KAPAK- Yaşlılık Demişken

“Erzeli ömürden sana sığınırım.” Hadis-i şerif.
Yaşlılık insan hayatının çocukluk ve gençlikten sonraki en önemli üç döneminden birisidir.
Bunlardan her birinin kendine göre güzellikleri vardır. İlk ikisini hele de gençlik çağını iyi değerlendirmiş isen yaşlılık ballı börek gibidir. Ancak yanlış hayat sürenler üçüncü dönemlerinde çok hayıflanırlar. Bu açıdan yaşlılık kişinin gerçek benliğini bulduğu zamanlardır.
Yaşlılık elinden gidip geri gelmeyecek olanlara hayıflanma zamanı değil, tam tersine tüm yanlışlıklardan elini eteğini çekip son sınava hazırlanma zamanıdır/dönemidir.
Kişi bu döneminde hayatı daha da bir anlamlandırma gayreti içinde olmalıdır. Eğer bunu yapamazsa sevimsiz bir ihtiyar olarak etrafındakileri huzursuz eder.
Unutmayalım ki hayat ilk günden son güne kadar bir mücadeleden, bir yarıştan ibarettir. Bu yarışta tökezleyen kaybeder.
Batı ülkelerinin gözünde yaşlılar devlete ve sağlık sistemine yük olarak algılanır, yine yetiştirme şartları olarak ileri yaşlarda yalnızlaşırlar ve sürgün yeri olan bakım evlerinde kalırlar.
Bizde ise eskiden yaşlılar başımızın tacı, gözünüzün nuru, akıl danıştığımız akil kişiler (aksakallılar) idiler. Ne zamanki ekonomik kaygılarla kadınlarımız çalışmaya başladı, yaşlılarımızı da huzur evi dediğimiz bakım evlerine göndermeye, küçücük yavrularımızı analık (anne değil) okullarına göndermeye başladık.
Neticede biz anne, babamızı oralara gönderince, çocuklarımıza da bizleri oralara gönderme hakkı doğdu. Neticede yavrularımızı öğüt ve yönlendirmeleriyle hayata hazırlayan yaşlılarımız arada bir ziyaret edilen varlıklara dönüştü.
Peygamberimiz aleyhisselam şöyle buyuruyor: “Anne babasına veya bunlardan birisine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete gidemeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun.” (Müslim)
Yaşlılık kişinin bilgeleştiği, olgunluk gücünün doruğa ulaştığı bir dönemdir.
Yaşamın gerçek amacına ancak bu dönemde tam olarak ulaşılabildiği söylenebilir. Şimdi var mı bilmiyorum da eskiden muhtarlıklarda ihtiyar heyeti bulunurdu. Muhtarı yönlendiren, yanlışlıklar yapmasını engelleyen anlamında yani akil, akıllı insanlar topluluğuydu onlar.
Birkaç hadis-i şerif:
“Allah’ım acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp da ele avuca düşmekten, cimrilikten sana sığınırım.”
“Allah’ın ahirette yüzüne bakmayacağı, kendileriyle konuşmayacağı üç grup insandan biri de yaşlılığında zina eden kimsedir.”
“Yaşlılar Rabbimizin dualarını kabul ettiği, onların, çocukların ve hayvanların hatırına rahmetini gönderdiği kimselerdir.”
Milli ve manevi değerlerimizi yarınlara taşıyan değerli varlıklarımızdır onlar. Bundan mütevellit olsa gerek Efendimizin aleyhisselam insanların en hayırlısı kimdir sorusuna verdiği muhtelif cevaplardan biri de: “Ömrü uzun, ameli güzel olandır.” buyurmasıdır.
Velhasıl hayat güzelliklerle, güzel anılarla dolu olunca daha da bir anlamlıdır.
Ve hayatın güzelliklerinden birisi de seni rahmetle anıp, andıracak olan hayırlı evlatlardır.
Yaşlılar kendilerini “yaşlı bakımevlerine” göndermeyerek yanında bulunduranların evlatlarını (yani torunlarını) öğütleriyle hayra yönlendirir ve onları Müslümanca eğitir.
İnsanın fıtratında çocukları sevmek vardır. İnsanlar yaşlanıp, çocukları da büyüdüğünden dolayı kucağına alamadığından, bunun yerine torunlarını alırmış. Bunun için galiba yaşlılar torunlarını çocuklarından daha fazla severlermiş.
Ne Mutlu
Yaşlılık dönemini sevimli bir ihtiyar olarak tamamlayanlara ne mutlu.
Hayatı çocuklarına çekilmez hale getirmeyenlere ne mutlu.
Ömrünü sevimli bir ihtiyar olarak tamamlayanlara ne mutlu.
Dünyadan ayrıldığında arkasında amel-i salih işleyecek, kendisine sürekli dua eden evlatlar bırakanlara ne mutlu.
Ahirete irtihal ettiğinde hayırla yad ettirecek eserler bırakanlara ne mutlu.
Bulunduğu makam ve mevkie değer katanlara, gittiğinde yeri doldurulamaz dedirtebilenlere ne mutlu.
Gittiğinde herkesin içinden gelerek hakkım varsa helal olsun dedirtebilenlere ne mutlu
Her hususta herkese iyilikle, adaletle muamele edenlere ne mutlu.
Yaptığı her işi güzel yapanlara, yaptığı işleri Allah rızasını gözeterek yapanlara ne mutlu.
Yaşlılara Tavsiyeler
Herkese hakkınızı helal edin.
İhtiyarlığınızı çocuklarının yanında tamamlıyorsanız, maaş kartınızı çocuklarınıza verin. Korkmayın, sizi evinde tutan çocuğunuz sizi aç ve açıkta bırakmaz (Tanıdığım biri, fabrikası olan çocuğundan, aldığı azıcık emekli maaşını saklıyordu).
Lütfen, evde çocuklarınızın, hele hele gelin ve damadınızın hiç ama hiçbir işine karışmayın.
Kaldığınız evin her şeyini öğrenmeye çalışmayın.
Sürekli geçmişinizi anlatarak onları usandırmayın.
Yine sürekli öğüt vererek özellikle torunlarınızı sıkmayın.
Onların gittiği her yere “ille beni de götürün” demeyin.