LA HAVLE – Bir Muallim Bir Talebe Bir Öğüt

Dilimize vurulan darbenin acısını hâlâ ağzımızda hissediyoruz. Güçlük çekiyoruz birbirimizin dilini anlamakta, dertlerine derman olmakta…
Bu aziz vatanı bizlere emanet eden ecdadımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz. Ne onlar bizi tanıyor, ne biz onları.
Talebeye ‘öğrenci’ dediler, Muallim’e ‘öğretmen!’ Öğrenci öğrenmedi! ‘Öğretmen’ diye sıkı sıkı tembih ettikleri için onlar da öğretmedi.
Bilge bir Muallim olan İmam-ı Âzam Hazretlerinin, talebesi Yusuf bin Semti’ye olan şu vasiyeti, aynı zamanda asırlar öncesinden bizlere yazılmış bir tavsiye mektubudur.
Buyurun, bu kıymetli mektubu birlikte okuyalım:
“Evlâdım! İnsanlarla hoş geçinmezsen, anan baban bile olsalar sana düşman olurlar. Güzel geçinirsen, akraban bile olmasalar sana ana baba gibi olurlar.
Şimdi gözümün önünden şöyle geçiyor:
Basra’ya gidiyorsun. Onlara muhalefete başlıyorsun. Aralarına karışmıyorsun. Sen onları terk ediyorsun, onlar da seni terk ediyorlar. Sen onlara darılıyorsun, onlar da sana. Sen onlara sapıklık isnat ediyorsun. Onlar da seni dalalette sayıyorlar.
Böyle yaparsan hem sana hem bize leke olur. Onlardan kaçmak istersin. Bu akıl işi değildir. Geçinmek gereken yerde yüze gülmeyen akıllı sayılmaz.
Herkese mertebesine göre itibar et. Şeref ehline ikrâmda bulun. İlim ehlinin büyüklüğünü tanı. Üstadlara hürmet et. Halkla yakından görüş. Gençlere az olmak üzere lâtife yap. Sultana ilgisizlik gösterme.
Hayırlı kimselerle arkadaşlık yap. Kimseyi hakir görme. Yiğitlik, iyilik ve cömertlikte kusur etme. Sırrını kimseye söyleme. Denenmedikçe kimsenin dostluğuna güvenme.
Alçak ve hasis kimselerle dost olma. Sefihlerle düşüp kalkma. Hoşa gitmeyen şeylere alışma. Sabırlı ve tahammüllü ol. Güzel ahlâklı, geniş yürekli, derya gönüllü ol. Elbisen temiz ve yeni, bineğin iyi olsun.
Bir fitne işitirsen düzeltmeye gayret et. İşittiğin iyi şeylerin artmasına çalış. Yemek yedirmekte cömert ol. Açları doyur.
Cimriden efendi, baş olmaz. Sana ister iyilik, ister fenalık yapsın; herkese iyilikte bulun. Affedici ol. Her hatayı görme. Bazen göz yum.
Arkadaşlarından hasta olanları ziyaret et. Görünmeyenleri araştır… Sana gelmeyenlere sen git. Seninle ilgilenmeyenlerle sen ilgilen. Herkese sevgi göster. Herkese selâm ver.
Yeterince olgunlaşmamış, yeterince bilgi sahibi olmayan kimseler olsalar da bir mecliste beraberken senin bildiklerine aykırı şeyler söylerlerse hemen karşı çıkma.
Şayet sana da sorarlarsa söze; onların doğru bildiği doğrulardan başla. Sonra “Bu konuda bir de şöyle bir görüş vardır, delilleri de şöyledir.” diyerek kendi bildiğine geç.
O zaman seni de dinlerler ve ilimdeki dereceni anlayarak söylediklerine hak verirler. Sana gelenlerin hepsine bir nevi ilim göster. Her biri senden bir şey öğrenmiş olsun. Onlara değerli bilgiler ver. Önemsiz şeyler söyleme. Samimi ol.
Az ve güzel lâtife yap. Zira dostluk, ilme devamı sağlar. İnsanların işlerini gör, meselelerini hallet, kusurlarını büyütme, yumuşak davran. Hiçbir zaman bezginlik gösterme. Kendini onlardan biri gibi tut.”
Ne güzel bir muallim, ne güzel bir talebe ve ne güzel bir öğüt.