Nuayman r anh ve Ashab-ı Kiram

Dünya; içerisinde insanların kâh mutlu olduğu kâh hüzünlendiği, zaman zaman üstesinden gelmeye çalıştığı işlerle mücadele ettiği, yorulup dinlendiği ve arzularını beklediği bir yerdir. İlk insan Âdem aleyhisselamın ilk gününden günümüze gelinceye kadar dünya hep bu olaylara sahne olmuştur. Dünya sürekli dolup boşalsa da, insanların çağlara göre yaşayışları, giydikleri kıyafetleri, alışveriş usulleri sürekli değişse de gülme, şakalaşma ve eğlenme ihtiyacı hiçbir zaman insandan ayrılmamıştır. İnsanları hangi özelliklerine göre ayırırsak ayıralım bu ihtiyacın her insanda ortak olduğu sonucuna ulaşırız. Zira eğlenmeden, şakalaşmadan bir ömür geçirmek demek, bir kartalı sürekli uçmaya mahkûm etmek demektir. Oysa kartal uçacak, avını arayacak ama bazen de yere inecek avının tadını çıkaracak ve soluklanacaktır.
Dinimiz, ölçüleri gözetilerek eğlenmeyi de şakalaşmayı da serbest kılmıştır. Rasulullah Efendimiz’in aleyhisselam hayatına bakacak olursak mizahın da şakalaşmanın da yer tuttuğunu görebiliriz. Efendimiz aleyhisselam, Ashabı ile şakalaştığı gibi Ashab’da kendi aralarında şakalaşmış ve bize tebessüm ettirecek birçok örnek bırakmışlardır. Hatta Ashab’ın içinden mizah dendiğinde doğrudan akla gelen isimler bile olmuştur. Bunlardan biri ise hiç şüphesiz Nuayman r anh dır.
Bazı kaynaklarda adı Na’mân diye geçer. Medineli Neccâroğulları’ndandır. İkinci Akabe Biatı’na katıldı. Bedir, Uhud, Hendek başta olmak üzere bütün gazvelerde bulundu. Sahabe arasında aşırı derecede şakacı olması sebebiyle kaynaklarda bu özelliği öne çıkarılmış ve Peygamber’i aleyhisselam tebessüm ettiren davranışlarından söz edilmiştir. Genellikle ağır şakalar yapan Nuaymân’ın en masum şakası, Medine’ye yeni gelen bir meyveyi veya pazarda satılan yağ ve bal tulumunu satın alıp Resul-i Ekrem’e hediye etmesiydi. Aldıklarının parasını ödemek zorunda kalınca satıcıyı Peygamber’in aleyhisselam yanına götürür ve aldıklarının parasını ödemesini isterdi. Rasulullah onları kendisinin hediye ettiğini hatırlatınca da yanında parası bulunmadığını, fakat Resul-i Ekrem’in bu güzel şeyleri tatmasını arzu ettiği için satın aldığını söyleyerek onu güldürürdü. (TDV İslam Ansiklopedisi)
Bir diğer şakası ise ÜmmÜ Seleme’nin r anha anlattığına göre, Hz. Ebû Bekir yanına Bedir gazilerinden Nuayman ve Suveybit’i de alıp bir ticaret yolculuğuna çıkmış, yol azığını Suveybit’e emanet etmişti. Bir gün Nuayman Suveybit’ten yiyecek istedi. O ise Hz. Ebû Bekir’in gelmesinden sonra verebileceğini söyledi. Bunun üzerine Nuayman bir oyun oynamaya karar verdi Suveybit’e. Civarda develerini yayan sürü sahiplerine giderek Suveybit’i on deve karşılığında sattı. Dahası Suveybit’in kendisini hür sandığını söyleyerek, “Ben köle değilim, hürüm” demesine aldırış edilmemesi gerektiğini tembih etmeyi unutmadı. Böylece Suveybit ne kadar dirense de dinletemedi sözünü. Boynuna bir ip takıp pazara götürdüler. Hz. Ebû Bekir gelip durumu anlayınca doğru pazar yerine gitti. Develeri iade edip Suveybit’i kurtardı. Medine’ye döndüklerinde olayı Hz. Peygamber’e anlattılar. Rasulullah aleyhisselam ve ashabı gülmekten alıkoyamadılar kendilerini. Neredeyse bir sene unutulmadı bu vaka. Hatırlandıkça gülündü. (el-‘Askalâni, el-İsâbe, s. 486. )
Rebîa b. Osman’ın anlattığına göre bir bedevi Hz. Peygamber’le görüşmeye gelmiş, devesini mescidin avlusuna çökertip huzura girmişti. Bir sahabe, “Deveyi kessen de yesek. Eti özledik. Allah Rasulü nasılsa parasını öder” diyerek kışkırttı Nuayman’ı. Bedevi dışarı çıktığında ne görsün, Nuayman deveyi kesmiş, parçalıyor. Feryadı koparıp soluğu Hz. Peygamber’in yanında aldı: “Devem kesilmiş ya Rasulullah!” Hz. Peygamber mescitten çıkıp sordu: “Kim yaptı bunu!” “Nuayman” dediler. Nuayman sırra kadem basmış, Dubaa b. Zubeyr’in evinin avlusunda bir çukura saklanıp üzerini hurma dalları ve yapraklarıyla örtmüştü. Rasulullah aleyhisselam peşine düştü Nuayman’ın. Bizzat kendisi aradı onu. Dubâa’nın evinin önüne gelince bir adam yüksek sesle, “Ya Rasulallah! Ben onu görmedim” derken parmağıyla Nuayman’ın saklandığı çukuru gösteriyordu. Hz. Peygamber Nuayman’ı çukurdan çıkarttıktan sonra sordu: “Neden böyle yaptın!” Nuayman, “Ya Rasulullah, saklandığım yeri sana gösterenler yaptırdılar!” deyince, Hz. Peygamber gülerek Nuayman’ın yüzündeki toprakları mübarek elleriyle silmeye başladı. Sonra da bedeviye devesinin bedelini ödedi. (el-‘Askalâni, el-İsâbe, s. 1522.)
Daha başka şakaları da vardı şüphesiz Nuayman’ın r anh. Fakat onları zikretmektense Nuayman’ın özelinde Ashab’ı biraz anlamaya çalışmak daha faydalı olacaktır. Unutulmamalıdır ki Nuayman r anh bu şakaları yaptı ancak Efendimiz aleyhisselam ile omuz omuza da kılıç salladı. Cihad vakti gelip çattığında canını, hiç gözünü kırpmadan vermeye hazır olduğunu da bizlere gösterdi. Bu şakaları yapan Sahabe, Rasulullah’ı her daim sevdi. Nuayman r anh bütün şakacılığına rağmen ümmetin meselelerine duyarlı biriydi. İmam Zehebî’ye göre Hz. Ali ve Muaviye arasındaki olaylardan sonra bir daha hiç gülmedi. Allah kendisinden razı olsun.