KUR’AN İKLİMİ – Bakara 1-5. Ayetler / Abdulkadir Yılmaz

Rahman ve Rahîm Olan Allah´ın Adıyla.
الٓمٓۚ Elif Lâm Mim. (1)
Kur’an-ı Kerim’de yirmi dokuz surenin başında bulunan ve hurufu mukatta olarak isimlendirilen bu harfler müteşabih ayetlerden kabul ediliyor. Bu harflerle ilgili birçok yorum yapılmıştır. Bunlardan en dikkat çekici olan yorum şu olsa gerek: Kur’an’ı Azimüşşan’ın sahibi olan Allah Teâlâ, Kur’an’a inanmayan ve Arap alfabesini kullanan herkese; ”bakın biz bu harflerle Kur’an gibi mucizevî bir kitap meydana getirdik, haydi gücünüz yetiyorsa siz de bu harflerle bunun gibi bir kitap veya bir sure getirin” diye meydan okumaktadır. Şimdiye kadar bu meydan okumaya inançsızlardan bir cevap gelmemiştir. Kıyamete kadar da gelmeyecektir.
“Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (2)
Fatiha suresiyle adeta bir önsöz gerçekleştiren Kur’an-ı Kerim, hemen ilk ayeti ile kendini tanıtıyor. ”Bu kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır” ifadesi ile Kur’an’ın kesin bir şekilde Allah’a ait olduğundan, içindeki tüm bilgilerin mutlak doğru olduğundan, eşi ve benzeri yapılamayan, mucizevî bir kitap olduğundan hiç şüphe duyulmaması gerektiğini vurguluyor. Kur’an’ın nazil olduğu günden bugüne kadar, Kur’an-ı Kerim’in bu beyanına muhalefet edebilecek en küçük bir gelişme olmamıştır. Her geçen gün Kur’an’daki bilgilerin doğruluğu daha iyi anlaşılmakta, gelişen bilim ve teknoloji Kur’an’ı daha çok doğrulamakta, Kur’an-ı Kerim’in mucizeliğini tazelemektedir.
”Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.”
Kur’an, samimi bir şekilde hakikati ve doğru yolu arayanlar için tam bir hidayet kaynağıdır. Günde 40 rekât namazda 40 kere ihdinessıratalmüstekîm (bizi doğru yola ilet, bize doğru yolu göster) diye dua eden müminlere bir cevaptır. Bu ayet-i kerime ile sanki Rabbimiz: ”Ey kulum mademki hidayet istiyorsun işte sana hidayet kaynağı olan kitap, bu kitaba tabi olur, bu kitabı hayat rehberi yapar, bunun kurallarına göre yaşarsan hidayeti bulmuş olursun” diyor.
Haddizatında, Kur’an-ı Kerim’in tamamı, Fatiha suresindeki dualarımıza cevap niteliğindedir. Bizi doğru yola ilet duasının cevabı; doğru yol işte bu kitaptır, ayet-i kerimesi iken, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet duasının cevabı da üçüncü ve dördüncü ayet-i kerimelerdir: “Onlar gayba inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.” (3)
Kendileri için Kur’an’ın hidayet kaynağı olduğu muttakilerin ilk özelliği: Onlar gayba inanırlar. Gayba iman, mümin olabilmenin ilk şartıdır, müminler Allah’ı görmemişlerdir, melekleri, cenneti cehennemi görmemişlerdir, günümüzdeki müminler Efendimizi de sallallahu aleyhi ve sellim görmemişlerdir, ama müminlerin sayılan bu gayblara olan imanları, gördükleri şeylere imanlarından daha kuvvetlidir.
“Namazı Dosdoğru Kılarlar”
Muttakilerin, hidayete ermişlerin en büyük özellikleri namazlarını ikame etmeleri, hayatlarının merkezine almalarıdır. Kur’an’da müminlerden, müminlerin özelliklerinden bahsedilen her yerde imandan sonra hemen namaz zikredilir. Bu da gösterir ki namaz, mümin olmanın en büyük özelliği ve göstergesidir. Müminler hayatlarını namaza göre ayarlarlar. Hayatlarının merkezinde namaz olduğu gibi şehirlerinin, köy ve kasabalarının merkezlerinde de camiler vardır. Nerede mümin varsa orada mutlaka namaz da vardır. Müminin olduğu bir yerde namazın olmaması düşünülemez. Namaz müminin miracı, İslam Dini’nin direği olmuştur. İslam, adeta bir namaz dinidir, günde beş vakit olmak üzere bütün hayatımızı kapsayan bir ibadettir. Beş vakit namazın yanı sıra; teheccüd, kuşluk, evvabin, yolculuğa çıkarken kılınan namaz, yolculuktan dönünce kılınan namaz, şükredilecek bir şeyle karşılaşınca kılınan namaz, ihtiyacımız olduğunda kılınan hacet namazı, tahiyyetül mescit namazı, namaz, namaz… Adeta müminin hayatı namazdan ibarettir. Hülasa “namazsız bir hayat, İslam’sız bir hayat konumundadır” desek sanırım yanlış olmaz.
“Kendilerine Rızık Olarak Verdiğimizden de Allah Yolunda Harcarlar.”
Sıratı müstakim üzere olan muttaki kulların bir diğer özelliği de Allah’ın kendilerine vermiş olduğu nimetleri Allah yolunda harcamalarıdır. Rabbimiz özellikle vurguluyor ki sahip olduğunuz nimetleri veren benim öyleyse onları benim yolumda harcamaktan çekinmeyin.
“Nimet verilenlerin yolunu” isteyen müminin, Allah’ın verdiği nimetleri O’nun yolunda kullanması o kişinin hidayet üzere olduğunu gösterir.
“Onlar sana indirilene de senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.” (4)
Muhammed ümmetinin en büyük özelliklerinden birisi de bütün peygamberlere ve onlara indirilen kitapların Allah’ın indirdiği haline, şeksiz, şüphesiz iman etmeleri, onların arasında hiçbir ayrım yapmamalarıdır.
Yine sıratı müstakim üzere olanlar, ahirete de yakîn derecesinde (onu görmüş gibi) inanırlar. Bu iman ve başta namaz olmak üzere ibadetler onları kurtuluşa götürür.
“İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.” (5)
Bu beş ayet-i kerime bizim Fatiha’da yaptığımız: bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, duamızın cevabıdır. Hidayet kaynağı Kur’an’dır. Hidayete erenlerin başlıca özellikleri de bunlardır.
Bundan sonra gelen ayetler de; sapıtanların (Allah’ın doğru yolundan çıkanların) ve gazaba (Allah’ın lanetine) uğrayanların yoluna değil’ duamızın cevabı olarak kâfirleri (Hıristiyanları, Yahudileri, münafıkları ve müşrikleri) bizlere tanıtacak.
Rabbim, Kur’an’la hidayeti bulan, Kur’an’ı kendisine hayat rehberi edinip rızasına ve cennetine kavuşan kullarından olmayı nasip etsin. Amin.