Öğrenme Etkinliklerinden: BİLGİYİ KULLANMA

İnsanlarımıza sunduğumuz öğrenme etkinliklerinden, en çok üzerinde durulması gereken bir husus da, gençlerimize bilgi kazandırılması ve kullanımı konusunda yapılan yanlışlıklardır.
Öğrenmenin gerçekleştiğini anlamanın en kolay yollarından birisi; o bilgiyi kullanıp-kullanamadığımıza bakmaktır. Bir başka yönüyle bireyin bir bilgiyi, baştan sona hem de hiç bir kelimesini noktası ve virgülüne kadar atlamadan aktarabilmesi, o bilginin kullanılabilirliliğini gösterebilir mi? Böyle bir öğrenmenin eğitimde yeri yoktur. Bu bilginin hafızaya böyle yerleşimi öğrenme değildir. Birey, böyle bir durumda yük taşıyan bir hamal gibidir. Taşıdığı yük kendisinin değildir. Sadece ve sadece taşıyıcıdır.
Bugünkü eğitim sistemimizde, gençlerimize sürekli bilgi depoluyoruz. Bilgi küpü ama bu bilgileri kullanmayan, onları değerlendiremeyen ve hayata aktaramayan nesiller yetiştirilmektedir. Bundan kurtulabilmenin yolu olarak şunları hatırlatmamız mümkündür:
a- Birey bilgiyi, nerede kullanacağını bilerek öğrenmelidir. Rasgele, gelişi güzel öğrenme yerine, bir amaca dayalı olarak, uygun yöntemler aracılığı ile öğrenmelidir.
b- Bireyin, bilgiyi kullanacağı ortamı iyi tanıması gerekir.
c- Bilgiyi öğrenirken, aynı zamanda bilgiyi kullanma alıştırmaları yaparak bireyde bilgi kullanımının alışkanlık haline getirilmesi de önemlidir.
d- Bilgiyi kullanabilmenin üzerinde etkili olan bir başka husus da, yaparak, uygulayarak öğrenmedir. Meleke kazandırılmadan bir bilginin uygulanması oldukça zordur.
e- Neyi, neden, ne kadar, ne zaman, hangi metotla, neye kullanacağını bilmeden öğrenen birey de bilgi kullanımında zorluk çeker.
f- Öğrenme ortamı ve öğreticiler uygun ve yeterli değilse bireyler bilgi öğreniminde zorlanırlar. Bu bilginin eksik alınmasına, yeterli düzeyde kavranılmamasına neden olur. Eksik, yeteri kadar doğru bir şekilde kavranılmayan bilginin kullanılması da zor olur.
g- Yine bilginin kullanılması bir düzen ve tertibi gerektirir. Bu nedenle bilgiyi nasıl kullanabileceği ile ilgili olarak planlı bir şekilde merhale merhale uygulanması başarı oranını arttırır.
İslamda bilginin önemli bir yeri vardır. Şüphesiz dinde bilgili olmak fazilet sahibi olmak demektir. Neyi, nasıl, ne zaman, nerede yapılacağını bilerek ifa edilen bir amel, hayrın iyiliğin ta kendisidir. Zira Peygamberimiz ”Allah kimin hakkında iyilik dilerse, onu dinde bilgili kılar.” buyurmaktadır. (Buhari, 71-1/216) Allah ”Bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur.” (Fetih, 28.) buyurmaktadır. Tefsirciler bu ayette geçen hidayetten kastın, faydalı ilim, hak dinden kastın ise, salih amel olduğunu bildirmektedir. Daha açıkçası Allah, ilim ve uygulamayı birlikte zikretmektedir. Bilgi ve onun kullanılması dinimizin istediği temel eylemlerdendir.
Bilgi ve onun kullanılması konusunda, insanların üç konumu vardır. Birincisi, faydalı ilim ile salih ameli birlikte götürenlerdir. Yani bilgi ve uygulama iç içedir. Bu kimseler, kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şahitler ve salihlerle beraber olanlardır.
İkincisi faydalı ilmi öğrendiği halde, bunun gereğine göre hareket etmeyenlerdir. Kur’an’da bunun örneği olarak Yahudiler karşımıza çıkmaktadır. Musa ve Harun aleyhimesselamın öğrettiğini sadece kendilerine, başka milletlerin hizmetkârı olması için kullanan Yahudilerdir.
Üçüncüsü, ilimsiz olarak amel edenlerdir. Hıristiyanlar peygamberimizin peygamberliğine iman etmemekle ahir zaman peygamberinin getirdiğinden habersizce yaşamaktadırlar. Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın.
Bir noktaya değinmekte yarar vardır. Bilginin alındığı kaynak da son derece önemlidir. Bugün İslam Dünyasında bilgiyi kullanma konusunda da ciddi problemler vardır. Belli yerlerde ideolojik bilgi havuzları oluşturulmuştur. Bilgi, buralarda havuz sahiplerinin anlayışına göre üretilmekte ve sunulmaktadır. İsrail ve benzerlerleri, başka ülkelerin, örneğin Filistin’in topraklarını işgal etmektedirler. Ancak bilginin servisi kendilerine göre yapıldığı, yayılması sağlandığı için hem işgalleri, hem de zulümleri, yaptıkları işkenceler ve döktükleri kanlar, gerekli karşılığı bulamamaktadır. Postmodernizmin fideliğini işte bu havuzlar sulamaktadır. Bunların bilgisi ile yetişenlerin en önemli özelliği, inkârcı bir kültüre sahip olmalarıdır. Varlığının nedenini tanımayan bu anlayışın güçlü görünmesi ise, başkalarında güçlü bir ilim-irfan ve bilgi havuzu olmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu şartlar içerisinde Müslüman aydın, zihninde var oluşunu sorgulamalıdır. Müslüman, mutlak akılla Kur’an ve Sünneti sorgulama gayretine mi gidecek, yoksa hem akıl, hem Kur’an, hem de sünnetin bildirdiği yoldan hareketle yeni projeler, bilgi havuzları mı geliştirecektir.
Bu sorgulama, bilgi ve kullanımının yönünün açığa çıkmasında hayati önem taşımaktadır.
Bilgi ve kullanma gayretini akıl, kitap ve sünnetle doldurmasını Cenab-ı Haktan niyaz ederiz.