LA HAVLE – Ölürken Ne Dediler

LA HAVLE – Ölürken Ne Dediler

Ölüm, ne büyük bir hakikat. Ölüm döşeğinde can boğaza dayanınca; mü’minin de, münkirin de karanlığı aydınlatacak, hakîkate ışık tutacak itiraflarına şahit olur başında bulunan insanlar.

Özellikle Hakk’ı, hakîkati, ahireti inkâr eden, bu dünyada yaptıkları zulmün, haksızlıkların, döktükleri kanın ve gözyaşlarının sorulacağı bir hesap gününü inkâr eden katmerli kâfirlerin ölüm anında maskeleri düşer, pişmanlıklarını dile getirerek gerçeği ifâde etmeye mecbur kalırlar. Ne çâre ki, son pişmanlık fayda etmiyor.

*Her şeye alaycı bir gözle bakan filozof Voltaire korkunç bir sona mâruz kaldı. Kendisine bakan hemşire diyor ki: “Avrupa’nın bütün parası ve serveti için dahî olsa, daha hiçbir imansızı ölürken görmek istemem… Bütün gece bağırdı, kurtuluş için haykırdı.”

*David Hume: Ateistti (dinsizdi) ve bağırıyordu: “Alevler içindeyim. Yanıyorum. Ümitsizliğim korkunç, her hâl dehşet verici.”

*Cesare Borcia (Devlet adamı): “Hayatım boyunca her şey için tedbir aldım, yalnız ölüm için değil… Ve şimdi tamâmen hazırlıksız bir şekilde ölmek zorundayım.”

*Hobbes (İngiliz Filozof): “Karanlık içinde korkunç bir atılışın bekleyişi içindeyim.”

*Jagdoa (Rus gizli emniyetinin başkanı): “Bir Allah muhakkak var. Günâhlarımdan dolayı beni cezalandırıyor, azap içindeyim.”

*Sir Thomas Scott (İngiliz Lordlar Kamarası Eski Başkanı): “Bu âna kadar, “Allah” ve “Cehennem” yok diye düşünüyordum. Şimdi biliyor ve hissediyorum ki, her ikisi de var. Ve ben yaratıcının âdil hükmü ile felâkete mahkûmum.”

*Heideger: “Toprak ayaklarımızın altından kayıyor, dostlarım!”

*Goethe: “Işık, biraz daha ışık!”

*Napoleon: (Özel doktoru yazıyor): “Kral, yalnız ve terk edilmiş hâlde ölüyor. Can çekişmesi korkunç, tüyler ürpertici!”

*Churchill: (İngiliz Devlet Adamı): “Ben gerçekten dîvâne, delinin birisi imişim!”

*Aldous Huxley der ki: “İnsan hangi şey üzerinde olursa olsun, hüküm verirken “Ölüm döşeğinden bakıyormuş gibi bakmalı, öyle davranmalıdır.”

Güzel bir söz. Doğru bir tavsiye. Bir mesele hakkında hüküm verirken; ölüm döşeğinden bakıyormuş gibi bakabilsek bir insan olarak! O bakışın gereğini yerine getirmenin sızısını, gayretini, heyecanını taşıyabilsek yüreğimizde! Her akşam yatağımıza girerken, ciddi bir nefis muhasebesi yaparak girebilsek!

Sabaha çıkacak olursak eğer, istiğfarımızı, hamdımızı, şükrümüzü artırmaya; suçumuzu, günahımızı, hatâlarımızı terk etmeye niyet etsek yeniden.

Ve ölürken biz ne diyeceğiz acaba, bilmiyoruz? Bir “Son Nefes” endişesi taşısak, alıp verdiğimiz her nefeste.

Ve “Allah… Allah… Lâilâhe illâllah” diyerek kavuşsak Rabbimize. O zaman düğün de bizim, bayram da bizim.

Rabbim; Son neftse imanımızdan ayırma bizi…

Hamd Sana, Şükür Sana Allah’ım.

Salât-ü selâm, sevgili Habîbine olsun Ya Rab!

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.