KAPAK- Sahi Din Kardeşliği Neydi?

KAPAK- Sahi Din Kardeşliği Neydi?

Kâinatta, yaratan Allah dışında, tüm mahlukat hep bir ihtiyaç halindedir. İnsanoğlu anne karnından, toprağa konana kadar daima bir şeylere muhtaçtır. Bu, insan olmanın en doğal özelliğidir aslında. Yemeye, içmeye, korunmaya, sevilmeye, nefes almaya ve daha birçok şeye muhtaçtır insan. Bu ihtiyaç ve istekleri karşılandığı ölçüde mutlu, sağlıklı, başarılı ve huzurlu olur. Fakat insan bunca ihtiyacına karşın hep “ben” dedikçe bencil ve açgözlü bir hale bürünür. Sadece kendi ihtiyaçlarını gidermek için cehdetmesi din kardeşlerinin ihtiyaçlarını görmemesine sebep olur, hatta gözleri görürken umursamaz biri olursa işte o zaman nemelazımcılık illetine bulaşmış olur.

Enes radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi, din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72. Ayrıca bk. Tİrmizî, Kıyâmet 59; Nesâî, Îmân 19, 33; İbn Mâce, Mukaddime 9)

Hz. Peygamber (aleyhisselam) burada bize bir ölçü sunuyor. Kimimizin yaşarken kimimizin ise öldükten sonra anlayabileceği, en önemli ihtiyaç olan cenneti, din kardeşini düşünmeye bağlıyor. Demek ki gerçek manada iman etmiş olmak istiyorsak din kardeşimizi, kendimizi düşündüğümüz gibi düşünmek zorundayız. Onun hali ile hallenmeli ve derdi ile dertlenmeliyiz. Bunu başarmanın yolu da yine imanımızı gözden geçirmek ve güçlendirmekten geçmektedir.

Gerçek manada iman etmiş bir kişi zaten Allah’ın rızasını kazanmak için din kardeşine sevgi ve merhamet nazarı ile bakar. Ona karşı kin ve nefret beslemez. Bu nazar, yardımlaşmayı ve diğerkâmlığı doğurur. Böylece Müslümanlar hem kardeşlerinin sevinci ile sevinirler hem de dertleri ile dertlenirler. İhtiyaç içinde olan kardeşlerinin ihtiyacını gidermek için var gücü ile gayret ederler. Bu ihtiyacı sadece maddi ihtiyaçlar olarak da anlamamak gerekir. Asıl ve daha önemlisi din kardeşimizin manevi noktadaki ihtiyacını giderebilmektir.

Kendimiz için nasıl ki cenneti sevip arzu ediyorsak, din kardeşimiz için de cenneti arzulamalıyız ve kardeşimizi cennet nimetinden uzaklaştıran imani, ameli ya da ahlaki durumlar gördüğümüzde hemen ona yardıma koşmalı ve durumunu düzeltmesini sağlamalıyız. Bunu sadece din kardeşinin ihtiyacı olarak da görmemeli, asıl ihtiyaç sahibinin kendimiz olduğunun farkında olmalıyız.

Nitekim Yüce Allah, Âl-i İmran Suresi 92. ayette şöyle buyurmaktadır: “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.”

Buna göre, sahip olduğumuz ve sevdiğimiz şeyleri din kardeşlerimiz için cömertçe feda edebilmeliyiz. Bu hususun zorluğu ve kolaylığı imanımıza bağlıdır. İman kuvvetlendikçe vermek kolaylaşacak, iman zayıfladıkça da vermek zorlaşacaktır. İman, iki gözün gördüğünden daha fazlasına inanmaktır. Bunu anlayabilen bir insan, sevdiğini gönül rahatlığıyla verebilir. Çünkü Rezzâk olan Allah’ın tüm hazineleri elinde bulundurduğunu ve o verdikçe Allah’ın da ona kat kat fazlasını vereceğini bilir. Bunu bilen insan cimrilik ve kıskançlık göstermez.

En güzel örneğimiz Peygamberimiz (aleyhisselam) bu konuda da bizlere rol model olmuştur. Kendisinden bir istekte bulunulduğunda asla geri çevirmemiştir. Nitekim O’nun hayatına baktığımızda hiç kimseye ‘hayır’ dediği görülmemiştir, eğer imkânı var ise vermiş veya bir başkasına yönlendirmiş ve son ihtimal sessizce geçip gitmiştir. Kendisine gelen zekât mallarına hiç dokunmadan ilim talebeleri olan suffe ashâbına göndermiştir mesela.

Peygamber Efendimiz (a.s.), yine kendisine gelen bir hediyeyi, kendi ihtiyacı olduğu halde, isteyen bir sahabeye hiç düşünmeden vermiştir. Din kardeşini kendi nefsine tercih etmesi Peygamberimizin îsâr duygusunu tam anlamıyla yaşadığını göstermektedir. Kendisi yaşadığı gibi tüm Müslümanların da bu davranışı sergilemeleri için, din kardeşini düşünmeyi ve onun iyiliğini istemeyi, gerçek manada iman etmek ile ilişkilendirmiştir. Böylelikle bir Müslümanın merhametli, sevgi dolu, fedakâr, cömert, yardımsever ve diğerkâm olması gerektiğini vurgulamıştır.

Peygamberimizle birlikte yaşayan ve O’nu en iyi anlayan insanlar olan sahabeler de îsâr duygusunun eşsiz örneklerini sergilemişlerdir. Hicrette Medineli Müslümanların, her şeylerini arkada bırakarak gelen muhacir kardeşleri ile yurtlarını, evlerini ve mallarını paylaşmaları diğerkâmlığın en güzel örneklerindendir.

Yermük savaşında şehit olmak üzere olan üç sahabenin her biri, kendilerine gelen suyu tam içecekken diğer kardeşinin su diye inlemesini duyarak suyu ona göndermesi ve nihayetinde hiçbirinin o suyu içemeden hepsinin şehit olması îsâr duygusunun zirvesidir. Çünkü söz konusu olan insanın canıdır ve bir insan kendi canından çok Müslüman kardeşinin canını düşünüyorsa işte burada kardeşlik ve îsâr ahlakı zirveye ulaşmış demektir.

Osmanlı Devleti’nde sabah siftah yapan bir esnafın kendisine gelen bir başka müşteriyi henüz siftah yapmayan esnaf komşusuna yönlendirmesi de yine atalarımızın diğerkâmlığına güzel bir örnektir.

Böyle insanların oluşturduğu toplumlarda hiç kimse ihtiyaç içinde, zorluk ve sıkıntı içinde kalmaz. Herkes birbirine yardım eder ve fedakârlık yaparsa herkesin kardeşçe yaşadığı örnek bir toplum oluşur.

Asr-ı Saâdetten günümüze bu güzel örneklerden sonra kendi hayatlarımıza dönecek olursak, bizler de bu örnek misallerden kendimize pay çıkarıyor muyuz, yoksa sadece masal gibi dinleyip geçiyor muyuz? Müslümanca bir hayat yaşamak istiyorsak, bireye de topluma da zararı olan bencillik, cimrilik, kıskançlık ve açgözlülük gibi kötü duygulardan arınıp merhametli, cömert, yardımsever ve diğerkâm insanlar olmaya azmetmeliyiz.

Kendi lüksümüz ve rahatımız pahasına, gerçekten zor durumda olan din kardeşlerimizin feryatlarına kulak tıkamamalıyız. Elimizden ne geliyorsa fazlasıyla yapmaya gayret göstermeliyiz. Bunların hiçbirini yapamıyorsak imanımızı ciddi bir şekilde gözden geçirmeliyiz…

Kaynakça

Hadislerle İslam, DİB Yayınları

Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.