KUR’AN İKLİMİ – Allah Müminlerin Dostudur/Abdulkadir Yılmaz

KUR’AN İKLİMİ – Allah Müminlerin Dostudur/Abdulkadir Yılmaz

“Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar.’’ (Bakara, 257)

Mümin, sonsuz güç ve kudret sahibi, kâinatın yegâne Malik’i ve Hakim’i olan, gerçek Mümin (Güven verici, güvenin sahibi, koruyucu, gözetici, muhafaza edici) olan Allah’a inanmakla, yani mümin olmakla büyük bir huzura kavuşmuş olur.

İnsanı, yoktan var eden, bir damla sudan; gören, işiten, düşünen, akledebilen, şerefli ve üstün bir varlık haline getiren Rabbi’dir. Bir insanın kendi yaratanına inanmasından, O’na güvenmesinden, O’na sığınmasından, O’na kul olmasından daha güzel ne olabilir.

İnsanı yoktan var edip onu (eşref-i mahlûkat) yapan Rabbi, onun dünyada ve ahirette mutlu olması için gereken her türlü fiziki, biyolojik ve toplumsal yasaları da koymuştur.

Allah’ın koyduğu fiziki yasalarla; güneş vaktinde doğar ve vaktinde batar, insanın istirahat etmesi için ve geçimini sağlayacak çalışmaları yapabilmesi için gece ile gündüz birbirini takip eder. Kâinattaki bütün (bizim cansız diye isimlendirdiğimiz taş, toprak, gezegenler, ay ve yıldızlar…) varlıklar insanın güveni ve huzuru için görevini bihakkın yerine getirir.

Yine Rabbimizin koyduğu biyolojik yasalarla; kalbimiz hiç durmaksızın çalışır, bütün uzuvlarımız kendi görevini yerine getirerek bize huzurlu bir hayat sunar.

Bu yasalar bizim fiziken ve biyolojik olarak huzurlu yaşamamızı sağlarken, bir de Rabbimizin koyduğu toplumsal yasalar vardır ki; biz buna sünnetullah veya şeriat diyoruz. Bunlar da insanların ve toplumların huzuru içerisinde mutlu bir hayat sürmesini sağlar. Allah celle celalühü yasalarını bizim huzurumuzu ve mutluluğumuzu sağlayacak şekilde koymuştur.

Örneğin, abdesti anlatan Maide suresinin 6. ayeti abdest ve gusül gibi temizliğin emredilmesinde maksadın kullara bir zahmet değil, onların temiz ve sağlıklı yaşaması olduğu vurgulanır: “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin, ayaklarınızı da topuk kemiklerine kadar (yıkayın). Eğer cünüp olursanız temizlenin. Şayet hasta veya yolculuk halinde bulunursanız veya içinizden biri ayakyolundan gelirse yahut kadınlarla cinsel ilişkide bulunursa, bu hallerde su bulamadığınız takdirde temiz bir toprağa yönelin (teyemmüm edin), yüzünüzü ve ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez, fakat O sizi tertemiz kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” Rabbimizin bütün emir ve yasakları bu şekildedir, yani kullarının huzuru ve rahatı içindir.

Allah’ın emirlerine bütün gücüyle sarılıp, gücünün yettiği kadar Allah’a kulluk eden, itaat eden müminler; önce kalp huzuru ve gönül huzuru yaşarlar. Sonra da ailelerinde, toplumlarında, mahallelerinde, şehirlerinde ve dünyalarında huzur ve barış hakim olur.

“Biz, Allah’ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz O’na ibadet edenleriz” (deyin). (Bakara, 138)

Çünkü bu yasaları koyan, insanın dostu ve velisi olan, onu çok seven Allah Teâlâ’dır: “…O sizin mevlânızdır. O ne güzel mevlâ, ne güzel yardımcıdır!” (Hac, 78)

Düşünebiliyor musunuz, sizin öyle bir veliniz, dostunuz, sahibiniz var ki o sizden hiç ayrılmıyor, bir an olsa gözünü sizden ayırmıyor, hep sizinle beraber ve bu sahibinizin her şeye gücü yetiyor.

“Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir ve Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir” (Hadid, 4)

O’nun yapamayacağı, O’nun gücünün yetmeyeceği hiçbir şey yok, O’nun ol demesiyle olmayacak bir şey yok. Siz böyle bir varlığa sığınıyorsunuz. O sizin koruyucunuz, O sizin sahibiniz ve O sizi çok seviyor. “…Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler…” (Maide, 54)

İşte, sonsuz kudret ve kuvvet sahibi olan Allah’a iman edip O’na kul olanların sahibi olan Rabbimiz, kullarını her türlü zulmün, kötülüğün, küfrün, haksızlığın, adaletsizliğin, geçimsizliğin, huzursuzluğun, cehennemin karanlığından çıkarıp; huzurun, İslam’ın, kardeşliğin, paylaşmanın, barışın ve nihayet cennetin aydınlığına çıkarır.

Allah’tan başkasına kul olanların, Allah’tan başkasına sığınanların, O’ndan başkasından imdat umanların, dostu ve sahibi ise (tağutlardır), yani Allah’ın dışındaki güçlerdir. Onlar dünyada her ne kadar güçlü görünse de nihayetinde kâinatın yegâne sahibinin emirlerine muhalefet ettikleri için, onlar kendilerini karanlıklara gömdükleri gibi, peşlerinden giden, onlara bel bağlayan, kendilerine inanan ve güvenenleri de İslam’ın nurundan, cennetin güzelliğinden uzaklaştırır, küfrün, dalaletin, huzursuzluğun, geçimsizliğin, kavganın, kin ve nefretin, nihayet cehennemin karanlıklarına götürür.

Allah’tan başka dost arayanlar, Allah’tan başka hüküm koyucu arayanlar, Allah’tan başka sığınacak sığınak arayanlar, Allah’tan başka yardımcılar arayanlar, Allah’tan başka yerde huzur ve mutluluk arayanlar hüsrana uğramaya mahkûmdurlar.

Allah’tan daha doğru sözlü: “Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?” (Nisa, 122),

Allah’tan başka doğru yol gösterici: “…De ki: Şüphesiz doğru yol Allah’ın yoludur…” (Âl-i İmran, 73),

Allah’tan daha adaletli bir hüküm koyucu: “Allah hüküm verenlerin en âdili değil midir?” (Tin, 8),

Allah’tan başka verdiği sözü kesin olarak gerçekleştirecek: “Kim Allah’tan daha fazla sözüne bağlı olabilir!” (Tevbe, 111),

Yoktur.

Rabbim, cümlemizi Mevlası olduğu kullarından eylesin. Amin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.