Keler Deliğinde Ne İşimiz Var?

Keler Deliğinde Ne İşimiz Var?

Rabbimize hamd, Elçisine salât ve selam olsun. Allah’ın Elçisi şöyle buyurmuştur; “Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizin yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı.” (Müslim, Tirmizi)

Rabbimiz “Yeryüzünde bir halife var edeceğim.” dediğinde melekler, kendileri layığı ile Rabbi yüceltip takdis ederken neden ‘günah işleme özgürlüğüne sahip bir varlık’ yaratılacağını sordular. O da “Bu sizin değil benim bileceğim bir iştir.” buyurdu.

Adem ve Havva, şeytan “ayaklarını kaydırınca” kararlaştırılmış bir vakte kadar kalmak üzere nesilleriyle birlikte ve “bir kısmı bir kısmına düşman olarak” yeryüzünde ikamete mecbur edildiler. Böylece yeryüzü ‘HALİFE’ ile birlikte ‘İHTİLAF’ ve Rabbe ve O’na itaat edenlere MUHALEFET’le de tanıştı.

İnsanlık tarihi Hakka tabi olanlarla batıla uyup şeytan ile birlikte hareket edenlerin mücadelesi ile doludur. Bu durum Rabbimizin dilemesi ve izni ile gerçekleşmiş ve gerçekleşmektedir. İki kutuplu dünyanın batıl kısmını küfür milleti, Hakkı ise başından beri İslam ümmeti temsil etti.

Her Nesilde Kullara Ulaştırılan Mesaj

İnsanlık ne zaman haddi aştı, yaratılış gayesi olan Rabbe kulluğu unuttu ise Rahman ve Rahim olan Allah hatırlatıcılar, uyarıcılar gönderdi. “Ey kendilerinin aleyhine olarak haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden sakın ümidinizi kesmeyin.” mesajını her nesilde kullarına ulaştırdı.

İnsanların, razı olduğu yegâne düzen olan İslam’a uyulmasını, uyanlarla beraber olunmasını murad etti. Ayrıca tüm insanlığın bu düzene tabi olarak dünya ve ahiret saadetine ulaştırılması çabası içinde olunmasını da kendisine tabi olanlara emretti.

“Ey inananlar, eğer siz Allah’a (Allah adına İslam’a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.”

“İçinizde insanları hayra çağıran, MARUFUN YAPILMASINI SAĞLAYAN ve MÜNKERDEN ALIKOYAN bir cemaat bulunsun. İşte kurtulacak olanlar onlardır.”

Emr-i bil maruf, nehy-i anil münker, insanların Allah’ın istediği gibi erkekler ve istediği gibi kadınlar olmasının sağlanması mücadelesidir.

Marufun yapılmasını sağlamak ve münkerden alıkoymak İslam ümmetine farz kılınan bir görev ve vazifedir. Ancak bu farz-ı ayn değil, farz-ı kifayedir. Hiç kimse yapmayacak olursa bütün ümmet sorumlu olur.

Ümmetin Birinci Vazifesi: İktidar!

Yeryüzünde bu vazifenin icra edilebilmesi için ümmetin iktidar sahibi/ muktedir olması gerektiği açıktır. Dolayısıyla günümüzde ümmetin birinci vazifesi muktedir olmak, yeryüzünde iktidarın Allah’a ait olması için cehd içerisinde bulunmaktır.

Rabbimiz -günümüzde olduğu gibi- mü’minlerin güçlerinin kaybolduğu, ilahi davetin ve mesajların peşini bıraktıkları, unuttukları bir dönemde daha önceki bütün kitapları tasdik edici bir zikir/ hatırlatma olarak Efendimiz’i ve Kur’an’ı gönderdi. Bu ikisine sarıldıkları müddetçe sapmayacakları ve saptırmayacakları mesajı ümmete emanet bırakıldı. On beş asırlık süreç bunun doğruluğunun ayrıca bir ispatı olmuştur.

Maalesef günümüzde kendisini İslam ümmeti diye tanımlayan kitleler değerlendirildiğinde bu iki emanete sahip çıkılamadığı, yeryüzünde marufun yapılmasını sağlamak ve münkerden alıkoymak vazifesinin yerine getirilemez hale geldiği, bunun olumsuz sonuçları ile de ümmetin yüz yüze olduğu açıkça görülmektedir.

İbn Mesud’un -Allah kendisinden razı olsun- anlattığına göre Rasul-i Ekrem şöyle buyurmuştur:

“İsrail oğulları arasında ilk bozgunculuk şöyle başlamıştır; içlerinden biri, günah işleyen diğerine rastlar,  ‘Ey kişi, Allah’tan kork, yapmakta olduğun işi bırak, çünkü o iş, sana helal değildir.’ der. Ertesi gün yine o adama aynı halde rastlar. Böyle iken o adamla yiyip içmekten ve onunla düşüp kalkmaktan çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah Teâlâ bunların kalplerini birbirine benzetti.” Sonra Efendimiz;

“Onlar Günahlardan Birbirlerini Vazgeçirmezlerdi”

“İsrailoğulları içinde küfredenler, isyanları ve aşırı gitmeleri yüzünden  Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Onlar, yaptıkları günahlardan birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Bu ne çirkin bir şeydi. Bunlardan birçoğunun, kâfirleri dost tuttuklarını görürsün. Onların nefisleri kendilerini ne fena şeye, Allah’ın gazabına götürdü. Onlar azapta temelli kalacaklardır. Bunlar Allah’a, peygambere ve ona gönderilen kitaba inanmış olsaydılar kâfirleri dost etmezlerdi; fakat onların çoğu fasıktırlar.” mealindeki ayeti okudu ve sonra şöyle buyurdu:

“Hayır, ya iyiliği emredip kötülükten alıkoyar, zalimi zulmetmekten men eder, onu hakka çevirir ve hak üzerinde durdurursunuz yahut Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir; sonra sizi de İsrailoğullarını lanetlediği gibi lanetler.” (Sünen-i Ebu Davud) Hadis-i şerif üzerine ilave konuşmak ve yazmak gereği olmasa gerektir.

Yine Allah Rasulü -aleyhis salatu ves selam-’ın şöyle buyurduğu bildirilmiştir:

“Şüphesiz ki sizler, kendinizden önce gelen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına muhakkak uyacaksınız. O kadar ki şayet onlar bir KELERİN DELİĞİNE GİRSELER siz de muhakkak onların arkasından gideceksiniz.” Sahabe “Ey Allah’ın Rasulü! Bunlar Yahudilerle Hıristiyanlar mıdır?” diye sordu. Allah Rasulü “Başka kim olacak.” buyurdu. (Sahih-i Müslim, 4822)

Rabbimiz, Efendimiz’e tabi olan mü’minler için “Sizler insanlar içinden seçilmiş hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği/ marufu emreder, münkerden/ kötülükten alıkorsunuz; zira sizler Allah’a inanırsınız. NE OLAYDI EHL-İ KİTAP DA ALLAH’A SİZİN GİBİ İNANMIŞ OLSALARDI!” (Âl-i İmran, 110) buyurmuştur.

Olumsuz Gidişten Kurtulmanın Şartı

Ümmetin bugünkü olumsuz gidişten kurtulmasının olmazsa olmazı, gerek ve yeter şartı yeniden İki Cihan Güneşi’nin etrafında toplanması, yeniden Ehl-i Sünnet/ Sünnet-i Muhammedî ehli olmasıdır.

Son olarak ümmete âcizane tavsiye: Mademki Kitap Ehlinin adımları “karış karış” takip edilmiş, sonuçta da onların zamanında düştüğü çukura düşülmüştür. O halde Rabbimizin Kur’an’da Ehl-i Kitap hakkında indirdiği ayetlerini tekrardan, KİTAP EHLİ MÜ’MİNLER olarak; dersler çıkarmak, halimize teşhis koymak ve çözüm yollarına ulaşmak için okumalıyız. Eminiz ki o ayetler Yahudi ve Hıristiyanlara olduğu kadar bize de indirilmiştir. İşte Ehli Kitab’a (BİZE) hitap eden bazı ayetlerin mealleri (Âl-i İmran Suresi’nden):

100- Ey mü’minler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler.

101- Size Allah’ın ayetleri okunup dururken ve Allah’ın Rasulü de aranızda iken dönüp nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.

110- Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.

En Güzel Akıbet Takva Sahiplerinindir

113- Onların (kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah’ın ayetlerini okuyan bir topluluk da vardır.

114- Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.

115- Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.

19- Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. (Not: Kim tarif ediliyor?)

20- Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: “Siz de İslam’ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslam’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir.

21- Allah’ın ayetlerini inkâr edenler, Peygamberleri haksız yere öldürenler, insanlardan adaleti emredenleri öldürenler var ya, onları elem dolu bir azap ile müjdele. (Not: Ümmetin içinden Peygamberi uzaklaştırmaya çalışanlar, yok etmeye çalışanlar, “Kitap bize yeter.” diyenler var mı?)

Rasul’ün Etrafında Toplananlardan Olmak

22- Onlar, amelleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiş kimselerdir. Onların hiç yardımcıları da yoktur.

23- Kendilerine Kitap’tan bir pay verilenleri görmüyor musun ki, aralarında hüküm vermesi için Allah’ın Kitabı’na çağrılıyorlar da sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.

24- Bunun sebebi, onların “Bize, ateş sadece sayılı günlerde dokunacaktır.” demeleridir. Uydura geldikleri şeyler dinleri konusunda kendilerini aldatmıştır. (Not: Hasbelkader Müslüman toplulukların içerisinde doğan ve kimliğinde Müslüman yazan birçok kişi de böyle inanmıyor mu?)

25- Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, halleri nice olacaktır.

Rabbimiz, hem bu dünyada hem de gerçek hayatta Rasulü’nün etrafında toplananlardan eylesin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.