Nebe’ Suresi

Türkiye’de Müslümanların genelinin itikadî hususlarda tabi olduğu İmam Maturidî’nin bilgi kuramına göre bilgiye üç yoldan ulaşılabilir. Birincisi duyu organları, ikincisi haber, üçüncüsü ise akıldır. Detaylı bilgi için kelam kitaplarına başvurulabileceğini bir kenara bırakıp da haber mefhumu üzerinde duracak olursak haber; vahiy, haberi sadık ve genel haberler olmak üzere üç kısımdan müteşekkildir. Vahiy ve haberi sadığın kaynağı Cenab-ı Allah olduğu için doğruluğu yüzde yüzdür. Diğer haberler ise anlayıştaki doğruluğu, haberin neyi ifade ettiğini usûl ve disiplin yönüyle incelenmesiyle ortaya çıkar. Müslüman, hayatının her alanında doğruluğa önem verdiği için ilgisinin bulunduğu her durumda kendisini doğru bilgiye ulaştıracak olan sistematiği kurmuş olmalıdır.
Kur’an’ımızın 78. Suresi’nin ikinci ayetinde geçen ve sureye de ismini veren “nebe” kelimesi de haber anlamına gelmektedir. Ayet-i kerimede “nebe’i-l azîm” olarak geçer ve önemli haber manasına gelmektedir ki bu kıyametin haberi anlamında kullanılmıştır. Kıyamet gününde kâinatın mevcut düzenin bozulacağı, her can taşıyanın öleceği, öldükten sonra yeniden dirilme ve hesaba çekilme gibi önemli olaylar olacağı için ‘büyük haber’ adı verilmiştir. Hz. Peygamber aleyhisselam müşriklere Allah’ın birliğini ve kıyameti anlatmaya başlayınca müşrikler “Muhammed ne anlatıyor, ne getirdi?” diye sormaları üzerine büyük haberi bizlere anlatan ve izahat getiren Nebe’ Suresi nazil olmuştur.
Sure’de kıyametin vuku bulacağı, inanmayanlar azapla, inananlar ise cennet nimetleriyle müjdelenmiştir. Surede Rabbimizin varlık ve kudretini gösteren deliller de zikredilmiştir. Kıyamet haberinin bulunması nedeniyle Nebe’ Suresi defalarca okunmalı, o günü aklımızda betimlemek ve o günün dehşetinden Allah’a sığınmak adına bolca tefekküre dalınmalıdır.
Kıyamet haberi üzerinde dünyada konuşulan birçok tartışmanın abes olduğu, kıyametin vaktini ortaya koymak adına bir takım şifrelerle kanallarda boy gösterenlere itibar etmememiz gerektiğini de anlamış oluruz. Haberlerin en sağlamı olan, inanmanın hepimize farz olduğu ve vahiyle ‘büyük haber’ olarak isimlendirilen kıyameti insanoğlu iman ve tefekkürle daha iyi anlayacaktır.
Enes bin Malik r.anh anlatıyor. Rasulullah aleyhisselama bir adam geldi ve:
“–Ya Rasulallah! Kıyamet ne zamandır?” dedi. Efendimiz aleyhisselam:
“–Kıyamet için ne hazırladın?” diye sorunca o:
“–Allah ve Rasulü’nün muhabbetini…” cevabını verdi. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem aleyhisselam:
“–Öyleyse sen sevdiğinle beraber olacaksın.” buyurdular. Enes r.anh bu rivayetin devamında der ki:
“İslâm’a girmekten başka hiçbir şey bizi Allah’ın Nebisi’nin “Muhakkak sen sevdiğinle berabersin.” sözü kadar sevindirmemiştir. İşte ben de Allah’ı, O’nun Rasulünü, Ebu Bekir’i ve Ömer’i seviyorum. Her ne kadar onların yaptıkları amelleri yapamadıysam da onlarla beraber olmayı umuyorum.” (Müslim, Birr, 163)