Kimden Dolayı Kardeşsiniz?

Kardeşlik, ya soy-sopla, ya da inançla olur. Asıl kardeşlik inanç kardeşliğidir. İmanı terk edenin, Ana, baba ve kardeşlerle alakası kesilir. Bu da göstermektedir ki asıl kardeşlik iman kardeşliğidir. Mü’minler imandan dolayı, Allah’dan dolayı kardeştirler. Allah’dan dolayı kardeşliğin önüne hiçbir kardeşlik geçirilemez. Geçirenler dün de bugün de hep kaybetmişlerdir. Dün de bu günde mezhep kavgası yapılıyor. Bu gün bir de meşrep kavgası yapılmaktadır. Neticesi kavgalar, katliamlar. Kim kazanıyor? İslam düşmanları.
Rabbimiz buyurdu ki:
“Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir.” (Nisa, 92)
“Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu.” (Maide, 30)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki:
“Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler olarak dönmeyin.” (Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi)
Kâfirlerle savaşta bile kelime-i şehadet getirenin boynunu vurduğu için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz Usame’yi (R.A.) şiddetle azarlamıştı. Evs ve Hazreç kabileleri de kardeş kabileler idi. Rabbimiz bunları iman kardeşi yapıncaya kadar bu kabileler birbirini yediler. Günümüz Müslümanlarının kardeşlik hukukundan ne kadar haberleri var? Haberi olanlardan ne kadarı bu hukuka riayet ediyorlar? Dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanların kardeşliği neden sıkıntılı?
İlahi ve nebevi öğreti, kardeşliğin en ileri seviyede gerçekleşmesi için, pek çok emir ve nehiylerde bulunmuştur. Samimi Müslümanlar bunlara kulak vermek, gereğini yerine getirmek zorundadırlar. Kardeşliği ilahi ve nebevi ölçüler dâhilinde gerçekleştiremeyen Müslümanlar, tarihin hiçbir safhasında ferdi, ailevi ve ictimai alanda başarı elde edememişlerdir.
Rabbimiz buyurdu ki:
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat, 10)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki:
“İki kişinin arsını düzelten, hayır söyleyip, hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir.” (Buhari)
Mü’min aile; birbirlerinin iman kardeşidirler, birbirlerini sevecek, birbirleri ile iyi geçinecek, birbirlerinin arasını düzeltecekler. Mü’min akrabalar; birbirinin iman kardeşidir, birbirlerini sevecek, birbirleri ile iyi geçinecek birbirlerinin arasını düzeltecekler. Mü’min komşular; birbirinin iman kardeşidir, birbirlerini sevecek, birbirleri ile iyi geçinecek, birbirlerinin arasını düzeltecekler. Mü’min siyasiler; birbirinin iman kardeşidir, birbirlerini sevecek, birbirleri ile iyi geçinecek birbirlerinin arasını düzeltecekler. Mü’min cemaatler; birbirinin iman kardeşidir, birbirlerini sevecek birbirleri ile iyi geçinecek, birbirlerinin arasını düzeltecekler.
Rabbimiz buyurdu ki:
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Al-i İmran, 103)
Düşmanken kardeş olmaktan daha büyük bir nimet düşünülebilir mi? Rabbimiz bu büyük nimete dikkatlerimizi çekmiştir. Mekke’de Medine’de kabileler birbirine düşmanken Rabbimizin iman nimeti ile kardeş oldular.
Dinini Kur’an ve Sünnete göre yaşayamayan mü’minler, parçalanıp bölünmekten kurtulamazlar. İnanç ve amelleri bir olmayanlar, nasıl birlik oluşturabilir? Camide buluşamayan, Kâbe’de buluşamayan, buluştuğu halde bilişemeyen nasıl birlik oluşturur? Nasıl gerçekten kardeş olabilirler?
Rabbimiz buyurdu ki:
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i İmran, 105)
Rabbimiz geçmiş milletlerin ayrılığa düştüğü gibi, bizlerin de ayrılığa düşmememiz konusunda uyarıyor. Rabbimiz lutfuyla Kur’an’ı korudu, fakat Kur’an’dan haberi olmayan, Sünnetten haberi olmayan dinini koruyamaz. Şeytanın, nefsinin sapkınların oyuncağı olur.
Rabbimiz buyurdu ki:
“O, onların kalplerini uzlaştırdı. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Enfal, 63)
Allah’dan başka hiçbir şey kalpleri uzlaştıramaz. Çıkarlar ve menfaatler geçici bir süre kardeşlikler tesis ediyor gibi görünse de çıkar ve menfaat bittiği anda kardeşlikler de derhal biter. Çıkar ve menfaatler ne kadar büyük olursa olsun, imanın tesis ettiği kardeşliği tesis edemez. Rabbimiz yeryüzünün tüm menfaatlerinin bile kalpleri uzlaştıramayacağını beyan buyurmuştur.
İman kardeşliğinin tezahürü muhabbettir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki:
“Kim Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir, Allah için vermezse İmanını kemale erdirmiştir.”(Ebu Davud)
Mü’minlere eziyet edilmesi şiddetle kınanmıştır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz minbere çıkıp “Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olanlar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim Müslüman kardeşinin kusurlarını araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rüsvay eder.” (Tirmizi)
Mü’minleri kardeş yapan ne mezheptir, ne meşreptir, ne hocadır, ne vakıftır, ne de dernektir. Mü’minleri kardeş yapan, Allah’tır. Allah’dan dolayı kardeşliğin üstünde hiçbir kardeşlik yoktur. Bu kardeşlik imanları zayi olmadıkça devam eder.