MEFKURE- İtaate Çağrı

MEFKURE- İtaate Çağrı

 

Biz Müslümanız. Yaşantımızı Kur’an ve sünnetle şekillendirmek mecburiyetindeyiz.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi, O’nun pâk ve nezih hayatını, sünnetini tanımadan Kur’an’ı anlamanın mümkün olmayacağı gerçeğini bilmeliyiz.

Kur’an ve sünnetin bir bütün olduğunu, İslâmî hayatın ancak bu bütünlük içinde yaşanılabileceğini idrak etmeliyiz.

Kur’an’ı tevil etmenin, sünneti tahrif etmenin İslam’ı tahrip etmek olduğunu çok iyi kavramalıyız.

İnsanlık tarihinde hiçbir toplumun seviyesine ulaşamadığı İslam medeniyetinin bu iki ana kaynaktan sulanarak hayat bulduğunun farkında olmalıyız.

Kur’an’sız ve sünnetsiz bir medeniyetin olmayacağını, Kur’an ve sünnetin olmadığı bir yerde, bir toplumda ancak ve ancak vahşetin, zulmün, türlü türlü kötülüklerin, çeşit çeşit ahlâksızlıkların hâkim olacağı hakikatini çok iyi anlamalıyız.

Canımız, efendimiz, ahir zaman nebisi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin rehber edinilmediği hiçbir hizmetin, hiçbir hareketin, hiçbir amelin asla ve asla hayırlı bir netice vermeyeceğini, silinmeyen harflerle kalp ve beynimize yazmalıyız.

Kur’an ve sünnetin değişmez ve değiştirilemez hakikatlerinin, kıyamete kadar fert ve toplumların meşru bütün ihtiyaçlarına, en kâmil manada cevap verecek yüce bir nizam olduğuna bütün kalbimizle inanmanın, tebliğ etmenin ve savunmanın her Müslüman için bir vazife olduğunu, asla ihmal edilmemesi gerektiğini bilmeliyiz.

Allah Teâlâ’nın kendine itaatle berâber Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme itaati emretmesindeki yüce hikmeti idrak etmeliyiz.

 

Geliniz tefekkür edelim.

Söz buraya gelmişken, geliniz hep beraber şu ilâhî mesajları derinlemesine tefekkür edelim:

“De ki, eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Allah, çok affedici ve çok merhametlidir. De ki, Allah’a ve Rasûle itaat edin. Eğer aksine giderlerse, şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmran 3/31-32)

“Ey iman edenler! Allah’a itaat ediniz, Rasûle itaat ediniz ve sizden olan emir sahibine de itaat ediniz. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, onu hemen Allah ve Rasûl’üne götürünüz. Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanız (bunu böyle yapınız). Bu hem daha hayırlı ve hem de netice itibariyle daha güzeldir.” (Nisa 4/59)

“Kim Allah’a ve Rasûl’e itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle berâberdir. Bunlar ise ne güzel arkadaştırlar.” (Nisa 4/69)

“Kim Rasûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz, seni onlara gözcü göndermedik.” (Nisa 4/80)

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin ve Rasûl’e itaat edin de amellerinizi iptal etmeyin.” (Muhammed 47/33)

“Peygamber size ne emretmişse onu tutun. Neden menetmişse ondan da sakının ve Allah’tan korkun. Çünkü Allah azabı şiddetli olandır.” (Haşr 59/7)

Ayet-i kerimelerin meallerinden de anlaşılacağı üzere canımız, efendimiz, tek rehberimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme itaat etmek, Allah Teâlâ’ya itaat etmektir.

O’nun sünnetine ittiba etmek, Kur’an’a ittiba etmektir.

O’nu sevmek, Allah Teâlâ’yı sevmektir.

O’nun ahlakıyla ahlaklanmak, Kur’an’la ahlaklanmaktır.

Görüldüğü gibi Kur’an’la sünnet birbirinden ayrılması asla mümkün olmayan bir bütünlük arz etmektedir. Bu bütünlüğü bozmaya çalışmak, sünneti göz ardı etmek, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yaşantısını yaşantımıza kaynak ittihaz etmemek, İslam’a, Müslümanlara yapılabilecek en büyük kötülüktür.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.