KAPAK – Toplumsal Huzur İçin İtidalin Önemi/Mehmet Bükümer

Toplumların sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi ve kalıcı bir huzura erişebilmesi için itidal, yani ölçülü ve dengeli olmak büyük bir önem taşır. İtidal, aşırılıklardan uzak durmak, her konuda orta yolu benimsemek ve radikalleşmekten uzak durmak demektir. “İtidal” kelimesi aynı zamanda adalet, denge, ölçülülük, doğruluk anlamlarına da gelir. Dinimiz İslam biz Müslümanları itidale davet ederek toplumsal barışın, huzurun, adaletin tesisi ve devamını sağlamayı amaçlamıştır.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Müslümanları “vasat ümmet” olarak tanımlayarak itidali emretmiştir. Bakara Suresi 143. ayette şöyle buyrulur:
“Böylece sizi vasat bir ümmet yaptık ki, insanlara şahit olasınız ve Peygamber de size şahit olsun.”
Buradaki “vasat” kelimesi, adaleti, dengeyi ve aşırılıktan uzak durmayı ifade eder. Bu ayet, Müslümanların her konuda orta yolu benimseyen, ifrat ve tefritten kaçınan bir topluluk olması gerektiğini vurgular. Aşırıya kaçmak, ister ibadetlerde, isterse günlük yaşantıda olsun, kişiyi doğru yoldan saptırabilir ve toplumsal uyumu bozabilir.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de hadislerinde itidalin önemine sıkça değinmiş, ümmetini radikalleşmeden, fanatiklikten sakındırmıştır. Enes b. Mâlik’ten rivayet edilen bir hadiste Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Dini kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” (Buhârî, İlim, 12)
Bu hadis, dinin özünde kolaylık olduğunu, insanları zorlaştırarak dinden uzaklaştırmanın doğru olmadığını açıkça ifade eder. Aşırı katılık ve hoşgörüsüzlük, insanları dinden soğutarak radikal eğilimlere itebilir. Radikal insanlar kendi gibi düşünmeyenleri ötekileştirmeye başlar, bunun sonucunda da gruplaşmalar ve kutuplaşmalar meydana gelir. Böylece toplumda huzursuzluk oluşur, düzen bozulur.
Peygamberimiz (s.a.v.) ayrıca radikalleşmenin tehlikeleri konusunda da ümmetini uyarmıştır. Nitekim bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Söz ve davranışlarında aşırı gidenler helak oldular!” Bu cümleyi üç defa tekrarladı. (Müslim, İlim, 7)
Bu hadis, her türlü aşırılığın, ister sözde ister eylemlerde olsun, insanı felakete sürükleyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Radikalizm, bireyleri ve toplumları parçalayan, şucu bucu diyerek insanları kutuplaştıran, şiddete ve ayrımcılığa yol açan yıkıcı bir güce sahiptir.
Günümüzde maalesef toplumsal huzuru tehdit eden en önemli unsurlardan biri de radikalleşmedir. Farklı ideolojilere, inançlara veya yaşam tarzlarına sahip insanlar arasında hoşgörüsüzlük, ötekileştirme ve nefret söylemi giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum, toplumun farklı kesimleri arasında derin ayrılıklar yaratmakta ve çatışmalara zemin hazırlamaktadır. İdeolojik, siyasi ve dini aşırılıklar geçmiş toplumları felakete sürüklediği gibi günümüzde de aynı şekilde tehdit oluşturmaktadır. Aklı ve gözü kör, kulağı sağır eden bir bağlılık ve taassup, yapılan yanlışların ve hataların görülmesini engelleyerek hem kişiye hem de topluma büyük zararlar verir.
İtidal sahibi olmak, bu tehlikeli gidişata karşı en güçlü panzehirdir. İtidal, farklılıklara saygı duymayı, empati kurmayı ve ortak paydada buluşmayı teşvik eder. Aşırıcılığın karşısına hoşgörü ve sağlıklı iletişim ile çıkmak, toplumsal kutuplaşmayı azaltacak ve karşılıklı anlayışı güçlendirecektir. Unutulmamalıdır ki, bir toplumda huzur ve barışın tesis edilebilmesi için bireylerin birbirlerine karşı anlayışlı, sabırlı ve dengeli bir yaklaşım sergilemeleri gerekir.
İtidal, bireysel düzeyde kişinin iç huzurunu ve mutluluğunu artırırken, toplumsal düzeyde ise düzeni, adaleti ve barışı tesis eder. Aşırı kutuplaşmaların, hoşgörüsüzlüğün ve çatışmaların yaygınlaştığı günümüz dünyasında, İslam’ın itidal prensibi daha da büyük bir anlam kazanmaktadır. Herkesin birbirine saygılı davrandığı, farklılıklara rağmen ortak paydada buluşabildiği bir toplum, ancak itidalli bir yaşam anlayışıyla mümkündür.
Sonuç olarak, Kur’an ve Sünnet’in rehberliğinde itidalli olmak, sadece Allah’ın rızasını kazanmakla kalmayıp, aynı zamanda bireylerin ve toplumların huzurlu, güvenli ve müreffeh bir yaşam sürmesi için vazgeçilmez bir düsturdur. İtidalli olmak hem dini hem de insani bir sorumluluktur. Aşırılıklardan uzak durarak, orta yolu benimseyerek, toplumsal barışı ve kardeşliği inşa edebiliriz. Bu, aynı zamanda gelecek nesillere bırakabileceğimiz değerli bir miras olacaktır.
Kaynakça
Zeki Soyak, Ölçüler Dengeler