Kesnizani Tarikatı Nedir?

Kesnizani Tarikatı Nedir?

Kürtçede “Kimse bilmiyor” anlamına gelen ve
Saddam rejiminde çok yaygın olan tarikatla ilgili, Doç. Dr. Ramazan Kurdoğlu’nun
“Hollywood ve Kabala’nın 13. Havarisi Evanjelizm” kitabında şöyle bahsediliyor;
ABD, Irak’ı vurduğunda Irak, ABD’ye adeta altın tepsi içinde teslim edilmişti. Herkes
“Esas savaş Bağdat’ta olacak” derken
Bağdat savaşmadan teslim edilmişti. Tarih 10 Nisan 2003’ü gösteriyordu.
Teslimatı yapan, gerçekte Irak’ta herkesin bildiği ama ortalıkta gözükmeyen
KESNİZANİ tarikatıydı. Tarikat “Körfez Savaşı”ndan sonra Saddam’ın
etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. Saddam’ın karısı, çok güvendiği generalleri
ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler… Hepsi tarikat
“müritleriydi.” Kesnizani Tarikatı, MOSSAD ve CIA tarafından
Saddam’ı içten yıkmak, Irak’ı kolayca teslim almak için organize edilmişti.

Saddam 33 yıllık
diktatörlüğünde, birçok karşı ihtilal, suikast vartalarını atlatmıştı. Ancak “tarikatın” metodu hepsinden farklıydı.
Tarikatın “müritleri” Saddam’ın en
yakınında olanlardı. Onun her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin
oğlu Nehru’ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş olup MOSSAD ve CIA
istasyonlarına doğru uçuyordu. Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani, zikirden
ziyade siyasete meraklıydı. Müritlerine de Kur’an eğitimi yerine adını zikretmeden
Kabala öğretilerini/mistisizmini anlatıyordu.

Kesnizani
tarikatı, baba Abdülkadir zamanı da dâhil Saddam’a bağlılıkta kusur etmiyordu.
Kürt, Türkmen, Arap rejim muhaliflerini anında BAAS Parti istasyonlarına
bildiriyordu. Şeyh Muhammed kitap yazmaktan da geri durmamıştı. Tarikatın
dönüşümü şeyh efendinin etrafındaki İslam âlimlerince yani gerçekte MOSSAD ajanı hahamlarca
hızlandırılmıştı. Şeyh’in kitabı, Kabala öğretilerini İslam mistisizmi adı
altında imanlı müritlerin beyinlerine ve kalplerine ince ince enjekte etmek
için başucu kitabı olarak kullanılmaktaydı. Müritlere MOSSAD’ın hahamlıktan tövbekâr hocaları ders veriyordu.

Aslında tarikatın
asıl hedefi Irak ordusuydu. Öncelikle generaller ve subaylar Keznizani
tarikatının müritleri haline getirildiler. Genelkurmay Başkanı, Genel Askeri
İstihbarat Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, hepsi Şeyh Muhammed Abdülkerim
Kesnizani’nin ayağını öperek müridleri arasına girmişti. Irak’ın acımasız
El-Muhaberat’ının sivil-asker elemanları da tarikatın müritleri olmuşlardı. Müridiler
arasında bir isim vardı ki, Saddam’dan sonra BAAS’ın en kudretlisiydi: İbrahim
İzzet El Duri. Duri bütün karanlık odaklarla ilişki kuruyor, Saddam’ın bütün
pis işlerini organize ediyordu. Duri şeyhin ayağını öpenler arasına çoktan
dâhil edilmişti. Öte yandan Saddam’ın karısı Sacide Hayrullah, Saddam’ın
kardeşleri Vatban ve Barzan ile oğul Uday da müridler arasındaydı.

Birinci Körfez Savaşı’nda
baba Bush, Bağdat’ı işgali reddetmişti. İsrail bu duruma çok bozuldu. Irak
hızlı bir şekilde parçalanmalıydı. Gözüne kestirdiği Kürt tarikatı
Kesnizani’lik üzerinden Irak’ın İslami hayatını da kontrol altına alacaktı. MOSSAD Kesnizani tarikatının önde
gelenleriyle muhtelif yollardan temasa geçti ve ilişkileri hızla geliştirdi.
Irak Devleti’nin mekanizması içinde yer alanlar, medya mensupları uhrevi
yollardan ikna edilemezlerse MOSSAD’ın
cömertçe tarikata aktardığı dolarlarla ikna ediliyor, mürit yapılıyordu.

Saddam’ın yatak
odası dâhil, istihbaratçı müritlerden derlenen bilgiler oğul Nehru’da
toplanıyor, Nehru da bunları MOSSAD’a aktarıyordu.
Artık Saddam ve çevresinde neler olup bittiğinden Kesnizani tarikatı ve şeyhi
vasıtasıyla MOSSAD anında bilgi
sahibi oluyor ve gereği yapılıyordu. Tarikatın içine MOSSAD iyice yerleşmişti. Şeyh adına rahat rahat operasyon yapar
hale gelmişti. Kısaca Güney’de Şii Müslümanlar, Kuzey’de ise Türkmenlerin büyük
çoğunluğu hariç sivil Araplar, Kürtler ile Irak devlet mekanizmasını elinde
bulunduranlar Kesnizani tarikatını kullanarak MOSSAD ve CIA tarafından
devşirilmişler ve psikolojik harbin kurbanı olmuşlardı. Saddam en yakınlarının
bile tarikat tarafından mürit yapıldığını, her hareketinin CIA ve MOSSAD’a
ulaştırıldığını fark ettiğinde iş işten geçmişti.

Amerikan, İngiliz
birlikleri Irak’a saldırdılar. Güney’de müthiş bir dirençle karşılaştılar. Dünya
medyası, bu arada Türk medyası, akademisyen, emekli asker, strateji uzmanları
asıl savaşın Bağdat ve çevresinde olacağını dile getiriyorlardı. Hâlbuki Bağdat
ve çevresi Saddam’ın askerleri tarafından hiçbir direnç gösterilmeden Amerikan
askerlerine teslim ediliverecekti. Niçin böyle olmuştu? Tarikat yoluyla Irak
devlet mekanizması devşirilmişti. Şeyh Muhammed müritlerine Amerikan
askerlerine direnmemelerini öğütlemişti. Şeyhin emrindeki mürit generaller
vatanlarının bağımsızlığı için savaşmak yerine Şeyh Muhammed’in emrine uydular.

Bu arada İzzet El
Duri de boş durmamış, Kuzey’ini de o teslim etmişti Amerikalılara. Şeyhin
isteğinde mutlaka bir keramet vardı. Bağdat Bağdat olalı böyle bir şerefsizlik
görmemişti. Buraya kadar anlattıklarım muhtelif kaynaklarca teyit edilmiştir. Meselenin
en önemli tarafı Türk Milletinin ve devletinin “Kesnizani Tarikatı Operasyonu”ndan
çıkaracağı bir ders var mıdır? Dr. Ramazan Kurdoğlu’nun verdiği bu bilgiler,
Türkiye’de hala uyuyanlara ders gibi bir uyarıdır. Türkiye’de devlet
mekanizmasını ele geçirenler, geçiremedikleri kesimlere savaş açanlar, Türk
Ordusu’nu hedefe oturtanlar kim? Ordunun kalbine girip en mahrem bilgileri ele
geçirenler, devletin gizli bilgilerini “iddianame
adıyla”
ortalığa saçanlar… İletişim, Milli Eğitim, Polis İstihbarat Şube
gibi önemli birimlerin ezici çoğunluğunu ele geçirenleri… Devlet mekanizması
içinde kanserli bir hücre gibi METESTAZ yapan
dindar görünümlü örgütü herkes biliyor.

Onlar da Kur’an
okumuyor. Okudukları; tek kişinin adını taşıyan kitaplar içinde ne kadar Kabala
öğretisi var bilmiyoruz. Taraftarları gece gündüz bu kitapları hatmediyor. Kelimelerin
tekrarı beyinleri esir alıyor. Efendileri Amerika’da. Onlar Amerika’da olmasını
“hicret” yani Peygamberimizin
sünnetini işlemesi olarak kabul ediyor. Dinler arası diyalogun öncüsü de olan
Hoca efendilerinin buyruğunu Allah’ın buyruğu gibi kabul ediyorlar. On yıllık
süre içinde gördük ki hedef yaptıkları kurum ve kişileri bertaraf ederken
hiçbir ahlaki kurala uymuyorlar. En ahlaksız yöntemlerle saldırıyorlar.
Acımaları yok. Hedeflerine karşı imha edici bir silah gibiler. Dr. Ramazan
Kurdoğlu yazısında; “Tarikatın içine MOSSAD iyice yerleşmişti. Şeyh adına rahat rahat
operasyon yapar hale gelmişti.”
diyor. Türkiye’de cemaat görüntülü
örgüt adına MOSSAD ve CIA ne kadar operasyon yaptı acaba? Bu
yapıların Türk devletlerinde ve Türkiye’de açtıkları okul ve dershaneler
aslında MİSYONER okullarıdır. Amaç
küresel elite hizmet edecek “tek dinli, tek dilli, mankurtlaşmış” köle nesiller
yetiştirmektir.

Güzel bir tespit paylaşmak
istedim, düşmanın ne kadar sinsice yerleştiğinin tespiti. Fazla söze gerek var
mı bilmiyorum… Duymak istemeyen kadar sağır, görmek istemeyen kadar kör kimse
olmazmış… 15 Temmuz FETÖ Darbesi, bu Milletin birliğine, inancına, güven
duygusuna ve tüm mukaddes değerlerine vurulan darbelerin en alçağı, en
namussuzudur. Darbenin ve darbecilerin namusunun, haysiyetinin, şerefinin, hayâsının,
vatan ve bayrak sevgisinin olmadığını; din, devlet ve millet düşmanlıklarını
biliyorduk ama bilmediğimiz çok şeyleri de 15 Temmuz’da öğrenmiş olduk… Alçaklığın
girdabındaki bu sinsi yapının yalanları, yılanları zehirler. Sahi asıl adı
(Şimon Zwi) olan Şemsi Efendinin kabrinin bulunduğu mezarlıkta ne yazıyordu? “SAKLADIM, GİZLİ TUTTUM. SÖYLEMEDİM,
UYUTTUM.”
Hâlâ uyanamayıp uyumaya devam edenler varsa toprakları bol olsun…
Demek ki aptala nasihatin, ölüye ilacın faydası yokmuş… Rabbim bizlere basiret
lûtfeyle… 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.