MAVERADAN MACERAYA- Ehlen ve Sehlen Merhaba!

30 Temmuz 2022 Cumartesi günü 1 Muharrem 1444 Hicri yılbaşı idi. Temmuz; İbranice ’de Babil tanrısına verilen bir isim, Muharrem ise Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan Hicri takvimin ilk ayıdır.
Dünya tarihi kavimler göçü ile doludur. İnsanı yeryüzüne yerleştiren Allah bunu çeşitli sebeplere bağlamıştır. Kader ve kaza, adına kudret ve irade denilen ilahi bir plan ve proje dahilinde tıkır tıkır işlemektedir. İklim değişikliği ile gelişen kuraklık, açlık, kıtlık, savaş, hastalık birer sebeptir. Dini, siyasi, askeri, iktisadi ve sosyal nedenler bu yeryüzü hareketini tetiklemiş, peygamberler ve ümmetleri de göç dalgasından payını almıştır. Nitekim; İbrahim aleyhisselam, Nemrut ve avenesinin kendisini ateşle yakma teşebbüsünün ardından ‘’Doğrusu ben Rabbimin emrettiği yere hicret ediyorum’’ demiş, sırasıyla Filistin’e, Mısır’a, Mekke’ye göçmüş, nihayet Kenan diyarına yerleşmiş ve yeğeni Lut aleyhisselam kendisine eşlik etmiştir.
Hud aleyhisselam’ın kavmi Ad ve Salih aleyhisselam’ın kavmi Semud gibi Musa aleyhisselam’ın kayınpederinin münkir kavmi de ‘’Ey Şuayb! Seni ve beraberindeki iman edenleri memleketimizden çıkaracağız yahut dinimize döneceksiniz’’ diyerek tehdit etmiş ve hicrete zorlamıştır. Keza; Hz. Musa, Allah’ın emriyle geceleyin Mısır’dan yola çıkardığı İsrailoğullarını göç ettirmeyi başarmış, peşlerine düşen Firavun ve ordusu Kızıldeniz’de köpek balıklarına yem olmuştur.
Siyer-i Nebi, Peygamber Efendimizin hayatıdır. Hicret, peygamber Efendimizin hayatını ikiye bölen mühim bir hadisedir. O’nun hicretten önceki hayatı Mekke dönemi, hicretten sonraki yaşamı ise Medine dönemi olarak ele alınmıştır. Hatta nazil olan sureler ve ayetler Mekki veya Medeni olarak hicrete göre tasnif edilmiştir. O’nun örnek hayatı zihnimizde kronolojik olarak canlanmıştır.
Mekkeli müşriklerin zulüm ve işkenceleri, Ammar, Yasir ve Sümeyye’nin şehit edilmeleri, Müslümanların Habeşistan ‘a hicretleri, Ebu Talib ve Hz. Hatice radiyallahu anha’nın vefatları, Taif yolculuğu ve Mirac mucizesi, Akabe Biatleri, Darun Nedve’nin ölüm fermanı, Ebu Bekir radiyallahu anh ile Mesfele’den çıkışları, devesi Kasva’ya bindiğinde‘’Rabbim! Gideceğim yere doğrulukla girmemi sağla, çıkacağım yerden doğrulukla çıkar ve tarafından bana hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver’’ niyazı, Sevr Dağında gizlenişi, Süraka bin Malik’in takibi ve hidayeti, Ranuna Vadisinde Ben-i Salim Yurdunda ilk Cuma namazının kılınışı, Küba Köyünde ilk Mescid inşası, Kulsüm bin Hidm’in evinde misafirlik, Medine’ye intikal, 14 günlük hasretin vuslata dönüşü, Ebu Eyyub-el Ensari’nin evinde kalışı, Mescid-i Nebi’nin inşası, ilk nüfus sayımı, Medine Vesikası, Evs ve Hazrec Kabilelerinin İslam’a girişleri, İslam Medeniyetinin/Devletinin kuruluşu.
Artık hicretle cihada kapı aralanmış, savaşa izin verilmiştir. Cihad varken hicret kapısı kapanmıştır. Devlet olduktan sonraki hicretin adı ricattir. Ricat zamanla irtidata döneceği için haramdır. Artık, mü’minler Medine’den Mekke’ye fetih için gidecektir. Allah hicret edenlerden razı olmuştur, sayısız nimetler vererek onları da memnun etmiştir. Ayrıca diriliş gününde Muhacirleri altlarından nehirler akan cennetlerde konuk edeceğini müjdelemiştir. Hasta, topal ve a’ma hariç hicret etmeyenler kınanmıştır. İman ettiği halde hicret etmeyenlerle dostluk kurulmayacağı, aksine tüm ilişkilerin kesilmesi gerektiği belirtilmiştir. Zira hicret etmek bir tercih değil zorunluluktur. Namaz ehli olmasına rağmen şeytan tüylü adamlar ve İblis huylu Tağutlar ile kol kola gezilemeyeceği tenbih edilmiştir. Müslümanın camideki kıblesi ile cemiyetteki kıblesi aynı olmak zorundadır. Müslüman gibi görünüp gezici papaz gibi yaşamak caiz değildir, haramdır. Zira; hicretin amacı devlet erkini tesis edip İslam kültür ve medeniyetini hâkim kılmaktır. Hicretin gayesi mü’minlerin güven ve barış içinde inançlarını milli ve manevi değerlerini doyasıya yaşamalarıdır.
Hicret edemeyen tecrit edilir. Hicret ile hicrana son vermek esastır. Devlete giden yol hicretten geçer. Devlet olamayan dernek olur. Dernek olamayan derdest olur. Batılıların adına migration dedikleri göç hareketi artık fiziki değil, beyin göçü şekline dönmüştür. Adamın aklı başka yerde cismi başka yerdedir. Kölelik de artık sade bir pranga ile olmuyor. Meydan kiralık ve satılık hainlerle doludur. Rabbim bizi hainlerin şerrinden korusun.
Hicret sayesinde Ehl-i Yesrib/fesat ocağının adamları Taybe Beldesi’nin güzel, hoş insanları olmuştur. Medine semaları Mekke’den inkişaf eden vahyin ışıklarıyla Medine-i Münevvere adını almıştır. Medine şehrinin kurucu iki kabilesi Evs ve Hazrec arasında Yahudiler tarafından sürekli kaşınan anlamsız Buas Harplerinin yerini artık İslam kardeşliği almıştır. Savaş yerine barış gelmiştir. Anlaşmak her zaman güzeldir. Zira savaşın kazananı olmaz. Lakin her savaş kötü değildir. Bazı savaşları sonuçları ile değerlendirmek gerekir. Hz. Aişe radiyallahu anha’ya göre Buas; Allah’ın Rasulullah için hazırlamış olduğu bir gündü. Zira; hicret sayesinde gerçekleşen İslam kardeşliği ilan edilince Evs ve Hazrec kabileleri arasında 120 yıldır devam eden anlamsız savaşları sona ermiştir.
Tarih 20 Eylül 622 Pazartesi günüydü. Rasulullah’ı bekleyen mü’minler Harre’ye koştular. Dillerden inciler gibi kasideler dökülüyordu: Tale’al bedru aleyna min seniyyet-il veda. Vecebeş şükrü aleyna, ma dea lillahi da’. Eyyühel meb’usü fina. Ci’te bil emril muta’.Ci’te şerraftel Medine, merhaben ya hayra da’. Ente şemsün ente bedrun. Ente nurun ala nur. Ente misbah-üs Süreyya ya Habibi ya Rasul.
Peygamber Efendimiz, kendisini karşılayan mü’minlerin heyecanlarına ve sevgilerine tercüman olmak için şöyle dua etmiştir: Allah’ım! Ashabımın hicretini kararlı kıl, onları topukları üzerinde geriye döndürme.
Akdeniz’in azgın sularında can veren pervaneler bize bir zamanlar kırık dökük teknelerle Habeşistan’a hicret eden sahabeyi hatırlatıyor. Yalnız bir farkla. Onlar dinlerini yaşamak için hicret etmişlerdi. Bir deve yükü dışında bütün eşyalarını, evlerini, yurtlarını, bağlarını ve hurma bahçelerini terk etmişlerdi. Bunlar ise vatanlarını can siperane savunmak yerine dünyalarını daha müreffeh bir ortamda yaşama niyetiyle yola koyulmuşlardır. Eğer Müslümanlar inançları uğruna hicret etseler her dönemde bir Necaşi Ashame bulunacaktır. Siz Ebu Seleme, Amir bin Füheyre, Leyla binti Ebu Hasme, Numan bin Beşir, Mus’ab bin Umeyr olun, sizi de evinde ağırlayacak bir Eyüp Sultan olacaktır. “Üzülmeyin, Allah sizinle beraberdir” ayeti sizin için de geçerlidir. “Gerçek muhacir, Allah’ın yasakladığı kötülükleri, haramları ve günahları terk eden kimsedir.” İman esaslarını, İslam’ın şartlarını, Kur’an hükümlerini terk eden bir kişi asla muhacir olamaz. Hicret; aklen, kalben ve zihnen halkı terk edip Hakka ulaşmaktır.
Başkanlığını Es’ad bin Zürare’nin çektiği altı kişilik heyet 621 yılında 12 kişi olarak gelmişler ‘’hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayacaklarına, hırsızlık edip çalmayacaklarına, zina ve fuhuş yapmayacaklarına, çocuklarını rızık endişesi ile öldürmeyeceklerine, birbirlerine iftira etmeyeceklerine, Allah ve Resulünün emirlerine uyacaklarına‘’ dair söz vermişlerdir. İkinci Akabe biatlerinde ise Hz. Abbas, peygamber Efendimizi sahiplenmenin kendilerine pahalıya mal olabileceğini hatırlatması üzerine her halükârda O’nu koruyacaklarına dair söz verince hicret kapıları açılmış, Allah ve Rasulü onları Cennet ile müjdelemiştir.
*Selamün aleyküm bima sabertüm feni’me ukbed dar.
*Ve aleykümüs selam ehlen ve sehlen merhaba.