KUR’AN İKLİMİ- Fatiha Suresi

KUR’AN İKLİMİ- Fatiha Suresi

Değerli kardeşlerim,

İnşallah bu sayıdan itibaren Kur’an-ı Kerim’in bazı sure ve ayetleriyle ilgili mütalaalarımızı buraya aktaracağız.

Kur’an’ın ilk suresi Fatiha, Fatiha’nın ilk ayeti ise Besmele’dir. Rabbimiz “Kur’an okuyacağın zaman kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl, 98) buyurmuştur. Dolayısıyla Kur’an euzu besmele ile başlar diyebiliriz.

Bundan dolayı biz de Euzu Besmeleyi çekerek başlıyoruz inşallah.

“Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım”

Burada rabbimizin bize öğretisi, şeytan gibi bir düşmandan Allah gibi bir dosta sığınmaktır. Sanki Rabbimiz; “ey kulum, senin şeytan gibi bir düşmanın var, sen onu göremiyorsun, sana nereden yaklaşacağını, nasıl tuzaklar kurduğunu, kuracağını bilemiyorsun, fakat sen benim kulumsun, ben senin dostunum, eğer o düşmandan bana sığınırsan ben onun her türlü hilesini bilirim, görürüm ve seni ondan korurum, o şeytandan bana sığın” buyuruyor ve her işimize Euzu besmele ile başlamamızı istiyor.

“Rahmân ve Rahîm Allah’ın ismiyle…”

Rabbimiz Kur’an’a, kendisinin sonsuz rahmet merhamet sahibi olduğunu vurgulayan isimleriyle başlıyor. Rahmân ve Rahim, şefkat ve merhametin mübalağasını ifade eden Rabbimiz’in iki güzel ismidir. Burada, kelimelerden bir tanesi rahmetin, merhametin en büyüğünü ifade etmesine rağmen Rabbimiz’in rahmet ve merhametini ifade etmeye yetmemiş, onun rahmet ve merhametinin büyüklüğünü belirtmek için her ikisi de kullanılmıştır. Bu da rabbimizin ne kadar büyük merhamet sahibi olduğunu, Kur’an’ı da bu merhametinin bir gereği olarak bize gönderdiğini ifade ediyor aslında…

“Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.”

Her türlü övgü, övülme, ihtiram… alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. O, bütün kainatın Rabbi’dir, bütün insanların, cinlerin, hayvanatın, nebatatın, canlı ve cansız her türlü varlığın, tüm gezegenlerin galaksilerin… Rabbi’dir. Türkün, Kürdün, Arapın… siyahın, beyazın Rabbi O’dur, O bütün kullarını eşit yaratmıştır, hepsi O’nun katında eşit mertebeye sahiptir.

Üstün olan, O’na en çok kulluk edendir. Kur’an, burada ilk cümlesiyle yahudilerin “ırkçı ilah” anlayışını, Hristiyanların “insanların dünyaya günahkar olarak gelmesi anlayışını” reddediyor, bütün ırkçılıklara karşı koyuyor. Alemlerin rabbi olan Allah’ın bütün kullarını Rahman ve Rahim sıfatıyla yarattığını, yaşattığını bildiriyor. Böylece daha ilk cümlesiyle Kur’an’ın “Hakk Kitab” olduğunu, İslam’ın hak ve evrensel bir din olduğunu ispat ediyor.

“O, Rahmân ve Rahîm’dir.”

Burada Rabbimiz, merhametinin ve rahmetinin büyüklüğünü ifade etmek için bu iki ismini başlı başına bir ayet olarak tekrar ifade ediyor. Hadis-i Şeriflerde Rabbimizin rahmetini anlatan güzel örneklerden bazıları şöyle: “Allah rahmetini yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuzunu kendi yanında tuttu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün canlılar birbirine merhamet ederler…” (Buhârî, 19)

İlk insandan kıyamete kadar bütün canlılar, merhametini o yüzde birlik paydan kendisine düşen miktarla ortaya koyar, anneler yavrularına bu rahmet payıyla merhamet eder.

“O, hesap ve ceza gününün tek sahibidir.”

Rahmet ve merhametini, tekrar tekrar vurgulayarak hatırlatan Rabbimiz, adalet sahibi olduğunu da bize haber vermek üzere, önümüzde bir hesap gününün olduğunu, o gün kulların yaptığı her şeyden hesaba çekileceğini ve o günde tek söz sahibinin Allah olduğunu bize hatırlatarak haktan, adaletten ayrılmamamızı, O’na karşı hamd, şükür, itaat ve kulluğumuzu yapmamız gerektiğini de hatırlatıyor.

“Rabbimiz! Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım isteriz.”

Rahmeti, merhameti ve adaletiyle Alemlerin Rabbi olduğunu haber vererek kendini tanıtan Rabbimiz, O’na nasıl dua etmemiz, nasıl kulluk etmemiz gerektiğini bizlere öğretiyor. Yalnızca ama yalnızca kendisine kulluğumuzu ifade etmemizi bizden istiyor. Muhterem kardeşlerim, Rabbimiz bu ifadeleri bize günde en az 40 kere (40 rekat namazda) söyletiyor, adeta bunu tekrar ede ede hafızamıza kazımamızı istiyor. Belki de hiç unutmamamız gereken şey, sadece Allah’a kul olmamız gerektiği, onun için Rabbimiz günde az 40 kere söyletiyor bunu.

“Bizi dosdoğru yola eriştir”

O, bize kendisinden doğru yolu göstermesini istememizi öğretiyor. İnsana yakışan, en doğruyu, en güzeli bulup ona tabi olmaktır. Rabbimiz de bizden dosdoğru yolu, en güzel yolu, bize dünyada ve ahirette huzur verecek bir yolu istememizi öğretiyor. Allah’ın insana yüklediği fıtratla, gerçek manada, iyi niyetle; hakikati, doğruyu isteyenlere Allah muhakkak doğru yolu gösterir. Zaten, Bakara suresinin hemen başında;

“Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren kitaptır.” buyurarak bu duamıza cevap veriyor.

“Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve azıp sapanların yoluna değil.”

Ya rabbi senden, razı olduklarının, kendilerine nimet verdiklerinin yolunu istiyoruz; gazabına uğrayan, lanetine müstehak olan yahudilerin ve yahudileşmişlerin yolunu, yoldan sapmış, senin gösterdiğin sırat-ı müstakimi bozmaya çalışmış, bozmuş ve bu yoldan çıkmış olan Hristiyanların ve hristiyanlaşmışların yolunu değil; Resulünün, şühedanın, ulemanın kendilerini dünyada ve ahirette en güzel rızıklarla rızıklandırdıklarının, sırat-ı müstakim üzere olanların yolunu istiyoruz… ya Rabbi. Amin… Amin…  Amin.

Fatiha suresi Ümmü-l Kitap’tır, tekrarlanan yedi ayettir ve rabbimizin bizden günde en az 40 kere okumamızı istediği bir suredir. Ergenlikle namaza başlayıp 80 yaşlarına kadar namaz kılan bir Müslüman, Fatiha suresini yaklaşık 1 milyon kere okur. Bundan dolayı Fatiha’nın anlamını çok iyi bilmemiz, her namazda onu bilinçli bir şekilde okumamız ve her geçen gün de ondaki incelikleri daha çok kavramaya çalışmamız bizi dünyada hidayete, ahirette ise cennete kavuşturacaktır inşallah.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.