KAPAK- Topluma Lüks Gelen Güvenilir İnsan

KAPAK- Topluma Lüks Gelen Güvenilir İnsan

Toplum olarak ciddi bir güven krizi yaşıyoruz demek isterdim ama güven krizi öyle bir seviyede ki toplum halinde yaşayamaz hale geliyoruz. İnsanlar nerden nasıl bir tehditle karşılaşacağını kestiremedikleri bu günlerde mecbur kalmadıkça dışarıya kapılarını kapatmayı bir çözüm haline getirmekteler.

Güvenli bir toplum üç temel üzerine kurulmuştur. Devletin kanunları, toplumun denetimi ve kişinin vicdanı birleşerek güvenli toplumu oluşturmalıdır. Günümüz sorunlarının kaynağına baktığımızda bu üç temelin de ciddi manada tahrip edildiği ve yıkılma yolunda hızla ilerlediğini görmekteyiz.

Devletin kanunları, temelini yaratıcısından değil de insanların nefsinden almaya başlamasından itibaren toplumsal güvenle pek ilgilenmez olmuştur. Hüküm koyma yetkisine sahip olan iktidar sahipleri yeni kanunları kendi iktidar ve menfaatlerini güvenceye almak için kullanmışlardır. Bu sebeple mahkemeler halkta hep korkutucu bir izlenim bırakmıştır. Mahkeme, ceza alacakları zaman gidilen bir yerden öteye geçememiştir. Bu sebeple hakkını aramak için mahkemeye başvurma fikri uzun yıllar kimse için anlam ifade etmemiştir.

Günümüzde mahkemeye başvurma oranları yükselmişse de hala iktidar sahiplerine ve yanındakilere karşı mahkeme kazanmak hayal seviyesinde kalmaktadır. Halkın kendi içindeki davalarda ise hangi ilkeye göre koyulduğu belli olmayan çarpık kanunlar aracılığı ile insanların hakkı olmayanı elde ettikleri, hakkını ise savunamadıkları kurumlar olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Yıllarca mahkemelerin bu işlevsizliği toplumsal denetim mekanizması ile doldurulmaya çalışılmıştır. Toplumun geçmişten gelen tecrübesi ve dinin iyiliği emredip kötülükten uzaklaştırma kuralının halk arasında kendine yer bulması ile küçük alanlarda güvenli toplumlar kurulabilmiştir. Ne yazık ki kısa zaman öncesine kadar saygı duyulan bu kurum mahalle baskısı adı altında yıpratılmış ve küçük düşürülmüştür.

Denetimsiz büyük şehirlerde boy gösteren dolandırıcılar, sahtekârlar ve ahlaksızlar küçük toplumların içine girmeye kalktıklarında hep bu toplumsal bariyerlere çarpıp geri dönmüşlerdir. Küçük toplumlardaki mahalleyi kuşatan kalkanın ismini baskı olarak değiştirerek önce bu bariyeri kaldırarak başlayan süreçte aileler kendi sokağına bile çocuğunu çıkartamaz hale gelmiştir. Evinin kapısından ötesi artık insanlar için her türlü belayla karşılaşabilecekleri ve hiçbir korumalarının olmadığı yerler haline gelmiştir.

Yanlış bir hareket yapan birine neden yaptığını sorduğunuzda ilk cevabı yasal ve toplumda herkesin yaptığı şeklinde olacaktır. Bu yaptığım yanlış bir şey değil diyemeyecektir. İşte tam bu noktada üçüncü temelimiz vicdan devreye girmektedir. Ortam tamamen müsait olduğu halde vicdanıyla hareket edip yanlışa sürüklenmeyen insanlar sayesinde bir nebze güven ortamı oluşmaktadır. Böyle bir toplumda vicdan her geçen gün yeni bir saldırıya maruz kalacaktır.

Vicdanın en büyük kalkanı ise ahiret inancıdır. Kişi her şeyi en iyi şekilde bilip gören biri tarafından hesaba çekileceği inancına sahip olunca vicdanını aldatması zor olacaktır. Hesap gününe inanmayan kişi ise vicdanını süslü sözlerle kandırıp menfaatine uygun olana ikna edebilir. Böyle bir toplumda hesap gününü inkâr eden birinin vicdanı da artık basit bir engel olacağı için güvensizlik zirveye çıkacaktır.

Ahiret gününe inanmamak sadece dinsizlere ait bir şey değildir. İslami kurallar hülleci mantık ile yorumlanıp çeşitli hilelerle içleri boşaltılmış da olabilir. Yaptıkları ile sadece toplumu ikna etmeye çalışanlar dinin emirlerini formalite haline getirerek Allah’ı kandırdıklarını düşünüyorlarsa bu da ahiret inancının noksanlığından kaynaklanmaktadır.

Güvenilir toplumun üç ana direği de ortadan kalkmışsa günümüzde güvenilir bir Müslüman olmak da bir o kadar zordur. Size yaptıklarınızın hesabını Allah’a vereceğinizi hatırlatacak toplumdan mahrumsunuzdur. Siz onlara hareket ve sözlerinizle hesap gününü hatırlattığınız için de vicdanlarında bir rahatsızlık kaynağı olarak devam edeceksiniz. Sizi yolunuzdan saptırmak için uğraşacaklardır ya da sosyal ortamlarından uzaklaştırılacaksınız.

Yaptığınız işlerde danıştığınız kişilerin verdiği bilgilere direk güvenemeyecek tekrar tekrar gözden geçirmeniz gerekecektir. Aynı işleri yaptığınız kişiler bir kolayını bulmuş olacaklardır ama siz o yolları yanlış olduğu için kullanamayacaksınız. Doğruyu savunurken kullandığınız üsluba dikkat etmeniz gerekecek çünkü toplum üsluba hakikatin kendisinden daha çok değer verir bir halde olacaktır. Yaptığınız işin her ayrıntısına hâkim olmanız gerekecek çünkü başkalarından alacağınız yardımların içeriği çoğunlukla ahlaki olmayan yöntemler içerecektir.

Bütün bu zorlukların yanında bir de güzelliklerle karşılaşacaksınız. Toplum sizi uzun süre takip ettikten sonra emin kişi olarak bir sıfat verecektir. Sizle hiçbir yakınlığı olmayanlar bile ciddi meselelerde sizi yanında görmek isteyecek, size danışacaktır. Yaptığınız her hareket toplum tarafından izlenecek ve yanlış en ufak bir hareket edecek alan bırakılmayacaktır. Kendisi için ahireti düşünmeyenler sizin ahiretiniz konusunda sonuna kadar hassas olacaktır. Herkesin güvenilir olduğu bir toplumda mesleğiniz, konuşmanız, giyinmeniz ile tanımlanırken bu ortamda en belirgin özelliğiniz güvenilir olmanız olacaktır. Böylece ahirette yaşamınıza şahitlik edeceklerin sizi ilk tanımladıkları özelliğiniz emin olmanız olacaktır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.