PERUK

PERUK

 

Kadının saçını kestirmesi veya peruk takması caiz midir?

 

Kadının saçını kökünden kestirmesi veya erkek saçına benzetmek şeklinde biçimlendirmesi caiz değildir. Çünkü Allah u Teâla erkeğe benzemeye çalışan kadına ve kadına benzemeye çalışan erkeğe lanet etmiştir.

Kadının dövme yaptırması dişlerini törpületmesi veya insan saçından peruk takması caiz görülmemiştir. Peygamberimiz aleyhisselam hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Allah u Teâla dövme yapan ve yaptırana, kaşlarını inceltene ve güzellik için dişlerini törpületen, böylece kendisinin yarattığı şekli değiştiren kadınlara lanet etmiştir.” Buhari

İnsanın yaratılışında değişiklik yapmak şeytanın amellerinden birer ameldir. Şeytan bazı halleri kişilere güzel gösterir. Allahu Teâla ayet-i celilede şöyle buyuruyor: “(Şeytan) onları mutlaka şaşırtacağım, onları boş kuruntulara sokacağım ve yine onlara emredeceğimde, Allah’ın yaratışını değiştirecekler (dedi) .” Nisa 119

Bu ayetin tefsirindeki misaller şöyledir: Kadını erkek, erkeği kadın yapmaya çalışacaklar. Bıyıklarını, sakallarını yolacaklar. Suratlarını boyayacaklar, kılıklarını değiştirecekler. Allahu Teâla insanı en güzel surette yarattım dediği halde bu güzelliği bozacaklar. Elmalılı Hamdi Yazır 3/1472

 

GÜNÜMÜZDEKİ PERUK

Kadının yabancı erkeklere karşı örtmesi farz olan yerlerinden biri de başıdır. Açıp başkalarının bakmasına sebep olması haramdır. Günümüzde kadının farz olan, başını örtmeye vesile olan peruğun hiçbir sakıncası yoktur. Zira peruk kadın saçından değildir. Saçı dökülen veya dökülmeyen kimselerin başlarına başkalarının saçlarını koyma gibi bir keyfiyeti de yoktur.

Hanımların günümüz şartlarında peruk takmaları kadınlar için keyfiyetten değildir. Şartlar bunu gerektiriyor. Zira saç takma ve eklemede hem tabi şekli değiştirmek, hem de karşısındakini yanıltmak, ona genç görünmek vardır. Haliyle kibirlilik alameti ve şeytanın amelidir. İslam bunları hoş görmez netice ameller niyetlere göredir.

 

İSLAM’DA ALIŞVERİŞİN ÖLÇÜLERİ

İslam’da kazanma mal mülk edinme tıpkı ilim gibi farz telakki edilmiş, kişinin kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi çoluk çocuğunun nafakasını temin etmesi maksadıyla meşru yoldan çalışıp kazanması ibadet ve cihad ölçülerinden kutsal ve değerli bir davranış olarak nitelendirilmiştir.

İslam dini kazancın meşru zeminler içerisinde, helalinden kazanç elde etmeyi esas alır. Hırsızlık, gasb, faiz, zina, kumar, rüşvet gibi kazanç yollarını; dini, ahlaki ve hukuki planda yasaklamış, bu yollarla kazanç ve alışverişlere değer atfetmemiştir. Çünkü haram müslüman erkek ve kadının malı değildir. Eğer haramlarla kazanç ve alışveriş yaparsa Allah’a hesap vermede zorlanır. Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Helal ve temiz nafaka yiyin ve Salih ameller işleyin.” Müminun 51

Peygamberimiz aleyhisselam ise hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Helal nafaka aramak, her müslümana farzdır.” “Haramdan meydana gelen her ete (vücuda) yaraşan ateşle yanmaktır.” Tirmizi.

Kadın ve erkek her hususta olduğu gibi alışverişte de itidal üzere bulunmalı israfa dalmadan lüzumundan fazla ve noksan sarfiyattan kaçınmalı. İnsan iktisada riayet ederse rahat yaşar. Bir hadisi şerifte “İktisada riayet eden fakir olmaz” buyruluyor.

Evin hanımı evin ortak esenliği için gerekli olan unsurun yarısını teşkil eder. Erkek çalışmasıyla elde ettiği kazancı eve getirir. Kadın onu gerektiği şekilde ev ihtiyaçları için kullanır. Eğer bu kullanış yerinde ise ev mutludur. Aksi halde aile çökmeğe mahkumdur. Günümüzde erkek ve kadın kredi kartını ölçüsüz kullanır ise bu aile hayatına zarar verir. Kredi kartı zamanı gelince ödenmez, faize kalır. Borç büyür. Haciz kapıya gelir ise erkek üzgün ve çaresiz, kadının gözü yaşlı çocuklar mahzun ve sonunda belki aile istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya gelebilir.

Hz. Ömer radıyallahu anha sokağa çıktığı zaman: “ Allah’ım küfürden fısıktan ve bu çarşının kötülüklerinden sana sığınırım. Allah’ım yalan yeminden ve bizi zarara sokacak alışverişten sana sığınırım” derdi.

Kadınlar çarşıya alışveriş için veya diğer ihtiyaçlar için çıkacaksa giysisine dikkat etmeli kemali edeble fazla gezmeden ihtiyacını görüp eve dönmeli hatta erkeklerde edebi elden bırakmamalı kadınlara da yardımcı olmalı hem kadınlar hem de erkekler fitneye vesile olacak hareket ve davranışlardan âzâmi sakınmalılar. Abdullah b. Amir b. As radıyallahu anh: “Çarşıya girip son çıkanlardan olma. Zira bu vakitler şeytanın yumurtlayıp civciv çıkardığı vakitlerdir. (yani şeytanın oyuncağı olursun)” demiştir.

Muaz b. Cebel ve Abdullah b. Ömer radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre iblis evlatlarından olan Zelembure: “Bütün maiyetin ile çarşıya çık yalanı yalan yemini, hile, hiyanet ve aldatmayı oradakilere süslü göstermeye çalış ve ilk girip son çıkan ile beraber bulun” der. Nitekim haberde durulacak yerlerin en kötüsü sokak ve çarşılardır. Buradakilerin en kötüleri de ilk girip son çıkanlardır diye varid olmuştur. Çarşıda bulunacağı müddet kifayet miktarı kazancını ve alışverişini sağlayacağı zamandır. İhtiyaç görüldükten sonra orayı terk etmek kişinin kemalatından ve takvasındandır.  Kişi bir an evvel evine dönüp ahret kazancı ile meşgul olmalı zira hayat sadece dünya ile sınırlı değil daha kalıcı ve hayırlı olanı ahirettir. Selefi salihin böyle yaparlardı.

Hazreti Ömer halifeliği sırasında yayınladığı bir genelgeyle tüm tüccar ve esnafa şöyle seslenmiştir: “Yaptığı ticaretin İslami hükümlerini bilmeyen kimse bizim çarşı ve pazarımızda alış veriş yapmasın.” Tirmizi

Allah’ım ümmeti Muhammedi  Kuran’a mahkum eyle amin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.