MEFKURE-Kurban ve Allah’a Kurbiyyet

MEFKURE-Kurban ve Allah’a Kurbiyyet

Allah celle celalühu, Kevser Suresinde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” buyuruyor.

Allah celle celalühu, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şahsında biz mü’minlerden kurban kesmemizi istiyor. Kurban hür, mukim olan her Müslüman zengine vaciptir. Ve hicretin 2. yılında meşru kılınmıştır.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de bir hadisi şeriflerinde:

“Kurban kesecek durumda olup da kesmeyen mescidimize gelmesin buyurmaktadır.

Kurban kesmek Allah Teâlâ’ya bir kurbiyyettir, yakınlıktır. Allah Teâlâ’nın rahmetine kavuşmak ve yaklaşmaktır.

Müslümanlar olarak öncelikle ruhen bayrama hazır olmalıyız. Madden hazırlıklı olmanın ötesinde manen de hazırlıklı olmaya çalışmalıyız. Bayram öncesinde çocuklarımıza hediyeler almalıyız. Kurbanlık hayvanlarımızı almalıyız. Evimize israf etmemek şartıyla ihtiyacımız olan yiyecek içecekleri, misafirlerimize yapacağımız ikramları almalıyız. Etrafımızdaki fakir fukarayı gözetmeliyiz. Onlara da bayram sevincini yaşatmak için gayret sarf etmeliyiz. Bunlar karşılıklı olarak Müslümanların birbirine olan vazifeleri cümlesindendir.

Bayramın ilk günü kokular sürünelim. Temiz elbiseleri giyelim. İlla pahalı elbiseler giyinmek değil, temiz elbise şarttır. Çocuklarımıza aldığımız elbiseleri o güzelim günde giydirelim ve beraber camiye gidelim. Camiye giderken her günkünden başka bir yolu tercih edelim. Yolda “Allahu ekber, Allahu ekber, la ilahe illallahu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahil hamd.” diyerek Rabbimizi tekbir edelim, tehlil edelim, tahmid edelim. Çocuklarımızı da aynı şekilde teşvik edip onlara da söyletelim. Onlar küçüktür diye, orada yaramazlık yaparlar diye sakın ola ki camiye götürmemezlik etmeyelim. Varsınlar o zevki onlar da tatsınlar. O ruhaniyetten onlar da nasibdar olsunlar. Ve bizler büyükler olarak çocuklarımızın, körpe yavrularımızın camide yapmış olduğu bazı yaramazlıkları hoş görelim, hatta onu bayramın bir çeşnisi olarak bilelim. Bayram namazını cemaatle kıldıktan sonra evimize neşeyle dönelim.

Her Müslüman durumuna göre kurbanın en iyisini almalı ve kurbanı bayramın ilk günü kesmeyi kendisi için şiar edinmelidir. Şayet herhangi bir mazeretten dolayı 1. günü kesemezse 2. ve 3. günleri de kesebilir.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem iki kurban keserlerdi. Bir tanesini kendisi ve ailesi için, bir tanesini de ümmetinden kurban kesemeyen Müslümanlar için keserdi. Onun için hali vakti yerinde olmayanlar veyahut borcu vesairesi olup da kurban kesemeyenler sakın ola ki üzülmesinler. Çünkü Rasulullah aleyhis selatü vesselam kıyamet zamanına kadar gelen ümmetinden bütün kurban kesemeyenler için kurban kesmiştir. Ne mutlu onlara.

Kurbanı eğer vekâlet vererek başkalarına kestiriyor, biz de kurban kesene yardımcı oluyorsak, kurbanı keserken onunla birlikte biz de “Bismillahi Allahuekber” demeliyiz. Kurbanı kesen besmeleyi kasten terk ederse o kurbanın eti asla yenilmez, haram olur. Ama unutarak çekmemişse mesela o an ki telaşıyla unutsa kurbanı yine kurbandır.

Bir de kurbanı müşterek kesen kardeşlerimiz şuna dikkat etsinler. Yedi kişiye kadar müşterek bir kurbanlık almış ve kesiyorlarsa ortakların hepsi de kurban niyetiyle kesmek durumundadırlar. İçlerinden birisi et niyetiyle keserse o kurban olmaz. Buna da azami derecede dikkat edelim. Öyleyse kurban keseceğimiz arkadaşlarımızı iyi seçelim.

Kurbanı parçalarken de dikkatli olalım. Müşterek kesenler için söylüyorum. “Birbirimize hakkımızı helal ederiz, kilo kilo tartmaya ne gerek var” demeyelim. Çünkü fıkıh kitaplarımıza, âlimlerimize göre muhakkak her parçasını, gramını bile tartarak paylaşmak gerekmektedir. Sonra da yine birbirimize elbette ki hakkımızı helal etmemiz gerekiyor.

Kurbanımızın etini sünnete uygun olarak üçe ayıracağız. Bir bölümünü çoluk çocuğumuzla yiyeceğiz. Bir bölümünü eş dostumuzla, misafirlerimizle yiyeceğiz. Kalan üçte birini de fakir fukaraya dağıtacağız. Fakir fukaraya dağıtmazsak onların hakkını gasp etmiş oluruz. Zengin olan, kurban etine ihtiyacı olmayan kişiler kurbanının tamamını da dağıtabilir veya bir hayır kurumuna bağışlayabilir. Bu bağışlama şekli parasını verip vekil tayin ederek, kurbanı aldırıp kestirerek de olabilir. Veya bizatihi kendisi alır o hayır kurumuna veya bir fakire kurbanı tamamen hediye edebilir. Ya da kendisi keser, etini, derisini bir fakire, bir hayır kurumuna hibe edebilir.

Bazı kardeşlerimiz kurbanı kesiyor, sonradan ihtiyacı da olmadığı halde tamamını evinde bırakıyor, kıyma yapıyor, sucuk yapıyor… Bu uygun bir şey değildir. Ne Peygamberimiz aleyhisselatü vesselamın sünnetine uymakta ne de sülaha-i salihinin sünnetine uymaktadır. Onun için bu sünnete de riayet edelim.

Bu vazifelerimizi en güzel bir şekilde ifa etmeye çalıştıktan sonra kurbanımızın derisi hususunda da titiz olmamız lazım. Bu hususta da duyarlı olmamız lazım. Çünkü kestiğimiz kurbanın her şeyi yarın mizanımıza konacak bi iznihi teâlâ. Öyleyse onun derisini ve bağırsaklarını asla israf etmeyelim. Yanlış yerlerde kullanmayalım. Evimizde bir demirbaş eşya olarak kullanabiliriz, bir seccade, post yapabiliriz. İkincisi de hayır kurumlarına, vakıflara vb. hibe ederiz. Üçüncü bir şık yok. Yani kurban derisini satıp parasını alamayız. Kurban derisini kurbanımızı kestirdiğimiz kasaba kasap ücreti olarak veremeyiz. Bu katiyen caiz değildir. Şayet böyle bir şey yapılmışsa yani kurbanın derisi, bağırsakları kurbanı kesme karşılığında kurban kesen insana ücret olarak verilmişse o kurbanın derisinin kıymeti kadar bir paranın fakirlere, hayır kurumlarına verilmesi lazımdır.

Hizmet müesseselerinde çalışan kardeşlerime de bir tavsiyem var. Malumunuz kurbanı ilk gün kesmek efdaldir. Fakat Allah yolunda bir hizmet varsa, diyelim ki bayramın birinci günü vakıf veya hayır müesseselerinde bir hizmet var. Kurban derisi toplanacak veya canlı kurban bağışı var, onlar kesilecek, yüzülecek, etleri parçalanacak. Bu gibi hizmetler Allah yolunda çok güzel hizmetlerdir ve size de böyle bir teklif gelmişse ki teklif gelmesini bile beklemeye gerek yok. Böyle müesseselere, vakıflara, hayır müesseselerine gideceksiniz, “bu dört günlük bayram müddetince bize bir hizmet var mı?” diye soracaksınız. İlla teklif beklemeyin. İşte hizmet anlayışı bu olmalı. Birisi bize hizmet teklif ederse yaparız. Etmezse evimizde otururuz. Hayır, böyle değil. Müslüman bizzat hizmete talip olacak, “benim yapacağım bir iş var mı?” diye hizmet veren insanlara gidip teklifte bulunacak.

Kardeşlerime tavsiye edeceğim bir husus da bilhassa bu mübarek bayram günlerinde büyüklerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı, dost ve arkadaşlarımızı, hastaları ziyaret ederek dualarını almaya ve gönüllerini hoş etmeye çalışmalıyız. Babalarımıza, annelerimize, ebelerimize, dedelerimize karşı çok daha yakın bulunalım. Mümkünse bayramın dört gününü de onlarla geçirelim. Mümkün değilse geçirebildiğimiz kadarıyla, ne kadar zaman ayırabilirsek o kadar onlarla beraber olmaya çalışalım. Ayrı şehirlerde yaşıyorsak ve gitme imkânımız yoksa daha bayramın birinci günü muhakkak onlara telefon edelim. Bayramlarını tebrik edelim, hal ve hatırlarını soralım, bir emirleri olup olmadığını soralım. En azından böylece onlarla ilgilenelim.

Bilhassa bu günlerde fakir ve muhtaçlara çok çok yardımda bulunmalı, onların da bayram sevincine iştirak etmeliyiz. Onlara sadece maddi değil manevi yardımda da bulunulmalıdır. Yani onların gönlünü hoş edecek tavırlar, yetimlere, kimsesizlere göstereceğimiz bir ilgi, bir muhabbet, bir sevgi, onların başlarını okşamak gibi bir asil hareket de onlara yapılmış manevi bir yardım cümlesindendir.

Kurban Bayramı gecesi, duaların müstecab olduğu bir gecedir. Arefe günü orucumuzu tuttuk, akşamleyin iftarımızı yaptık, böyle bir hazırlıkla o gecemize ulaştık. Gecemizi de ihya edersek, âlem-i İslâm için dua edersek, kendimiz için, ailemiz için, vatanımız, milletimiz için, bütün Müslümanlar için dua edersek bayrama çok güzel bir başlangıç yapmış oluruz.

Gecemizde ne yapabiliriz? Kur’an okuruz, teheccüd namazı kılarız, kaza namazları kılarız, nafile namazlar kılarız, Allah’ı zikir ile meşgul oluruz. Ve el açarız. Secdelere kapanır, dualar ederiz. Günahlarımız için tövbeler, istiğfarlar ederiz. “Bir yıl önce de böyle bir kurban bayramı gecesine ulaşmıştık. Ya Rabbi bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde sana layıkı vechile kulluk edemedim, affet.” diye Rabbimizden af dileriz. Sonra bütün İslâm âlemi için dua ederiz. İslâm âleminin perişanlığı ortada. Şeytan üçgeni İsrail, Amerika ve İngiliz kâfirleri bütün İslâm topraklarında terör estirmektedir. Filistin’de, Irak’ta, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da, Moro’da, dünyanın dört bucağında Müslümanların üzerinde büyük bir terör estirilmektedir.

İşte bu gecede ellerimizi açalım. Gözyaşlarıyla Rabbimize boynumuzu büküp dua edelim. “Ya Rab! Bizi affet.” diyelim. “Ya Rab! Bize yar ve yardımcı ol.” diyelim. “Ya Rab! Bize yeniden o izzetimizi, o şerefimizi bağışla.” diyelim. “Ya Rab! Nefsimizi şeytana zebun eyleme.” diyelim. “Düşmanla bizi terbiye eyleme.” diyelim. Ve Rabbimize yalvarıp yakaralım. İslâm’ın yeniden öncelikle kendi bedenimizde, kendi ailemizde, kendi milletimizde, vatanımızda sonra bütün âlemde hâkim olması için dua edelim, niyaz edelim.

Bir daha bu bayrama, Kurban Bayramı’na ulaşacak mıyız, ulaşamayacak mıyız, kurban kesecek miyiz, kesemeyecek miyiz bilemiyoruz. Öyleyse bu bayramımızı son bayram bilelim, ona göre davranalım aziz kardeşlerim. Bir muhabbet rüzgârı estirelim, aramızda bir kardeşlik rüzgârı estirelim. O meltemler ılık ılık gönüllerimize essin. Gönüllerimizde muhabbet, aşk çiçekleri açtırsın, kardeşlik gülleri açtırsın ve böylece bayramımızı bayram yapalım.

Bu duygularla, bu hassasiyetlerle bi lütfullahi teâlâ idrak edeceğimiz Kurban Bayramı’nızı tebrik ederim. Rabbimiz celle celalühu nice bayramlara daha iyi günlerde kavuştursun. Rabbim bu günlerde yapılan dualar hürmetine, salihler hürmetine, âlemlerin efendisi, ahir zaman nebisi Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hürmetine, Müslümanlar üzerindeki, Müslüman milletler üzerindeki tağuti tasallutları def eylesin. Bütün İslâm coğrafyasında mazlum, mağdur, muztaz’af durumda olanların yar ve yardımcısı olsun. Mü’minlere firaset, basiret, idrak nasip eylesin. Âmin…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.