Rızık

kalplerine doğan her sevinçle üzülürdü rızık
çünkü biteceği günü sayardı sevincin ve bolluğun.
ve evet birden çok kalbi vardı rızkın
ardından koşanlar için birisi çalım satan rengarenkti
birisi bölüşenler için arayıp da bulunandı
bir diğeri hapsedip yemeyenler için üzgün…
en acı olanı da başkasına yâr olmayacağını bile bile
hapsolmaktı aç gözlerde
kimse yemeseydi de
hür olmayaydı iyi miydi yani?
kim bilir hangi kilerin fareli
hangi sandığın güveli kuytusunda
gökyüzünü ağlayacaktı gözkapaklarındaki hüzünler.
hülyalar içinde sahipsiz yaşamak verilse
razıydı yârin ıslak dudaklarında parçalanmaya
hak etmedik neler verilmişti oysa insana…
çiçeklerden açan renkleri görmekliği
arıların sa’yına şahit bir ömür
boşuna dolmuş koca koca karınlar
boş adamları doğuracak çaresiz kadın rahimleri
ve bir tırnak
kazıyıp kaderini
rızkını bölüşecek birini bulsun diye.
bölüşmek mi dediniz pîrim?
bölünen şeyi bir aslan yiyebilirdi tek lokmada
bin karınca
ya da milyon mikrop
küçük şeyler sadece insana çoktu
insana çok gelendi o
bölüşüp azalan şey insana çoktu evet!
her mahluka bölünüp bölüşülenler yetebilirdi
rızık başkasına yar olmazdı.
ama insana verilmişti
aslanın ve karıncanın ve mikrobun böldüğünü
uhuyla yapıştırıp faydasız biriktirmek.
peki rızka soran kim nereli olduğunu,
kim bu soran, kendinin olmayanı önemseyen?
kuşlara dar gelen kafeslere lanet eden,
kardeşliğin bölmeyle değil toplamayla alakalı
olduğunu söyleyen kimdi?
Kimdi rızkını aramaktan yemenli çocuk olmak
Tohum bankalarında
faize yatırılmak da kader midir yani
güzel diğer rızıkların anası buğdaya…
kimse yemeseydi de
hür olmayaydı iyi miydi yani?
Rızkı, yârin beklemekliğinden ayıran kefilidir
Yârin nikâh sözleşmesinden
daha kesindir bir ekmek karnesi.
Çoğu insan
karnında yediği ekmek karneleri,
Yüreğinde bir yârin yüreği
ile gider gideceği son kapıya çünkü.