıllarında görev yapmıştır.Çalıştığı süre boyunca binlerce öğrenci ve bilim adamı yetiştiren ve bu nedenle “hocaların hocası” olarak anılan Prof. Zaim’in akademi ve fikir dünyasındaki ünü tüm dünyaya yayılmış bulunuyor.
1988 yılında emekli olan Sabahattin Hoca, rahmetli oluncaya dek faaliyetlerine hiç ara vermeden devam etti. Buda gösteriyor ki, idealist insan için emeklilik yok.
Hocaların Hocası ve ‘’İktisadın duayeni’’ Zaim HOCA, konferans vererek, öğrenci yetiştirerek, yurt içi ve yurt dışındaki sosyal ve kültürel etkinliklere katılarak çok ciddi bir görev ifa etmiştir. Bugüne kadar binlerce öğrenci yetiştiren ve yetiştirdiği öğrencilerin bir kısmı bugün devletin önemli kademelerinde olan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, özellikle ‘’İslam Ekonomisi’’ üzerine yaptığı teorik çalışmaları sebebiyle pek çok ödül almıştır. İstanbul Üniversitesi (İÜ) İktisat Fakültesi’nde görev yaptığı sırada aynı zamanda Milli Türk Talebe Birliği’nde (MTTB) ‘’Sosyal İşler Başkanlığı’’ görevini yürütüyordu.
Üniversitelerin insan yetiştirme müesseseleri olduğuna inanan ve selektif eğitimin her zaman çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Zaim, bu nedenle de ‘’insan yetiştirmenin’’ her şeyden önemli olduğunu açıklardı.
Prof. Dr. Zaim, İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptığı sırada öğrenci yetiştirmeye verdiği önemi şu şekilde anlatmıştı:
‘’1970’li yılların sonlarına doğru Sakarya Üniversitesinde İktisat Akademisi kurulmuştu. Fakültelere asistan almak çok zordu. Akademilere ise asistan almak daha kolaydı, ben de kendi üniversitemin yanı sıra burada da ders veriyordum. Buraya 24 kişiyi asistan olarak aldım. Aldığım bu asistanlar arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AK Parti Konya Milletvekili Prof. Dr. Sami Güçlü gibi şu anda tanınmış birçok siyasetçi ve bilim adamı bulunuyordu. O zaman ‘Ne yaptın hocam bu kadar insan alınır mı?’ diyenlere, ‘ben bir fidanlık oluşturdum, bu fidanlar yarın büyüyüp meyve vermeye başlayacak’ demiştim.”
Yetiştirdiği öğrenciler arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendisi için ayrı bir yeri olduğunu ve hayatının hiçbir döneminde kendisiyle irtibatını koparmadığını belirten Prof. Dr. Zaim, ‘’Başbakan olduğu zaman Ankara’ya geldiğim sırada Sayın Gül bana, ‘Bir numara olmanın işi zor hocam’ demişti. Şu anda işinin çok daha zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Ama dualarımızla yanındayız Allah yardımcısı olsun’’ demiştir.
Başbakan Recep Tayyib Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Başbakan Yrd. Beşir Atalay, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile eski siyasetçilerden Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş gibi öğrencilerini de sayabiliriz. Zaim Hoca, öğrencilerinin ülkeye ve millete hayırlı, güzel hizmetler yapacaklarına inandığını her fırsatta söylerdi.
Prof. Dr. Zaim Hoca, önemli başarıların ekip işi olduğunu vurgulardı.
Devleti idare edenlerin ekiplerini iyi kuramadıkları zaman başarı sağlayamayacaklarını belirterek, demokrasiyi ‘’kadrolar sistemi’’olarak nitelendirirdi. Halkın getirdiği iktidarların da kendi ekipleriyle gelip, kendi ekipleriyle gitmelerini isterdi.
Bir konuşmasında: “…büyüklerimizi tanımalı ve tanıtmalıyız. Milletler büyük şahsiyetlerle yaşarlar ve tanınırlar. Dünyada örnek insanlar var. Yeni nesiller bu önemli şahsiyetleri örnek alarak doğru yolda giderler. Fikirler insanlarda müşahhaslaştığı zaman, o fikirlerin takip edilmesi halk tarafından kolay olur. İslam’ın da gelişmesi Ashab-ı Kiram’ın, güzel insanların elinde olmuştur. Sadece kuru fikirler yetmez. Fikirler tabii ki çok lüzumlu ve esastır. Ama onları şahsında müşahhaslaştıran örnek insanlara ihtiyaç vardır. İşte memleketimizin zengin tarihi içinde sahip olduğu, fevkalade faziletli insanları artık milletimize tanıtmanın zamanı gelmiştir.” der.(Türkiye’nin 20. Y.Y. Toplum/İktisat/Siyaset Cilt-1 s.26)
Sabahattin Hoca, nezaket, nezafet ve mütebessim çehresiyle, engin hoş görüsüyle, bilge kişiliğiyle, hemen her kesimden büyük bir saygınlığa sahiptir.
Kendisini çok iyi tanıyan ve “Bir Ömrün Hikayesi” adlı hatıra kitabını neşreden Prof.. Dr. Sedat Murat ve Dr. İsmet Uçma, Zaim Hoca hakkında şunları söylüyorlar:”Türk milletinin geçmişteki zaaf noktalarını tespit ederek onu ilimde, teknolojide, ekonomik sahada, organizasyon gerektiren her türlü alanda geliştirmeye bir ömür vakfetmiştir. Memleketin maddi ve manevi kalkınmasına yönelik her girişimin arkasında onun teşvik ve cesaretlendirmesi yatar. Okur okutur, yazar anlatır. Kurar kurdurur, geliştirir. Teşvik eder, yol gösterir, üstlenir.”Kuruluşunda ve kurulmasında yer aldığı ve bizzat içinde bulunduğu resmi ve sivil toplum kuruluşları o kadar fazla ki sadece onları yazmak bile sayfalar alır. Öyle ki, 1960 ihtilalinden sonra Milli Birlik komitesinde yer alabiliyor, öbür taraftan MSP’nin kuruluşunda rol üstlenebiliyor, Tük-İş’in istişare toplantılarına katılabiliyor, dönemin CHP lideri Bülent Ecevit’le ülke meselesi hakkında görüşmelerde bulunabiliyor. Ülkemizin menfaatine olan hemen her konuda herkesle konuşabiliyor, buluşabiliyor.”
Bir hatırasını şöyle anlatır: “MSP1973 seçimlerinde ciddi bir başarı elde ederek 50 milletvekili çıkardı. Bu başarıdan dolayı bir çok kimse beni tebrik etti. Özellikle Mülkiyeden tanıdığım, benden küçük olan hesap uzmanı bir arkadaşımızla karşılaştım.” Oo, ağabey, tebrik ederim!” dedi. “Hayrola?” diye sorunca, “MSP kazandı ya!” diye cevap verdi. Dedim ki: “Ben MSP’ye üye değilim.” Aldığım cevap gerçekten enteresandı: “Ama Mülkiye’ de iken sende namaz kılardın ya!” Namaz kıldığıma göre benim de MSP’li olmam lazım geldiğini düşündüren bir bakış açısı. Bu doğru; MSP tüzüğünün bütün sosyal ve iktisadi muhtevası bizim kürsüde hazırlandı.” (Bir Ömrün Hikayesi s.282-283)
Prof. Dr. Sabahattin Zaim, kurucu dekan olarak görev yaptığı Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden 1998 yılında emekli oldu, ancak ilimle uğraşmayı bırakmadı.
Emeklilik yıllarını ‘’okuyorum, yazıyorum ve konuşuyorum’’ şeklinde değerlendiren Zaim Hoca, emekliliğini konferans vererek, öğrenci yetiştirerek, yurt içi ve yurt dışındaki sosyal ve kültürel etkinliklere katılarak, evinde ağırladığı öğrencileriyle görüş alışverişinde bulunarak geçirdi. Doğduğu İştip’e 72 yıl aradan sonra ilk defa ‘’Hamidiye Medresesi’’nin açılışı için giden Zaim Hoca, son olarak 17 Eylülde Bosna-Hersek’te yaptırılan Cemil Biyadiç Üniversitesi’nin açılışına katılmış ve burada gördüğü manzara karşısında duygulu anlar yaşamıştır.
9 Aralık 2007 tarihinde vefat eden Türkiye’nin medar-ı iftiharı bu güzel insana Cenab-ı Hak’tan sonsuz rahmet diliyorum.
Kendi alanıyla ilgili birbirinden güzel eserler neşretmiştir. Ama özellikle Sabahattin Zaim Hoca’yı ve yakın Türkiye tarihini öğrenmek için“Bir Ömrün Hikayesi” adlı hatıra kitabı ile “Türkiye’nin 20. Y.Y. Toplum/İktisat/Siyaset” isimli 3 ciltli kitabını özellikle tavsiye ederim.