KUR’AN İKLİMİ – Tahrim Suresi 6. Ayet-i Kerime/Abdulkadir Yılmaz

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا
قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْلٖيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ ﴿٦
“Ey iman edenler! Kendinizi ve aile halkınızı öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlar ve taşlardır; o ateşin başında görevli, sert (iri cüsseli), güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.”
Bu ayet-i kerime bizlere, etkileyici bir üslupla, çok büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Hem kendimizi hem de aile efradımızı korumakla ilgili, çok can yakıcı, dayanılması imkânsız bir azaba karşı uyarmaktadır. Bizler bu alemde geçiciyiz, asıl ve sonsuz hayat, ahiret hayatıdır. Fakat sonsuz ve sınırsız ahiret hayatının nasıl olacağını belirleyen bu dünyadaki hallerimiz, davranışlarımız, sözlerimizdir.
Ahiret hayatı cennet veya cehennemden ibarettir. Rabbine itaat edip, onun istediği hayatı yaşayanlar cennete giderken, Rabbine asi olup, onun emir ve yasaklarını dikkate almadan, kendi istek ve arzularına göre yaşayanlar ise maalesef cehennem hayatı yaşayacaktır. İşte Rabbimiz, bizim o sonsuz hayatımızın cehennem olmaması için, bize olan rahmetinden ve lütfundan dolayı bizi bu dünyada iken uyarıyor; kendinizi ve aile efradınızı bu ateşten koruyun buyuruyor.
Bir insanın aile efradını ateşten koruyabilmesi için önce kendisini ateşten koruması gerekir. Kendisini kurtaramayanın ailesini veya bir başkasını kurtarması mümkün değildir. Ondan dolayıdır ki Rabbimiz önce kendinizi koruyun buyuruyor.
Evlatlarımız, Allah’ın bize günahsız, tertemiz verdiği emanetlerdir. O yavruların ahiret hayatlarının cennet veya cehennem olmasından birinci derecede anne ve babaları sorumludur. Bir anne baba kendisine emanet edilen yavrusunu cehennem ateşinden kurtarıp, cennet fidanı yapmak için bütün gücüyle ve gayretiyle çalışmalıdır.
Dinimiz çocuk eğitimini, anne karnından, hatta daha da önce, anne baba seçiminden başlatır. Evlilik yapacak bir Müslüman erkek veya kadın kendisine eş seçerken, ileride doğacak evladına bir anne/baba seçimi yaptığını da unutmamalıdır.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, bu konuda şöyle buyurarak bizleri uyarıyor: “Kadın dört sebepten biri için alınır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı. Sen (diğerlerini geç), dindar olanı seç. (Aksi halde) sıkıntıya düşersin.” (Buhârî, Nikâh 15; Müslim, Radâ 53. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 2; Nesâî, Nikâh 13; İbn Mâce, Nikâh 6)
Aynı durum kadınların eş tercihi için de düşünülebilir. Bir Müslümanın, güzel ahlaklı, dindar bir eş seçiminde bulunduktan sonra en çok dikkat etmesi gereken şey, aile efradını helal gıda ile beslemektir. Çünkü haramla beslenen bir vücut, cehennem için büyütülen ağaçtan farksızdır. Çocuk anne karnındayken, anne babanın her türlü İslam’sız, günahlarla dolu ortamlardan, sözlerden, davranışlardan uzak durmaya dikkat etmesi gerekir. Çocuk eğitiminin buraya kadar olan ve bundan sonraki her döneminde Rabbimiz’in hazreti Meryem annemizle ilgili şu buyruğu bizim için en güzel ölçülerdendir: “Böylece Rabbi onu (Meryem’i, annesinden) güzel bir kabul ile kabul etti ve onu güzel bir bitki (bir çiçek) gibi yetiştirdi.” (Âl-i İmran: 32)
Evlatlarımızı, narin bir bitki gibi yetiştirmeye gayret etmeliyiz. Bir bitkinin en güzel şekilde yetiştirilebilmesinde, verimli bir toprağın seçilmiş olmasına, ekim sürecindeki hallere, daha sonraki yetişme sürecindeki her türlü duruma nasıl dikkat edilmesi gerekiyorsa (onu böceğe yedirmemek, ota vurdurmamak gibi), evlatlarımız için de bütün hayat sürecinde çok dikkatli davranmamız gerekiyor.
Süreçlerden bir tanesi ihmal edildiğinde nasıl ki bitkilerin verimi azalıyor, gereken sonucu alamıyoruz, evlatlarımız için de durum aynıdır. Burada şunu da vurgulamakta fayda var; evlat yetiştirmenin zorluğu, sürecin uzunluğundan kaynaklanır. Örneğin, bir bitki üç, dört ayda yetişiyorsa bir evlat için bu süre bir ömürdür. Bir ömür boyu yavrularımızın günahtan uzak durması, ateşe düşmemesi için teyakkuz halinde olmamız, titrememiz, gayret etmemiz gerekiyor.
Evlatlarımız konuşma aşamasına geldiğinde, onların ağzından çıkacak ilk sözün “Allah” olması, besmele olması için gayret etmemiz gerekiyor. Kavrayabilecekleri yaşa gelince, onlara güzel bir şekilde; Allah ve Peygamber sevgisini, Allah korkusunu aşılamamız, cenneti ve Allah’ın rızasını kazanma idealini gönüllerine, kalplerine iyice işlememiz gerekiyor. Toplumumuzun neredeyse tamamıyla dünyaya yöneldiği, ahiretin unutulduğu bu dönemde, yavrularımızı cennet idealiyle yetiştirmeye çok ihtiyacımız var. Onların en büyük gayesi, ideali, cenneti ve Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır.
Onların dinlerini doğru bir şekilde öğrenmesi için uygun eğitim kurumlarını aramamız, bulmamız, gerekli fedakârlıkları yaparak onları oralarda okutmamız gerekiyor. Yavrularımızın İslami bir eğitim alması, onların cehennem ateşinden korunmasında en önemli etkenlerden birisidir. İslami bir eğitim almayan çocuğun, cehennemden korunması kolay olmayacaktır. Bir Müslüman çocuğun dilinin döndüğü, aklının erdiği, gücünün yettiği ilk andan itibaren, güzel bir Kur’an eğitimi alması, ona Allah’ın sevgisini aşılayacak bir ortamın oluşturulması anne babanın önemli vazifelerindendir.
Daha sonra evlatlarımıza hayırlı bir eş seçimi ve onları İslami kurallara uygun bir düğün töreniyle evlendirmemiz de önemli görevlerimizdendir. Fiili olarak yapmamız gereken, burada saydığımız ve sayamadığımız bütün görevlerimizi yerine getirdikten sonra da onlar için gece gündüz dua etmeliyiz. Zira Rabbimiz bu konuda bize dualar öğretiyor. Bununla adeta diyor ki; ey kullarım, evlatlar sizin olabilir fakat onların gönüllerini ve kalplerini ancak ben çevirebilirim, onun için yavrularınız hususunda benden yardım dileyin. Yine Rabbimizin öğretisiyle günde beş vakit şu duayı yapıyoruz: “Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle; rabbimiz, duamı kabul et.” (İbrahim: 40)
Ayrıca yavrularımıza genç yaşta öğreteceğimiz, bizim ve onların ömür boyu yapacağı dualardan bir tanesi de şudur:
“Ve onlar: Rabbimiz, eşlerimizden ve soyumuzdan bize, gözümüzün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl (ki; şuurlu, onurlu ve huzurlu yaşanacak bir düzene ve döneme rehberlik yapalım) diyenlerdir (ve bu yönde çaba gösterenlerdir).” (Furkan: 74)
Rabbimiz, meleklerin müminler için yaptığı şu duaya nail olmayı da hepimize nasip eylesin: “Rabbimiz! Onları (müminleri), anne babalarından, eşlerinden ve evlatlarından salih olanlarla birlikte, kendilerine vaat ettiğin adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen güçlüsün, hakimsin.’’ (Mü’min: 8)
Vesselam…