MAVERADAN MACERAYA-Atını Seven Mayısına Katlanır

Güzel atlar diyarı Kapadokya’dan herkese selam ve sevgiler…
“(Allah), Binmeniz ve güzelliğini seyretmeniz için atları, katırları, eşekleri de yarattı. O, sizin bilmediğiniz başka şeyler de yaratır.” (Nahl, 8)
Ayetin tefsirinde bu üç hayvanın etinin ve sütünün zamanın değişen şartlarına göre haramlığı veya mekruh olduğu üzerinde durulmuştur.
“Yemin olsun nefes nefese koşanlara; sonra çakarak kıvılcım saçanlara; sabahleyin ansızın baskın yapanlara; derken o sırada tozu dumana katanlara; peşinden orada bir topluluğun ta ortasına dalanlara!” (Adiyat, 1-5)
Savaş sırasında düşman üzerine saldıran atlar tasvir edilmekte ve eski savaşların insandan sonra en önemli unsuru olması dolayısıyla atlar üzerine yemin edilmektedir. Yeminin amacı, böylesine yararları bulunan ve insanların en çok sevdiği mallardan olan atları onlara bağışlayanın Allah olduğuna işaret etmek, özellikle sonraki ayetlerdeki mesajın önemine dikkat çekmektir. (DİB, Kur’an Yolu Tefsiri)
At; binme, yük çekme, taşıma, yarış vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı bir hayvan ismidir. Yarış, koşu ve binek atları şeklinde farklı cinsleri vardır. At, satranç oyununda, her yönde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak, (L) harfi biçiminde hareket eden taşın adıdır.
Atın yavrusuna tay, dişisine kısrak, picine katır, erkeğine beygir denir. Halk dilinde motorların gücü beygir gücü ile değerlendirilir. Hz. Ali radiyallahu anh’ın bindiği ata özel manada Düldül, yarış atlarına küheylan, işinden azat edilmiş atlara yılkı, çekim gücü düşmüş beygirlere kadana denir.
At, yiğidin yoldaşıdır. Tarih boyunca insana en yakın ve en sadık bir yol arkadaşı olan atlar üzerine, özellikle varlık mücadelesini at sırtında geçiren necip milletimize mahsus o kadar çok atasözü ve deyimi var ki; bunlardan meşhur olanları paylaşalım.
At binenin, kılıç kuşananın. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Gelin ata binmiş, ya nasip demiş.
Atını seven mayısına katlanır. Yaz yağmuru atın yelesinden keser.
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.
At sahibine göre kişner. Ata eyer gerek, eyere er gerek. At izi it izine karıştırılmasın.
Önce atımı yemlerim, sonra çayımı demlerim. Atın ölümü arpadan olsun.
Atın yiğidine doru, insanın yiğidine deli derler. Attan inip eşeğe binmek zordur.
Atın ürkeği, yiğidin korkağı sevilmez. Atlar tepişir, arada eşekler ezilir.
Hayırlı at, hayırlı evlat, hayırlı komşu, hayırlı silah, hayırlı avrat.
At yedi günde, it yediği günde belli olur. At atasıyla, katır anasıyla bilinir.
Yarış atı çifte koşulmaz. At bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz.
At nallanırken kurbağa ayak uzatamaz. Atın varken yol tanı, ağan varken el tanı.
Attan düşen yorgan döşek, eşekten düşen kazma kürek.
Türkler tarihî Çin Seddi’ni Arap atları ile geçmiştir. AB engelini de Arap sermayesi ile geçecektir. Truva atları, Çanakkale ilinin tarihi anıtıdır. Lokman Hekim’in oğlunun idrardan sıkışınca atından aniden inip atının duldasına sığınarak ayakta işemesi üzerine “Ben olsaydım atın üzerinde iken işerdim.” sözü prostat hastaları için önemli bir tespit ve tavsiyedir.
Atların beslendiği yerlere hara, at bakıcısı ve atı eğiten kişilere de seyis denir. Arapçada siyaset kelimesi de aynı kökten gelir. JAKEM yani; Jandarma At ve Köpek Eğitim Merkezlerinde yetişen cins atlar ve eğitimli köpekler sayesinde terörle ve uyuşturucu mafyası ile mücadelede önemli mesafeler kat edilmiştir. Aslında siyaset, insan ve toplumu eğitme ve kullanma sanatıdır. Lakin ortalıkta at sineği gibi dolaşan bazı at cambazları ve at hırsızları siyaset sanatını istismar etmektedir. Tıpkı; Veli Dede hipodromunda düzenlenen at yarışlarında at koşturan jokeyler ve güzelim atlar üzerinden bahis ve kumar oynattıkları gibi.
Rahmetli Mustafa dedemin meşhur sorusunu nalbantlar duymadan bir de ben yönelteyim seyislere!.. Seksen serat, doksan dorat, yüz bin kırat. Nalı mıhı ne eder?
Şaka bir yana, asiller görevini yapmıştır, şimdi sıra vekillerde. Umarım, Çankaya yokuşunda meselelere at gözlüğü ile bakılıp koşu atlarının yelesi dağıtılmaz. Umarım, Saman pazarı ve At meydanında toplanan cinler atın kuyruğunu dolaştırmaz. Dilerim, atın üstünde kimseyi kuduz dalamaz. Gerçi cumhur cevabını ne güzel vermiştir: “Haydi oradan AT arabası!.. Yürü!.. Bas!.. Git!.. Millet sizi trafikten men etmiştir!..”
Cumhur kervanı, yola revan olup menzil-i maksuduna rahvan atlarla devam edecektir Allah’ın izniyle. Yalnız; mazide Kuzey Irak merkezli Babil Hükümdarlığı yapan ve Belkıs ile yastığını birleştiren Süleyman aleyhisselam tam bir at meraklısı idi. O’nun bu aşırı sevgisi bir an Allah’ı unutmasına sebep olmuş, ilahi bir ikaz ile dizlerinde kireçleme meydana gelmiş ve bir gün atın üzengisine basarken yığılıp kalmıştır. Bu yüzden “Padişahım sen çok yaşa!” diye sürekli övgüler yağdıran meddahlar yerine, “Sultanım! Atınız öldü!” dediği için ademe mahkûm edilen vezir-i vüzera affedilmelidir. Çünkü her şey fanidir. Baki olan sadece Rabbimizdir.
Ya Baki entel Baki!