Ne Giydiğini Bilmeyenlere Nike Bildirisi

Ne Giydiğini Bilmeyenlere Nike Bildirisi

Armasında kuruluş yılı olarak kutlu fethin 1453 tarihini kullanan, Osmanlı’da Darül Fünûn, şimdi ise İstanbul Üniversitesi ismiyle anılan güzide yüksek öğretim kurumumuzda 3 Nisan 1929’da bir toplantı yapılır: Yerli Malı Kullanma ve Koruma Toplantısı.

Organizenin sahibi “Yerli Malları Koruma Cemiyeti”dir. Toplantıya öğrenciler, öğretmenler, Darül Fünûn hocaları ve geniş bir halk kitlesi katılır. Mesele sözle sınırlı kalmayacak kadar ciddidir ve üniversitede, halkın tanımasını, bir an önce kullanmasını sağlamak amacıyla millî fabrikalardan çıkan ürünler sergilenir. Konuya dair yurt genelinde hassasiyet oluşturabilmek ve bu bilinci her yıl güncelleyebilmek adına 4 Nisan’ın Yerli Malı Bayramı olması kararlaştırılmıştır.

Dönemin Öğrenci Konsey Başkanlığı olarak faaliyetlerde bulunan Öğrenci Birliği o toplantıda Yerli Malları Koruma Cemiyeti’nin kurulmasını da sağlar. Cemiyetin ilk programı da bu toplantıdır. Malum cemiyete yani derneğe katılmak isteyenler yerli malı kullanacaklarına ve bu amaç uğrunda çalışacaklarına dair yemin ederler. Cemiyetin amaçları arasında yerli sanayinin gelişmesi için bilimsel inceleme ve çalışmalar yapmakla bunları sunmak da vardır.

Bizim de ilkokul yıllarından hatırladığımız Yerli Malı haftası uygulamaları işte böyle bir tarihsel sürecin ürünüdür. Bu konu sadece anlatılan organizelerle sınırlı tutulacak kadar yabana atılacak bir iş değildir. Mesele 1920’li yılların başından beri devletin gündeminde bulunan, hakkında stratejiler geliştirilen, ciddiye alınarak dikkat edilmesi planlanan bir başlıktır.

Bu devlet stratejisine bir örnek vermek gerekirse; Kâzım Karabekir Paşa I. Ordu Müfettişi olarak Karadeniz gezisine çıktığında Kasım 1923’te Giresun’dadır. Öğrencilere ve halka hitaben yaptığı konuşmada; “yerli malının millet kuvveti olduğunu, alırken vicdanî zevk duymak gerektiğini, mecbur olmadıkça yabancı malı alınmamasını, alırken nefret duyguları beslenmesi” gerektiğini vurgular. Daha sağlıklı ve bilindik bir ifade ile söylersek yabancı mallara karşı takınılacak son tavır buğz etmektir.

Paşamız, o an için değil her zaman için doğru olan bir meseleyi vatandaşın huzurunda bağıra bağıra ifade etmiştir. Biz de Genç Adamlara, adını Yunan mitolojisindeki zafer tanrıçası Nike’tan alan yabancı/ Amerikancık/ sömürgen vb markalar karşısında ne hissetmesi ve nasıl hareket etmesi gerektiğini üniver-sitelilerin yemini ve Paşa hazretlerinin altı çizilesi sözleriyle hatırlatmış olalım ve soralım:

Genç Adam! Giydiğin kıyafetlerin ‘dünya markası’ etiketleriyle nam salmış, diş çıkarmış, boy atmış bir ürün olarak ismini Yunan mitolojisindeki zafer tanrıçasından aldığını biliyor muydun? Ya da bilsen ne hissederdin? Ve sadece hissetmekle kalmayıp harekete de geçer miydin? Bizim burada senin için yaptığımız gibi sen de bir kelimenin ilham noktalarını başkalarına, mesela akranlarına ve yakınlarına anlatır mıydın? Yoksa sana armağan edilen ve satırlarını okumakta olduğun bu dergiyi bir şey olmamış gibi kapatır mıydın?

Adam olma gayretiyle sürekli koşan, terleyen ama yorulmayan Genç Adamlar için yukarıda zikrettiğimiz soruların sonuncusuna kayıtsız kalmayı tercih edenlerin suratına merhum Mehmed Akif Ersoy’un şu satırlarını okuyup üflediğimiz bir kova suyu boşaltmak istiyoruz:

“His yok, hareket yok, acı yok, leş mi kesildin?

Hayret veriyorsun bana, sen böyle değildin!”

Genç Adam! Mitolojiye göre tanrıça Nike çok hızlı koşarmış. Sen de Müddesir Suresi’nin 4. ve 5. ayetlerini okuyup o zavallıdan daha hızlı ve hareketli olmalısın.

“4. Elbiseni temizle.

5. Pislikten uzak dur.”

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.