KUR’AN İKLİMİ – Allah Dostları

KUR’AN İKLİMİ – Allah Dostları

“Açın gözünüzü! Allah’ın dostları üzerine ne korku vardır ne de onlar mahzun olurlar. Onlar ki iman etmişler ve Allah’a karşı gelmekten sakınmışlardır. Onlara dünya hayatında da ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah’ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur.” (Yunus, 62-64)

“Allah’ın dostları” diye tercüme ettiğimiz “Evliyaullah” kavramı için Elmalılı Merhum; “Evliyaullah unvanı, Allah’a dost olanlar, Allah için dost olanlar, Allah için birbirlerine destek olanlar gibi manalara gelir. Velayet, muhabbet, dostluk, yardım ve vekâleten onun işine bakmak gibi anlamlar ifade eder.” der. Bu unvana kimlerin layık oldukları hakkında da Saîd b. Cübeyr radiyallahu anh’dan rivayetle “Rasulullah’a, evliyaullahın kimler olduğu sorulmuş, o da; onlar öyle kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah hatırlanır, yâd olunur.” buyurmuştur.

Hz. Ömer radiyallahu anh’dan rivayet olunmuştur ki Rasulullah aleyhisselam: “Allah’ın kullarından bir takım insanlar vardır ki enbiya değiller, şehit de değiller, amma kıyamet gününde Allah katındaki makamlarından dolayı onlara nebiler ve şehitler imrenerek bakacaklardır.” buyurmuştur. “Bunlar kimler? Ve ne gibi hayırlı ameller yapmışlardır? Bize bildir de biz de onlara sevgi ve yakınlık gösterelim ya Rasulallah.” dediler. Resulullah: “Bunlar bir kavimdir ki aralarında ne akrabalık ne de ticaret ve iş ilişkisi olmaksızın Allah ruhu ile Allah’ta sevişirler. Vallahi yüzleri bir nur ve kendileri de nurdan birer minber üzerindedirler. İnsanlar korktukları zaman bunlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları zaman bunlar hüzünlenmezler.” buyurdu ve hemen bu ayeti okudu;

Efendimiz aleyhisselam, Cenab-ı Hakkın; “Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların, rükû ve secde ederek Allah’ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır…” (Fetih, 29) diye tanımladığı ümmetinin tamamını görmeyi, onlarla kucaklaşmayı çok arzu etmiştir. “Ümmetim içinde beni en çok sevenlerden bir kısmı benden sonra gelenler arasından olacak. Mallarını ve ailelerini feda pahasına, beni görmeyi arzu edecekler.” (Müslim) buyurmuştur.

Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki; bu ümmet Allah’ın rızasını kazanmak, peygambere layık bir ümmet olabilmek ve hesap gününde mahcup olmamak için milyonlarca şehit ve gazi vermiştir. Geçmiş ümmetlerinde gıpta edeceği şekilde dünya topraklarını mübarek kanlarıyla sulamıştır. “Lebbeyk Allahümme lebbeyk” ve “Fedâke Ya Rasulallah” nidaları ile anadan, yardan, maldan ve candan geçmişler, küffarın karşısında Allah’ın yolunda kenetlenip kurşun dökülmüş kaleler gibi, yalçın dağlar gibi durdular.

Ümmetinin tamamını özleyen Efendimiz de bir gün ashabının arasında iken; “Kardeşlerimle ne zaman buluşacağım acaba?” buyurmuşlardı. Ashab-ı Kirâm ise büyük bir şaşkınlıkla “Ey Allah’ın Resulü! Biz senin kardeşlerin değil miyiz?” dediler. Efendimiz; “Siz benim ashabımsınız. Kardeşlerim ise beni görmeden bana iman edenlerdir.” buyurdular.

“Ey Allah’ın Resulü! Henüz senin ümmetinden gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın?” diye sordular! Rasulullah aleyhisselam:‘Sizden herhangi bir adamın, alnında ve ayaklarında beyazlıkları bulunan atları olsa ve bu adamın atları siyah atlar arasında bulunsa, adam kendi atlarını tanımaz mı?” dedi. Sahabeler; elbette tanır ey Allah’ın Resulü dediler. Rasulullah aleyhisselam: Onlar kıyamet gününde abdest almalarından dolayı alınları, kolları ve ayakları parlak geleceklerdir.” buyurdular ve bu sözlerini üç defa tekrarladı.” (Müslim)

Hesap gününde ve mahşerde de durum değişmeyecektir. Zira o gün sadıklara sadakatlerinin fayda verdiği gündür.

“O gün erkek-kadın bütün mü’minlerden çıkan nurun önleri ve sağ yanları yönünde ilerlediğini görürsün. Onlara ‘Müjdeler olsun ki altlarından ırmaklar akan ve içlerinde sürekli kalacağınız cennetler sizi bekliyor. İşte büyük başarı budur.’ denir.”

“Münafıklar, mü’minlere ‘Dünyada sizinle birlikte değil miydik?’ diye seslenirler. Mü’minler de onlara şöyle derler; ‘Evet, birlikteydik. Fakat siz kendiniz eğri yola saptınız, hep komplo peşinde koştunuz, gerçeklerden şüphe duydunuz, asılsız kuruntulara kapıldınız, sonunda Allah’ın emri gelince öldünüz, o yaman ayartıcı (şeytan) sizi Allah’ın affediciliğine güvendirerek baştan çıkardı.” (Hadid, 12-14)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.