Nankörlükten kurtuluş; TEFEKKÜR

Nurettin Topçu bir yazısında “Vay güllerle, ağaçlarla, kurtlarla, kuşlarla konuşmayanların haline! Rüzgârların, derelerin, dağların, dilinden anlamayan cehennemi uzak bir akıbet sanmasın sakın.” diyor. Anlıyoruz ki tefekkürden, onun ehemmiyetinden bahsediyor. Bakmakla, görmek arasında fark var. Her şeyin lisanı; bu dağın, taşın insana anlatacakları var diyor.
Peki, neyi anlatacak bu kelimeleri raks ettiren insana? Neye ihtiyacı var bu insanın? HATIRLAMAYA. Onu bir damla aciz sudan yaratan, onu kendine halife seçerek yücelten, ona nimetler veren Rabbini hatırlamaya ihtiyacı var. Nitekim yaratan “Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur gider. Fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür.”(İsra Suresi, 66) buyuruyor. Sübhanallah!
Sıkıntılı anda aldığınız nefes bile bize Rabbimizi fısıldarken, refah anımızda Rabbimizi unutuyoruz. Onu her an yanımızda bilmek bizi O’na yakın kılar. Ona yakın kullardan olmak dileğiyle. Âmin…