KUR’AN İKLİMİ-Tâ-Hâ Suresi 114. Ayet/Abdulkadir Yılmaz

“…De ki: Rabbim! İlmimi artır.”
Rabbimizden, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e ve O’nun şahsında bizlere emir kipinde bir tavsiye…
Allah Teâlâ, bizlerden ilmimizin artması için dua etmemizi istiyor. Çünkü bütün güzellikler ilimle daha iyi fark edilir ve ilimle ortaya çıkar. İlimle insanlık olur, ilimle medeniyet gelişir, ilimle insan Rabbine kulluk seviyesine ulaşır. Asıl ilim, Allah’ı tanımak, O’nun dinini bilmek ve O’nun istediği şekilde O’na kulluk etmektir.
Yunus’un diliyle;
“İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır”
Bundan dolayıdır ki gayesi insanlığa insan olduğunu öğretmek olan İslam, cahilliğe savaş açarcasına, ilk vahyini Rabbimiz’in adıyla ve var gücümüzle okumayı emrederek göndermiştir. İlk inen 5 ayetin tamamı ilimle ilgilidir:
﴾1﴿ Yaratan rabbinin adıyla oku!
﴾2﴿ O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır.
﴾3-5﴿ Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, insana bilmediğini öğreten Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
Bu ayetlerde dikkatimizi çekiyor ki; insanlığa ilk hitap “oku” olmakla birlikte, yine bu ilk inen beş ayet içerisinde okumak, kalem, yazmak, öğrenmek, öğretmek, bilmek gibi ilimle ilgili altı terim geçmektedir. Aslında ilk inen bu ayetler bile İslam’da ilmin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yeter.
Fakat Kur’an bununla yetinmemiş, sanki bize ‘İslam eşittir ilimdir’, ya da ‘İslam ilim dinidir.‘ dedirtecek şekilde birçok ayette ilim öğrenmek emredilmiş, cahillikten sakındırılmıştır. Yine bu minval üzeredir ki; “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? …” (Zümer Suresi 9) ayeti ile Rabbimiz, bilenlerin her zaman üstün olduğunu vurgulamıştır. Tabii ki burada bilmekten kasıt ilk önce Allah’ı bilmek, Allah’ı tanımaktır, değilse Allah’sız ilim, zulmü ve vahşeti artırıp insanlığı hüsrana sürüklemektedir.
Şu da bir gerçektir ki; İslam, Allah’ı tanımakla birlikte bütün fennin ve teknolojinin de Müslümanların elinde olmasını istemiştir. Bu ilimlere sahip olanlar, insanlık üzerinde maddi bir bütünlük kurup bunu vahşetlerine vesile etmektedirler. Son iki yüz yıldır Müslümanların çektiği sıkıntılar Allah’tan ve ilimden uzaklaşmanın bir sonucudur. İlmi ve teknolojiyi terk eden Müslümanlar her gün zulüm görmeye mahkum olmuştur. Yıllardır Filistin’de, son iki yıldır da özel olarak Gazze’de gördüğümüz, katliam ve soykırım derecesine varan zulmü sadece seyretmek zorunda kalan Müslümanların en büyük suçu da herhalde Allah’tan ve ilimden uzaklaşmaktır.
Şanlı Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında rehavete kapılarak dünyevileşmemiz, Birinci Dünya Savaşında büyük bir mağlubiyeti ve devletimizi kaybetme cezasını bize getirmiştir. Fakat bu savaşlardan sonra İslam beldelerinde kurdurulan kukla devletler, halkı din konusunda ve diğer bütün alanlarda cahil kalmaya mahkum etmiştir. Allah’tan uzaklaştırılan, dinini tanımayan nesiller, diğer ilimlere de ilgisiz kalmış, İslam alemi halihazırda ki perişan haline düşmüştür. Bugünkü perişan, ahlaksız, seviyesiz yaşantımızın sebebi de Allah’ı yeterince bilmememiz ve O’ndan hakkıyla ittikâ etmememizdir: “Allah’tan kulları içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar.” (Fâtır sûresi, 28)
Allah’ı tanımayanın O’ndan hakkıyla korkması ve iyi bir insan olması mümkün değildir.
“Allah’ın güzelliğini, büyüklüğünü gereği gibi bilemediler. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” (Hac,74)
“… Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir…” (Mücadele, 58/11)
Kur’an aynı zamanda cahillikten de sakındırmıştır:
“Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım!” (Bakara: 32),
“Sakın cahillerden olma!” (En’am: 35),
“Sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim.” (Hud: 64)
İçinde bulunduğumuz bu halden kurtuluşumuzun tek çaresi ise Rabbimize dönüp O’nun emri olan bütün ilimlere var gücümüzle sarılıp, yeniden ilim sahibi nesiller yetiştirerek toparlanmamızdır.
Liderimiz, Önderimiz, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de ümmetini şiddetle ilim öğrenmeye teşvik etmiştir. Bu konuda kendisinden birçok hadis-i şerif varid olmuştur. Bunlardan sadece birkaç tanesi şu şekildedir:
“Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.”
“Her şeyin bir yolu var. Cennetin yolu ilimdir.”
“İlim Çin’de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.” (Beyhaki, Şuabu’l-İman, Beyrut, II. 254)
“Hikmet müminin yitik malıdır; nerede bulsa alır.” (Tirmizi, İlim 19)
“Kadın ve erkek her Müslüman’a ilim öğrenmek farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)
“İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizî, İlim 2)
“Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz ki Allah, melekleri, gök ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve balıklar bile insanlara hayrı öğretenlere dua ederler.” (Tirmizî, İlim 19)
“Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah’ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse.” (Buhârî, İlim 15,)
Diyoruz ki: Ey Rabbimiz ilmimizi arttır, seni hakkıyla tanıyıp sana hakkıyla kulluk etmeyi, razı olacağın halde huzuruna varmayı bize nasip eyle! Amin.