Nevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk ile Gıybet Hakkında Konuştuk – ilkadim DergisiNevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk ile Gıybet Hakkında Konuştuk – ilkadim DergisiNevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk ile Gıybet Hakkında Konuştuk – ilkadim DergisiNevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk ile Gıybet Hakkında Konuştuk – ilkadim DergisiNevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk ile Gıybet Hakkında Konuştuk – ilkadim Dergisi

Nevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk ile Gıybet Hakkında Konuştuk

Nevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk ile Gıybet Hakkında Konuştuk

Soru: Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

1959’da Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde dünyaya geldim. Kayseri İmam-Hatip Lisesi ve Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü Tefsir-Hadis bölümünü bitirdim. 1980 ile 1988 yılları arasında Sinop’un Boyabat ilçesi ve Ankara’nın Çubuk ilçesi İmam-Hatip Liselerinde Meslek dersleri öğretmeni olarak görev yaptım. 1988 yılında İzmir Urla Müftüsü olarak Diyanet İşleri Başkanlığında görev yapmaya başladım. Kayseri Develi İlçe Müftülüğü’nden sonra Hollanda Alkmaar’da uzun süreli din görevlisi olarak bulundum. Yurt dışı görevinden döndüğümde Kayseri İhtisas Eğitim Merkezi’ne kurucu müdür olarak atandım ve 8 yıl görev yaptım. 7,5 ay Kayseri müftülüğünü vekâleten yürüttüm. 2011 yılının Kasım ayında Nevşehir İl Müftüsü olarak göreve başladım. Halen bu görevi devam ettirmekteyim. Evli ve dört çocuk babasıyım. Dört torun dedesiyim. Çocuklarımı ve torunlarımı çok seviyorum.

Soru: Sizce gıybet nedir?

Gıybetin sencesi bencesi olmaz. Dincesi olur. Dinimizde bu kavram nasıl tanımlanır, nasıl anlaşılır ve anlatılırsa biz de öyle anlar ve anlatırız. Dinimizin kaynağı da bellidir. Kur’an ve Sünnet… Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de

يا ايها الذين أمنوا اجتنبوا كثيراً من الظن أن بعض الظن اثم ولاتجسسوا  ولا يغتب بعضكم بعضاً أ يحب أحد كم ان يأكل لحم أخيه ميتاً فكرهتموه واتقوا الله ان الله تواب الرحيم

‘Ey iman edenler zannın çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Sizden biri ölü kardeşinin etini yemek ister mi? (bundan hoşlanır mı?) Bak bunu nasıl çirkin gördünüz. (Gıybet konusunda bu emrine karşı gelmek hususunda Allah’tan) sakının. (Ama gafletten bu günahı işlemiş iseniz hemen tevbe ediniz.) Çünkü Allah tevbe edenlerin tevbesini kabul eden ve onlara çok merhamet edendir.’ buyurarak Gıybet hakkındaki kesin hükmünü ortaya koymuş ve o müthiş teşbihle (benzetmeyle) ne kadar çirkin bir huy, ahlak ve davranış olduğunu gözler önüne sermiştir.

Bu müthiş manzaradan korkarak; Gıybet Nedir Ya Rasulallah diye kendisine sorulan Allah Rasülü aleyhisselam Kur’an’ı en iyi anlayan ve yaşayan olarak gıybeti şöyle açıklamıştır: Gıybet; kardeşini gıyabında hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.

-Ya andığım şey onda varsa? Sorusuna da;

-Zaten onda varsa gıybet olur. Onda yoksa bu bühtan (iftira) olur, diyecek ve son noktayı koyacaktır.

Soru: Dini hükmü nedir?

Tabii ki haramdır. Yani Kitap, Sünnet ve İcma-ı Ümmet ile sabittir ki haramdır. Yani dinimizde kesinlikle yasaktır, günahtır. Kulun manevi şahsiyetine hançer saplamaktır. Yanında bulunmayan 3. bir şahsı, kendisini savunamayan din kardeşinin maneviyatını arkadan hançerlemektir, kul hakkıdır.

Soru: Ya gaflette iken, cehalette iken veya şeytana uyarak, kötü arkadaşa uyarak yaptıysa bir Müslüman ne olacak?

Ya helalleşecek. Ya helalleşecek başka yolu yok. Bu dünyada helalleşmezse ahirette ödeşerek helalleşecek. Müflis hadisindeki durumu hatırlamak gerekir. İşin ahirete kalması çok tehlikeli ve risklidir. En iyisi hiç gıybet etmemek, gıybet edilen yerde gıybete mani olmak, olunamıyorsa orayı terk etmektir. Şayet gafletle yaptı veya yapanların arasında kaldı ise hemen tevbe etmesi gerekir. Bir daha yapmamaya Allah’a söz verecek. Eğer gıybetini yaptığı kişinin kulağına gitti ise ondan özür dileyip helalleşecek.

Soru: Gıybetin toplum üzerindeki etkileri nelerdir?

Toplumun birliği, beraberliği ve huzuru için en önemli unsur, olmazsa olmaz olan değer GÜVEN’dir. Her türlü güzellikler güven ortamında yeşerir, neşvü nema bulur. Güven yok olur, insanlar birbirine güvenmezse dost mu-düşman mı, doğru mu-eğri mi, sevgisinde, saygısında, ilgisinde, alakasında samimi mi yoksa riyakar mı, dürüst mü yoksa hilekar mı… Bunların net olarak bilinmediği toplumlarda güven ortamı olmaz. Kimsenin kimseye güveni kalmaz. İşte o zaman hiçbir güzellikten, gelişmeden, huzurdan, mutluluktan bahsedilemez.

GIYBET, güven ortamını dinamitleyen, insanları birbirine düşüren, küslüklerin, kırgınlıkların müsebbibi bir hastalıktır.

Soru: Hastalık mıdır? Nasıl tedavi edilir?

Elbette manevi, ruhi bir hastalıktır.

Sağlam bir Allah inancı, sağlam bir ahiret inancı, sağlam bir hesap verme, mizan, cennet ve cehennem inancı. İnancı sağlam olan kimse hiçbir günah işlemez, işleyemez. Bunu da işlemez.

Böyle bir rahatsızlığı olan bulunduğu toplumu terk edecek, zira gıybet elbette tek başına yapılmaz. Birileriyle yapılır. Konu, komşu arkadaş… Onlarda bu hastalık varsa sana da sirayet eder. O ortamdan ayrılacak, uzak duracaksın ki kurtuluşa eresin. İnançlı, duyarlı, hasedi olmayan, fesadı düşünmeyen, karşılaştığı zaman sana Allah’ı ve ahreti hatırlatacak, hayır öğüt verecek, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak çevreye hicret ederek bu hastalıktan kurtulmak mümkün olur, diye düşünüyorum. Ayrıca boş durmayacak, boş insanlarla oturmayacaksın. Boş insan ne yapar? Dedikodu yapar. Boş vaktin varsa hemen bir kitap okumalı, onun üzerine sohbet etmeli, hayırlı işlerde sebep olmalı ki gıybet fırsatı kalmasın.

Soru: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Kendisinin bulunmadığı bir ortamda, istemediği bir şekilde anılmayı yani gıybetinin yapılmasını istemeyen, başkasının gıybetini yapmasın. Böylece hem dünyasını hem de ahiretini kurtarsın. Hem de toplumda güvenilecek kimse kalmadı diye ah-vah edenlere ümit ışığı olsun.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.