KUR’AN iKLİMİ- Kur’ân-ı Kerîm’in Davet Ettiği İnanç Esasları

KUR’AN iKLİMİ- Kur’ân-ı Kerîm’in Davet Ettiği İnanç Esasları

İslâm’da her şey imanla başlamaktadır. İman, huzur, başarı ve kurtuluşun birinci anahtarıdır. Sağlam bir imana sahip olan insan, bu dünyada başına gelen belâ ve musibetlere karşı sabır ve metanetle davranabilir. Böylece belâ ve musibetlerin baskısından kolaylıkla kurtulur. Kuvvetli bir iman, insana bu dünyada huzur bahşeder. Ahirette ise ebedi kurtuluşa vesile olur. O halde insan için bu derece önemli olan iman nedir ve iman esasları nelerdir?

İman kelimesi Arapça sözlükte, “أَمْنٌemn” kökünden türetilmiş olup mutlak olarak “tasdik etmek” anlamına gelmektedir.[1] Terim olarak iman ise, “Hz. Muhammed’in aleyhisselam Allah’tan alıp getirdiği ve haber verdiği her şeyin doğru olduğunu kabul ve itiraf etmek” demektir.[2] Bunların doğruluğunu dil ile söyleyen ve kalben tasdik eden kişi mümin sayılır.[3]

İnsanın nelere iman edeceği, nelere iman etmeyeceğini Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de Resulü de sünnetinde açıklamıştır. Nitekim Yüce Allah, Nisâ Sûresi 136. âyette şöyle buyurmaktadır:

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا

Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır.

Bu âyet-i kerimede inanılması gereken iman esasları; “Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve ahirete iman” olarak beş madde halinde sıralanmaktadır. Müminlerin özelliklerinin açıklandığı Bakara Sûresi 177. âyette de; “Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman” şeklinde sıralanmıştır. Her iki âyette de kadere iman, inanılması gereken bir iman esası olarak zikredilmemiştir. Bu âyetlerde zikredilmemiştir diyerek kadere imanı bir iman esası saymamak doğru değildir. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’in birçok âyetinde kader konusu zikredilmektedir. Buna şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:

“…Allah’ın katında her şey bir ölçüye göredir.”[4]

Her şeyi yaratıp bir ölçüye göre takdir etmiştir.”[5]

Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.”[6]

Bir konuyu doğru olarak anlayabilmek için Kur’ân’a parçacı değil, bütüncül olarak yaklaşmak gerekir. Yani konu ile ilgili bütün âyetleri birlikte değerlendirip anlamak gerekir. Aksi takdirde eksik ve yanlış anlayışlar ortaya çıkmaktadır. Günümüzde birçok insanın İslâmî meselelerde hataya düşmelerinin en önemli sebeplerinden biri, Kur’ân’a parçacı yaklaşımdır. Ayrıca hadis-i şerifler de Kur’ân-ı Kerîm’deki çoğu hususu pekiştirmekte ve tamamlamaktadır. Dolayısıyla konu ile ilgili hadislerin de araştırılması ve incelenmesi gerekir. Ancak bu şekilde konu ile ilgili doğru bir sonuca varılabilir. Zira İslâm dininde birinci kaynak Kur’ân-ı Kerîm, ikinci kaynak ise sünnettir.

İman esaslarıyla ilgili Hz. Peygamber’den Cibrîl hadisi şeklinde meşhur olmuş bir sahih hadis rivayet edilmiştir. Bu hadiste Allah Resulü imanı; “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanmandır. Kadere, yani hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna da inanmandır.” şeklinde tarif etmiştir.[7]

Âyet ve hadisler birlikte değerlendirildiği zaman imanın altı esası olduğu anlaşılmaktadır. İman parçalanma ve bölünme kabul etmez. Yani inanç esaslarından birini inkâr eden, tamamını inkâr etmiş gibi olur. Allah ve Resulünün beyan ettiği bütün iman esaslarına iman etmek gerekir. Nitekim bütün ilahî dinlerde iman esasları aynıdır. İlk peygamber insanları hangi iman esaslarına davet ettiyse son peygamber de insanları aynı iman esaslarına inanmaya davet etmiştir. Dolayısıyla bütün ilahî dinlerde iman ve ibadetler tevkîfîdir. İman ve ibadetler vahye bağlı olarak belirlenmiştir. Bu konuda insanların fikir yürütmeleri, içtihat etmeleri söz konusu değildir.

İman esaslarını kısaca açıklayacak olursak;

1. Allah’a İman: İman esaslarının birincisi ve temeli Allah’a imandır. Diğer bütün iman esasları Allah’a iman esasına dayanmaktadır. Nitekim bütün İlahî dinlerde insanların ilk olarak imana davet edildikleri husus Allah’a imandır. Bütün peygamberler insanları tevhid inancına/Allah’ın varlığı ve birliğine imana davet etmişlerdir. Allah, her şeyi yaratan ve idare eden, varlığı zorunlu olan bir ve tek ilahtır. Dolayısıyla ibadete ve övgüye layık olan, eşi ve benzeri bulunmayan tek ve en yüce mâbuttur.

2. Meleklere İman: Allah, emir ve yasaklarını peygamberlerine melek vasıtasıyla bildirmektedir. Dolayısıyla meleklere iman olmadan, kitaplara ve peygamberlere iman olamaz. Bu sebeple melek inancı âyet ve hadislerde, kitaplara ve peygamberlere imandan önce zikredilmiştir.[8] Melekler Allah’ın ilahî vahyini peygambere iletmede aracılık görevi yapan elçilerdir. Meleklerin başı Cibrîl aleyhisselam’dır. Mikâil, İsrâfil ve Azrâil de diğer büyük meleklerdir. Bunlardan başka çeşitli görevler icra eden sayısız melek mevcuttur.

3. Kitaplara İman: Meleklerin peygamberlere indirdikleri vahiyler, kitaplar ve sahifeler olarak adlandırılır. Kitaplara iman da farzdır. Kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamberlere kitaplar, bazı peygamberlere de suhuflar indirildiğine ve bunların içindeki bütün bilgilerin doğru ve gerçek olduğuna inanmaktır. Yüce Allah birçok peygambere sahifeler indirdiği gibi Tevrat’ı Hz. Musâ’ya, Zebûr’u Hz. Dâvûd’a, İncil’i Hz. İsâ’ya, Kur’ân-ı Kerîm’i de Hz. Muhammed’e indirmiştir. Kur’ân-ı Kerîm dışındaki bütün ilahî kitaplar ve suhuflar, zamanla insanlar tarafından değişikliğe uğratılmıştır. Bizler ilahî kitapların günümüzdeki şekline değil, Allah’tan gelen bozulmamış şekline iman etmekle yükümlüyüz.

4. Peygamberlere İman: Allah’a iman, Allah’ın insanlara rehber ve yol gösterici olarak gönderdiği peygamberlere imanı gerekli kılar. Nitekim peygamberler Allah’tan vahiy yoluyla aldıkları buyrukları insanlara tebliğ etmişler ve kendi hayatlarında da uygulayarak en güzel örnek model olmuşlardır. Peygamberlere iman farz olduğu gibi onların Allah’tan getirip haber verdikleri her şeyin doğru olduğunu kabul edip tasdik etmeyi gerektirir. İlk peygamber Hz. Âdem, son peygamber ise Hz. Muhammed aleyhisselam’dır. Yüce Allah, bu iki peygamber arasında birçok peygamber göndermiştir. Bu peygamberlerin sadece 25 tanesinin ismi Kur’ân-ı Kerîm’de geçmektedir.

5. Âhiret Gününe İman: Âhirete iman da önemli bir iman esası olup bazı âyetlerde Allah’a imandan hemen sonra zikredilmiştir. Âhiret, İsrâfil adlı meleğin Allah’ın emriyle sur’a ilk üflemesiyle başlayacak olan, insanların dünyada yaptıkları amellerinin karşılığını görecekleri ebedi hayattır. Âhirete iman, âyetlerde;“el-yevmü’l-âhir (son gün), yevmü’d-dîn (ceza ve mükâfat günü), yevmü’l-kıyame (kıyamet günü), yevmü’l-hisap (hesap günü), yevmü’l-ba’s (diriliş günü), yevmü’t-talâk (buluşma günü), yevmü’l-hasre (hasret ve pişmanlık günü)” gibi lafızlarla ifade edilir. Hz. Peygamber’den ahiret ahvali ile ilgili pek çok hadis rivayet edilmiştir. Bu hadislerde; kıyametin kopuş şekli, kabir hayatı, mahşer, mizan, hesap, sırat, şefaat, cennet ve cehennem ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

6. Kader ve Kazâya İman: Kader ve kazâya iman da önemli bir iman esasıdır. Kader, Yüce Allah’ın ezelden ebede kadar olacak bütün her şeyi ezelî ilmiyle bilip takdir etmesidir. Kader, Yüce Allah’ın ilim ve irade sıfatlarıyla ilgilidir. Kazâ ise, Yüce Allah’ın ezelî ilmiyle bilip takdir ettiği şeylerin zamanı gelince Allah’ın onları meydana getirmesi ve yaratmasıdır. Kazâ, Allah Teâlâ’nın tekvin sıfatıyla ilgilidir. Kısacası kader ve kazâya iman, Allah Teâlâ’nın ilim, irade, kudret ve tekvin sıfatlarına inanmak demektir. Allah’ın bu sıfatlarına inanan insan, kader ve kazâya inanmış demektir. Kader ve kazâya inanmak, iyi ve kötü, hayır ve şer, faydalı faydasız her şeyin Yüce Allah tarafından takdir edilip yaratıldığına inanmayı gerekli kılar. Yani dünyada meydana gelmiş ve gelecek her şey, Allah’ın ilmi, dilemesi, takdiri ve yaratmasıyla olur. Ancak şu hususun da kesin olarak bilinmesi gerekir ki, Allah Teâlâ insana cüz’î bir irade vermiştir. İnsan cüz’î iradesiyle bir şeyi seçer, Allah da onu yaratır. Allah Teâlâ kulunun neyi seçeceğini ezelî ilmi ile bilmekte ve takdir etmektedir. Zamanı geldiğinde de yaratmaktadır. Allah’ın ilmi, kulun seçimine bağlıdır. Allah’ın ilmi, insanı o şeyi seçmeye zorlamamaktadır.

Biz insanlar, Allah bildiği için bazı şeyleri yapmıyoruz. Biz kendi özgür irademizi kullanarak bir şeyi seçiyoruz. Yüce Allah da o seçtiğimiz şeyi yaratıyor. Böylece kul, özgür iradesini kullanarak seçtiği şeyden dolayı sorumlu tutulmaktadır.

Netice olarak diyebilir ki, âyet ve hadisler birlikte değerlendirildiği zaman altı inanç esasının olduğu anlaşılmaktadır. İslâm dininde inanç esasları birbiriyle bağlantılı olup asla birbirinden ayrılmaz. Hepsine birden iman etmek şarttır. Birini inkâr etmek tamamını inkâr etmek demektir.

 


*     NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri bölüm başkanı. msoysaldi@gmail.com

[1]     Cevherî, İsmail b. Hammad, es-Sıhahfi’l-luga, Dâru’l-ilm, Beyrut, 1979, “emn” md.; İbnManzûr, Lisânü’l-Arab., “emn” md.; Firuzabâdî, Mecdüddin Muhammad b. Yakub, el-Kamusul-muhît, Beyrut, 1987, “emn” md.; İbn Fâris, Ebu’l-Hüseyin Ahmed, Mucemumakayisil-luga, Daru ihyai’t-türasi’l-Arabiyye, Kâhire, 1266, “emn” md.

[2]     Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, Eser Neşriyat ve Dağıtım, İstanbul, 1979, 1/177.

[3]     Soysaldı, Mehmet, Asr Sûresi Işığında İnsanlığın Kurtuluş İlkeleri, Manas Yay., Ankara, 2019, 39.

[4]     Râ’d 13/8.

[5]     Furkân 25/2.

[6]     Kamer 54/49.

[7]     Buhârî, “İman”, 1; Müslim, “İman”, 1.

[8]     Bk., Bakara 2/177, 285; Nisâ 4/136; Buhârî, “İman”, 1; Müslim, “İman”, 1.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.