‘Kara Kutu Operasyonu’ Kitabına Göre Komedi Dizilerinin/Filmlerinin Asıl Amacı

Hizmetkâr Serisi’nin fantastik kurguyla İslamî değerleri harmanlayan kitapları, hayli ilgi çeken bir ahir zaman hikâyesi olarak karşımıza çıkıyor. Hizmetkâr Kim’den sonra serinin ikinci kitabının adı, Kara Kutu Operasyonu! Yedi kitaptan oluşan seri; ‘yaşatmak için yaşama’ misyonunu keşfeden Yağmur’un, hakla batıl, hayır ordularıyla şer orduları arasındaki amansız savaşın iç ve dış âlemlerdeki değişik cephelerinde verdiği mücadeleyi anlatıyor. Yazarımız Cenk Enes Özer’in ifadesiyle, ilk kitapta kendini keşfeden ve iç âlemini fetheden kahramanımız, Kara Kutu’da dış sahadaki mücadelesinin ilk safhasına geçiyor.
Düşman ise her yerde, en tahripkâr silahları kullanmasına rağmen sinsice evlerimize kadar girmiş, biz cephede savaşırken ailelerimizi esir almış, nasıl yaşamamız gerektiğini söylüyor, zihinlerimizi formatlıyor: Televizyon. Bu kitapta hayatımızı ve ailelerimizi ipotek altına alan dumansız alevin, arka planındaki komploları, bunların manevi âlemlere karanlık yansımalarını bulacaksınız. Bir taraftan en son beyin yıkama tekniklerini, devasa bütçeli Hollywood projelerinin arkasında nelerin döndüğünü, diğer taraftansa bu kadim mücadelenin tarihe (hatta tarih ötesine) uzanan köklerini keşfedeceksiniz; kanallar âleminin karanlık sokaklarında dolaşacaksınız. Kara Kutu Operasyonu, teknoloji diline tercüme edilerek yayılan kadim virüslerin teşhisi ve tedavisini yapıyor. Bu kitap şeytanın eski silahları yalan, telkin ve propagandanın günümüzdeki renk ve tonlarını, ördüğü hayal âlemine yansıyan ibretlik tablolarla gösteriyor.
Bahsi geçen kitaptan yaptığımız alıntı, komedi dizilerinin asıl varlık amacını ve aslında ayıplanması gereken durumlara bizleri nasıl güldürdüğünü çok güzel bir şekilde deşifre ediyor. Hakk cephesinde yer alan kahramanımız Yağmur ve şer ordularının mensuplarından biri olan Dr. Sinan arasında geçen bir diyalog şu şekilde:
“- Yapacağımız bu dizi çalışmasının içine biraz komedi veya dram katmaya ne dersiniz? Hayatın içinde bunlar da var.
Yağmur’un bu sorusu üzerine Dr. Sinan’ın cevabı şöyle oldu:
– Hangi hayattan bahsediyorsun? Artık sadece oynanan ve seyredilen hayatlar var. İnsanlar seyretmekten yaşamaya fırsat bulamamış hale gelmişken, bize düşen sadece bunu devam ettirmek. Tabi komedi dizileri de olmalı, ki zaten var. Ama bu dizilerde tek amaç, insanları her şeye güldürmektir. İnsanların hayatında en etkili kurallar din temellidir. Sevap ve günah anlayışı, onları içten içe yöneten en etkili yaptırımlardır. Komedi dizilerindeki amacımız ise bütün bunlara gülüp geçmelerini sağlayabilmektir. Örneğin her dinde yasaklanmış içkiyi düşün. Önlerine öyle bir sarhoş tiplemesi koyarız ki, içki içen adama herkes güler. Karşı cinsle zina temelli bir ilişki kurmaya çalışan şapşal bir aşığı komik bulmayan yoktur. Kumarda her şeyini kaybedene gülerler, hırsızlık yaparken yakalanana gülerler, türlü yalanlarla eşini kandırana gülerler. Sonra dozu biraz daha artırırız. Doğru söyleyip dokuz köyden kovulana, başkalarından fazla çalışıp iyi iş çıkarana, rüşvet almadığı için işten çıkarılana ‘enayi’ deyip yine gülerler. Hele ki bir Müslüman’ı, imama; bir Hıristiyan’ı papaza; bir Yahudi’yi hahama güldürebildiysen artık komedi konusunda ustasın demektir. Düşünsene; kendilerine iyiyi ve kötüyü öğreten peygamberleriyle otursalar televizyonun karşısına, bunların hangisine gülebilirler ki bu insanlar? Ama göreceksin bir gün gelecek, peygamberlerine bile gülenler çıkacak, sözü, artık Yağmur’a çok ağır gelmişti:
– Artık o kadar da değil! Böyle bir şey asla olmayacak!
Dr. Sinan pişkin bir şekilde devam etti:
– Kızma hemen dostum. Âlimler, peygamberlerin varisleri değil mi? Şimdilerde çok medyatik bir âlime teklif götürdük bile. Yeni sezon için düşündüğümüz bir dizide rol alacak. Gerçi onun, insanları güldürmek için senaryoya falan ihtiyacı yok ya… Âdet yerini bulsun.
Yağmur, rengini çok fazla belli etme pahasına,
– Onun bir âlim olduğunu hiç sanmıyorum, deyince, Dr. Sinan çok mantıklı bir cevap verdi:
– Ama herkes öyle sanıyor, önemli olan da bu değil mi? Neticede Kara Kutu Dünyası’nın âlimi işte. Neyse, özetle, komedi dizilerinde amacımız, insanları sahip oldukları toplumsal ve dinsel değerlere güldürebilmektir. Bunun sağlamasını yapmak istiyorsan kalabalık bir ortamda, arkadaşın tam oturacağı sırada sandalyesini çek ve onu düşür. İnsanlar gülüyorsa bu diziler amaçlarına doğru hızla gidiyorlar demektir.”
Kara Kutu Operasyonu kitabı tabiri caizse evimizin kapısına kadar gelip ‘Dikkat! Televizyon var!’ uyarı levhasını asıyor. Eğer üşenmez ve okursanız daha fazlasını da söylediğini bizzat göreceksiniz. Bir-iki günde bitirebileceğimiz kadar zevkli bir kitap bizleri bekliyor. Biz neyi bekliyoruz?