Mutlak Önderlerimiz:Peygamberler

Dilimize Farsça’dan geçen ‘peygamber’ kavramı; ‘Peygâm- Haber’ ve ‘Ber- Götürücü’ kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş kelimedir. Haberci, haber getiren veya haber götürücü anlamlarına gelmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de doğrudan peygamber kavramı bulunmazken peygamberlerle ilgili iki temel özellik vurgulanır:
– Birincisi; Allah Teâlâ’dan bilgiler getirme, vahiy alma, ilahî emirleri insanlara bildirme anlamında nebi veya nübüvvet.
– İkincisi; Allah Teâlâ’dan aldıklarını insanlara öğretme, hayatında tatbik etme, insanları irşad etme anlamında resul veya risalet.
(Her iki özellik hakkında âlimlerimiz uzunca açıklamalar yapmışlardır.)
Gönderilen her peygamber aleyhimusselam bu özelliklerle birlikte şu vasıfları da taşımaktadır:
- Peygamberler, Allah tarafından seçilmişlerdir. Peygamberlik; çabayla, gayretle, azimle kazanılacak bir statü değildir. Peygamberler, bizzat Allah Teâlâ tarafından insanları sırat-ı müstakime yönlendirmek için seçilen mümtaz şahsiyetlerdir.
- Peygamberler birer insandır. Doğarlar, büyürler, üzülürler, sevinirler,imtihana tabi tutulurlar ve vefat ederler. Ancak yalan söylemez, ahlaksızlık yapmaz, insanları yanlışa yönlendirmez ve imkânlarını kişisel menfaati için kullanıp kazanç sağlamaya çalışmazlar.
- Peygamberler hayatın nasıl yaşanılacağına dair strateji belirleyen mutlak örnek ve önderlerdir. Yeryüzünde bulunma nedenini unutan, kavrayamayan, görmezlikten gelenlerpeygamberlere bakarak hayat stratejilerini yeniden düzenleyebilir. Böylece Allah’ın yasakladıklarından Allah’ın emirlerine doğru yön çizerler. Ayrıca peygamberler hitap ettiği devirler için insanlara tam ve mükemmel örnektir. İnsanlar onlara bakarak itidali anlar ve yaşarlar.
- Peygamberler; hikmet ehli ve zeki insanlardır. Muhataplarını çok iyi tanıdıkları için vahyin, insanların gündemlerinde yer almasında çeşitli yöntemler kullanırlar. İnsanlara anlattıklarının tamamıyla kendileri de sorumludurlar. Güçleri yettiğince de sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. Ağızlarından çıkanlar davranış olarak da vücutlarında yer bulmuştur. Bu hassasiyet sözlerinin tesirini artırmış ve kendilerine tabi olanlarda iç denetim mekanizmasını kuvvetlendirmiştir.
Peygamberlerin Ortak Hayatı
Gönderileceği toplumun içerisinde doğmuşlardır. Soyları belli ve asildir. Çocukluklarında olduğu gibi gençliklerinde de kendilerinin olmayana el uzatmayacak kadar karakterlidirler. Ağızlarına yalan, iftira bulaşmamıştır. Allah’ın yasak kıldıklarına karşı net ve tavizsiz bir yaklaşım göstermişlerdir. Toplumlarının örnek insanları olmuşlardır.
Yaşadıkları dönemin ve toplumun meşru ekonomik faaliyetleriyle uğraşmış ve rızıklarını kazanmışlar. Ailelerini ve akrabalarını gözetmişlerdir. Arkadaşları da arkadaşlıkları da insancadır. Toplumlarındaki sosyal sorunlara karşı da aktif rol almışlardır.
Vahiyle muhatap oldukları andan itibaren Allah’ın emirlerini toplumlarına ulaştırma gayreti göstermişler. İnsanları ‘bir ve tek olan Allah’a imana ve kulluğa’ çağırmışlar. Bu çağrıları muhatap kılındıkları toplumun her bireyine ulaşmıştır.
Tevhid çağrısı bitmeyen zulümlerin ve haksızlıkların başlangıcı olmuştur. Fakat etraflarındaki bir avuç toplulukla bile tevhid mücadelesinden vazgeçmemişler. Mücadele devam ederken ahlaklarından da merhametlerinden de asla taviz vermemişlerdir. Yalnızca Allah’ın emirleri doğrultusunda davranmışlardır.
Mücadeleleri yoğun halk kitlelerinin kendilerine tabi olması şeklinde de olmamıştır. Ancak her zaman başarıya ulaşmışlardır. Çünkü mücadeleleri sonuç odaklı değil vahyin hakikatlerini tebliğ odaklıdır.
Onların hepsine selam olsun.