NEBEVİ EĞİTİM MODELİ

NEBEVİ EĞİTİM MODELİ

Türkçe’ye eğitim olarak çevirdiğimiz Arapça kökenli bir kelime  olan terbiye kavramı ربي ‘dan türemiştir. Bu kelime yetiştirmek, büyütmek,  eğitmek gibi anlamlara gelmektedir. Eğitim kavramı da öğretimden farklı olarak salt bir okuma değil, aksine kültür verme ve istendik davranışların bireylere kazandırılması faaliyeti olarak tanımlanmaktadır. Şu halde mikro planda çocukta şahsiyeti inşâ ameliyesi, makro planda da yarınki toplumu kurma faaliyeti olan eğitim/terbiye Hz. Peygamberin ifadesiyle çocuğun babası üzerindeki haklarından biridir. Zira Hz. Peygamber (a.s.), Ebû Hüreyre’nin rivayet etmiş olduğu bir hadiste: “Çocuğun babası üzerindeki haklarından

biri de ismini ve edebini güzel yapmasıdır.” buyurmuştur.

        Sağlıklı bir toplumun temeli aile kurumudur. O kurumun en güzel tarafı ise çocuklardır. Çocuklar, ilk eğitimini /terbiyesini bu kurumda almaktadırlar. Bu nedenle aile kurumunun en önemli işlevlerinden biri de o ailede yetişen çocukların en güzel ve en ahlaklı şekilde şahsiyetlerinin inşâ edilmesidir. Çünkü çocuklar sadece içinde yaşadıkları ailenin değil aynı zamanda içinde bulundukları toplumun da geleceği ve istikbalidir. Bu nedenle çocuklar sağlıklı bir şekilde yetiştirildik- lerinde aile sağlam kurulur; sağlıklı ailelerden de sağlıklı bir toplum doğar. Bu bakımdan ailenin sağlamlığı hem bireylerin hem de toplumun en önemli güvencesidir. Bundan dolayıdır ki ahlâk eğitimine önem atfeden İslâm, aile kurumuna oldukça fazla ehemmiyet vermektedir.

Müslümanlar, çocuklarının Allâh tarafından kendilerine birer emanet olarak verildiğinin bilincindedirler.

       Doğumla başlayıp ölüme kadar insanın bütün hayatını içine alan eğitim safhasına Tatbikî Devre denir. Bu dönemdeki fiilî eğitim/terbiye faaliyeti farklı yaş gruplarına göre bazı değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler karşımıza şu beş dönem olarak çıkmaktadır:

1. Tufûliyet/çocukluk,

2. Şebâbet/Gençlik,

3. Kuhûlet/Olgunluk,

4. Şeyhûhet/Yaşlılık ve

5. Herem /Düşkünlük dönemleri.

      Bütün yaş safhaları içerisinde en önemli olanı bülûğ çağına kadar olan bu tufûlet/çocukluk safhasıdır. Çünkü şahsiyetin teşekkülü bu dönemde gerçekleşmektedir. Bu dönemde öğrenilen ve alışılan şeyler, Peygamber’imizin ifadesiyle taşa yazı yazmak gibi olup bir çeşit meleke kesbeder ve o kişinin şahsiyetinde silinmeyecek kalıcı izler bırakır. Belki de bundan dolayıdır ki Hz. Peygamber (a.s.), bu dönemdeki çocuklar için farz olmadığı halde onların namaz, oruç, hac gibi ibadetlere zoraki de olsa alıştırılmasını istemiştir. Çünkü ahlakî terbiye bu dönemde elde edilir ve bu dönemin bitimiyle birlikte de sona erer.

      Hz. Peygamber’i (a.s.) başarılı bir eğitimci kılan özellikler şunlardır:

1)Sert bir mizaca sahip olmamaması

     Kendisini bir öğretmen ve yine güzel ahlakı tamamlayıcı olarak gönderildiğini ifade eden Hz. Peygamber (a.s.), insanlara akılları ve kabiliyetleri ölçüsünde konuşur, yumuşak bir mizaçla dinin emir ve yasaklarını öğretirdi.

2)Adil Olması

     İster erkek, ister kız; ister öz ister üvey olsun çocuklar arasında ister maddi isterse şefkat, sevgi, merhamet gibi manevî alanda olsun herhangi bir ayrım yapılmamalıdır.

3)Müşfik Olması

     Hiçbir zaman insanları somurtkan bir çehreyle karşılamayan Hz. Peygamber (a.s.), söz konusu çocuklar olunca onları daima güler yüzle, sevgi sözcükleriyle karşılamıştır.

4)Örnek Bir Kişiliğe Sahip Olması

      Çocuk eğitiminde dikkat etmemiz gereken hususlardan biri de onların büyüklerinin hal ve hareketlerini gözlemleyerek bunları yapmaya çalıştıklarının farkında olmamızdır.

5)Cezalandırmada aşırıya kaçmaması

      Çocuklar işlemiş olduğu kabahatinin zararları tatlı dille anlatılsa, çocuk bir müddet sonra o tür fiillerden uzaklaşır.

6)Eğitimde Hikâyelerden Çokça Yararlanması

       En etkili anlatım araçlarından biri olan hikâye, iletişim kurmanın da en doğuştan gelen şeklidir.

      Hz. Peygamber (a.s.)Çocuk eğitiminde belli vakitleri çok kıymetli bulmuş ve değerlendirmiştir, bu konuda bizlere üç vakit belirlemiştir.

a. Gezi ve Yolculuk Zamanı: Hz. Peygamber (a.s.), yaya ve binekliyken çocuklarla karşılaştığında onları sırtına veya terkisine alır; onlara öğütlerde bulunurdu. Bu durumda çocuk, kendisine yapılan telkinlerden etkilenir ve hayatında bir rota olarak belirlerdi.

b. Yemek Zamanı: Çocuklarla zaman zaman yemek yiyen Hz. Peygamber (a.s.), onlarla yemek yerken onların yaptıkları yanlışlarını, onların anlayabilecekleri bir tarzda düzelttirirdi.

c. Çocuğun Hastalık Zamanı: Hastalık katı kalpleri dahi yumuşatırken yufka yürekli ve her şeyi kabule hazır bir halde olan çocukların kalplerine nasıl olur da tesir etmez. Böyle bir durumda iki özellik, çocuğun hatalarının ve inançlarının düzelmesinde etkili olur. Biri çocuk fıtratı, diğeri de hastalık esna- sında ortaya çıkan kalbî hassasiyet.

Kaynakça: Dergipark

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.